• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • Manisa 20 °C
  • İzmir 20 °C
  • Bayan Eleman Aranıyor
  • Akhisar Enza Home Sevkiyat Personeli Aranıyor
  • Halikarnass Restaurant’ta Cuma ve Cumartesi canlı müzik keyfi
  • Ön Muhasebe Personeli Aranıyor
  • Karabulut Şirketler Grubundan Duyurulur
  • Köfteci Ramiz İçin Denetim Elemanı Aranıyor
  • 5 Mayıs’ta Yenileme Eğitim Dönemi Başlıyor
  • Bay ve Bayan Beden İşçileri Aranıyor
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • Pusula Kurs İngilizce Hazırlık Kursu başlıyor
  • Muhasebe Personelleri Aranıyor
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Anadolu Gençlik Derneği Siyer-i Nebi Yarışması
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

BÜYÜK ALDATMACA

Bahadır Yenişehirlioğlu

BÜYÜK ALDATMACA

BM Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini kabul etmesi, insan haklarının uluslararası düzeyde korunmasına yönelik önemli bir adım olmuştur. Bu sebeple 10 Aralık bütün dünyada İnsan Hakları Günü olarak "kutlanmaktadır". Peki dünya hakikaten insan hakları adı altında bir gün kutlama ehliyetine sahip midir?

Bilindiği üzere insanlar doğuştan; yaşama, güvenlik, köle olmama veya zorla çalıştırılmama, işkence edilmeme gibi başlıca temel haklara sahiptir.

Bugün Filistin’de yaşanan vahşeti ve bu vahşet karşısında dünyanın kulakları sağır eden sessizliğini gördüğümüzde ortaya çıkan dehşet karanlığının dünyayı ışıksız bıraktığını söyleyebiliriz.

Filistinli kardeşlerimizin yaşam hakkının gasp edilmesine, güvenlik haklarının yok sayılmasına ve işkenceye uğramasına sessiz kalanların bugün “insan hakları” konusunda ahkâm kesmeleri en hafif tabiriyle riyakârlıktır. İnsanlık ağacının yaprakları faşizm rüzgârında savrulmakta, vicdan ve merhamet zulüm çölünde kavrulmaktadır.Hâl böyleyken kafasını kuma gömerek görünmez olduğunu zanneden düzenbazların gerçek yüzleri ve asıl niyetleri bir bir ortaya çıkmaktadır.

SORUYORUZ;

Sözde modernitenin uyduruk dayatmalarıyla ortaya çıkartılan ütopyada hakkı savunulan insan, hangi insandır? İnsanlar; hakkı hak eden insan ve haktan mahrum bırakılması reva görülen insan olarak kategorize mi edilmiştir?

İnsanın temel haklarını elinden almak kimin haddidir, kimin hakkıdır?

Zulme sessizlikle çanak tutmak akılla veya ahlâkla bağdaşmakta mıdır?

Bu soruların cevapları açıktır ancak tekrar ifade etmekte fayda görüyoruz ki çocukların öldürüldüğü bir dünya; medeniyete değil sefalete, adalete değil atalete, aydınlığa değil karanlığa, huzura değil riyâya mahkûm edilmiştir.

10 Aralık’ta medeniyetin sözde beşiği olan Avrupa’dan dünyaya verilecek barış mesajlarının ucuz birer retorikten ibaret olduğunu biliyoruz.

Büyük büyük cümlelerle, kalabalık organizasyonlarla kudretini öven Batı artık Filistin’de yaşanan zulmün karşısına dikilmeli, mazlumların haklarını ayırt etmeden korumak için bir irade ortaya koymalıdır.

Bu bir lütuf değil HAK TESLİMİDİR!

Bu bir tercih değil VEBÂLDİR!

Filistin’de çocuklar katledilmeye devam ederken 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dünya için kutlanılacak değil, utanılacak bir gündür!

Çözümü sahte bir ‘insan hakları’ anlayışına sahip olan; sömürgelerinde çalışmayan yerlilerin ellerini kesen, ‘çıplak ayaklı çocukları’ ile nam salan, Gazze’deki insan hakları ihlallerine kör, sağır, dilsiz kalan ‘Batıda’ aramak en büyük hata şüphesiz.

Çözüm milletimizin değerler manzumesinde, öz kültürümüzde. Kadim tarihimizde; soykırım, zulüm, kölelik, sömürge, ikinci sınıf insan gibi karanlık kavramları göremezsiniz. Ne zaman ve nerede olursa olsun zalimin ve zulmün karşısında duran, eşref-i mahlukat olan insandan asla yüz çevirmeyen, kimsesiz çocuklara yuva olan, siyahiler bir mal gibi alınıp satılırken onlara insanca eşit muamele eden bir medeniyetin evlatları olarak dünyaya merhem olacak çözüm ve uygulamaları çok uzaklarda aramamıza gerek yok.

Çünkü 75 yıl önce 10 Aralık deklarasyonunu çıkaranlar bugün Filistin’de ve Gazze’de yaşanan zulme fayda sağlamanın, kanayan yaraya merhem olmanın çok uzağındadır.

Ancak kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerîm asırlar öncesinden insanı yücelten, insan hakkını önceleyen ve tüm zamanlara hitap eden bir rehberdir. İşte bu öğretiler sayesinde Türkiye bu zulme en güçlü şekilde tepki veren ülke konumundadır. Bu duygu ve düşüncelerle; 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün dünya üzerinde HERKES için adil bir düzenin egemenliğine vesile olmasını diliyorum.

Bu yazı toplam 963 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 2
    Yazarın Diğer Yazıları
    REKLAM ALANI
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Kuzey Ege Kurs
    • Kuzey Ege Kurs
    1/20
    Başlangıç Tarihi
    Başlangıç Tarihi
    Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.