• BIST 9987.45
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • Manisa 21 °C
  • İzmir 22 °C
  • Bayan Eleman Aranıyor
  • Akhisar Enza Home Sevkiyat Personeli Aranıyor
  • Halikarnass Restaurant’ta Cuma ve Cumartesi canlı müzik keyfi
  • Ön Muhasebe Personeli Aranıyor
  • Karabulut Şirketler Grubundan Duyurulur
  • Köfteci Ramiz İçin Denetim Elemanı Aranıyor
  • 5 Mayıs’ta Yenileme Eğitim Dönemi Başlıyor
  • Bay ve Bayan Beden İşçileri Aranıyor
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • Pusula Kurs İngilizce Hazırlık Kursu başlıyor
  • Muhasebe Personelleri Aranıyor
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Anadolu Gençlik Derneği Siyer-i Nebi Yarışması
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Sanal mı gerçek mi?

İdil Tütüncü Aydar

Sanal mı gerçek mi?

En genel ifadeyle, bilginin, fikirlerin, duyguların, becerilerin vb. simgeler kullanılarak iletilmesi anlamına gelen iletişim, son yıllarda sanal niteliğiyle ön plana çıktı. Bilgi teknolojilerinin gelişimine ek olarak, pandemi sürecinin getirdiği zorunlu bir sosyal yalıtım, bizi sosyal mesafeyi ortadan kaldıran, bir bilgisayarın ses veya kamera sistemi aracılığıyla birbirimizi görüp duyabildiğimiz, ister iki isterse daha fazla insanı buluşturan, sanal kişiler arası iletişimi tercih etmeye zorladı.  Çeşitli görüşmeler, iş ya da arkadaş toplantıları sadece e-posta aracılığıyla değil, aynı zamanda görüntülü görüşmelerle yürütülürken, bir iletişim sürecinin olmazsa olmazı olan etkileşim ve kişiler arasında yaratılan anlamlar da aynı sanal dünyayla sınırlı ve süreli olarak yaşandı. Ve bu süreçte, kişilerin niyet, beklenti ve kurallarının, bilgi teknolojilerinin yaşam alanlarından biri olan ve ‘akıllı’ iletişim araçlarında yer alan çeşitli uygulamaların algoritmaları tarafından yeniden biçimlendirildiğine, buna rağmen özellikle kişiler arası yakın iletişim açısından, ilişkilerin güçlenip derinleşmesi için gerekli olan gerçek bir etkileşim sürecinin, sanal iletişim sırasında tam anlamıyla mümkün olmadığına şahit olduk. Çünkü, sanal iletişim herşeyden önce süreliydi. Ve o yirmidört saatlik zaman dilimi içindeki dakika ya da saatlerle sınırlı olan zaman, diğerimizin değerlerinin farkına vararak anlamlarını paylaşma ve tanımlama açısından yeterli değildi. Karşılıklı ve biriken bir seyir izleyerek sürekli olarak çoğalan anlam, sanal iletişimde yeterince sağlanamıyordu. Özellikle ilişki boyutundaki role de bağlı olarak yaşanan bu durum, niyetiniz ne olursa olsun, aile veya arkadaş gibi yakın çevremizle olan etkileşimimizi oldukça sınırlıyordu. Birbirimize ne kadar güven duyarsak duyalım, o başlangıcı ve sonu tanımlanamayan, tersine çevrilmesi ve tekrarlanması  mümkün olmayan bir süreç olan kişiler arası iletişim, sanal evrende oldukça yüzeysel bir nitelik taşıyordu.

Oysa ki ikili ilişkilerdeki tarih, kurallar ve tekliğin, süre, duyguları açıklama ve aracısız olma halinin eksikliğinde yaşandığı bir sanal iletişim süreci yerine, kişilerin birbirinin farkına vardığı andan itibaren başlayan ve süreklilik arz eden, karşılıklı bir etkileşimi içinde barındıran gerçek bir iletişim sürecinin tercih edileceği su götürmez bir gerçektir.

Kaçınılmaz bir durum olan ve birbirine bağlı, bütünsel bir nitelik taşıyan kişiler arası iletişim süreçlerinizde, hepinize, sanal değil  gerekli sorumlulukları taşımaktan haz alacağınız ve pozitif hisler taşımanıza sebep olacak gerçek ilişkiler diliyorum. Sevgiyle kalın.

Bu yazı toplam 1579 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 2
    Yazarın Diğer Yazıları
    REKLAM ALANI
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Kuzey Ege Kurs
    • Kuzey Ege Kurs
    1/20
    Başlangıç Tarihi
    Başlangıç Tarihi
    Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.