SICAK EKMEK KOKUSU
Şeytana mağlup olan her şey gibi bozuluyor giderek zaman. Ama umutsuz olmamak gerek. Hâlâ domatesin kokusu duruyor yerinde.
Oysa bir dost ile kahve içmek, gecenin sesini dinlemek ve birer sigara
yakmak ne değerli!
Oysa sabun kokulu bir temiz çarşafta yatmak ve açık pencereden
ıhlamurun kokusunu duymak ne büyük zenginlik!
İlişkileri maddeye boğarak ve her ilişkiden bir parça koparma derdiyle
yanarak yaşayan insanoğlu giderek daha da yalnızlaşıyor.
Hayatı çekilmez kılan ihtiraslarımız… Yarını düşünen algımız... Oysa
ne yarın var ne de dün. Şimdi bambaşka bir an ki buna yazık ediyoruz.
İnsan affetmeyerek aslında kendini cezalandırır. İnsan aslında gördüğünden kaçar ve giderek yalnızlaşır.
Şunu unutuyoruz ki, bizi Yaradan bin bir katlı sırlara saklı ne varsa hepsini biliyor. Bazen bir koku, bir bakış, bir duruş, bir an insanı nerelere taşır ve kaybettiklerimizin değerini o zaman çok daha iyi anlarız.
Kaybettiğimiz duygulara dönüş olmalı. Tekrar saflığıma ve çıkarsız duygularımıza acilen dönmemiz gerek.
Gerçek bir sırdaş bulmak ne zor Allahım ve ne değerli!
Dünyayı ve içindekileri bu denli sahiplenen bir ruh nasıl olur da sadeliğin hükmünü anlatmaya kalkabilir başkalarına?
Belki affetmeyerek kendimizi haklı konuma getiriyoruz ama unutuyoruz hiç mi suçumuz ve katkımız yok olanlarda? Affediciliğin öneminden bahsedip duruyoruz ama affetmeye sıra geldiğinde ne cimri ne korkak insan! Söylenen sözlerden ziyade uygulamalardır insanı değerli kılan... Ne çok şey söylüyor da ne az uyguluyoruz.
Ne kadar çok yük ediniyoruz kendimize. Hayatı ve inandığımız değerleri ne denli zorlaştırıyoruz. Bütün şemsiyeleri kapatıp yağmurda herkesin ıslanmasını arzu etmek, aydınlığı tatmayı ve geceye
bulanmayı sevmek ne anlamlı.
Kendini rüzgâr sananları , hiç kitap açmayan elleri üzüntüyle seyretmek.
Bana güneş neden sarı ve bulut neden beyaz diye sorma.
Bana aşkın neden çok değerli olduğunu sorma.
Aşk bana yeryüzü ve gökyüzünün bütün iniş ve çıkışlarını gösterdi. Bu yüzden aşk nedir diye sakın sorma. Bunu anlamanın imkânı yok.
Bir sivrisineğin kanadında ya da yaz yağmurunda, belki toprak yolda
bulunur aradığın... Ya da aşk seni seçer ve görürsün. Aşk peşinden
koşmaktır hakikatin...
Yağmur suyunda yalınayak yürümeyi ve fırından hepimiz için sıcak bir somun ekmek almayı sevdim ben.
Asla plastik torbalara tıkılmış ekmekleri sevmedim.