Bu Nasıl Milli Eğitim?
Papaz cübbeleriyle, Papaz kepleriyle yılsonu kutlamaları.
Çok değerli okurlarım yazının başlığını okurken, bu adam ne saçmalıyor diyebilirsiniz. Yazının tamamını okuyun ön yargısızı taassuplardan uzak kendi hür vicdanınızla kararı sizler verin.
Geçtiğimiz hafta Türkiye cumhuriyeti Milli eğitim Bakanlığı 2018-2019 eğitim yılını bitirdi ve Milli eğitim müdürlükleri karneleri dağıttı mezun olanlara diplomalarını verdi. İlköğretim, orta öğretim hatta okul öncesi ana okullar hatta kreşler herkes kendine göre mezuniyet törenlerini yaptı, eğlendiler sevindiler. Çocuklarımız tabi ki eğlensinler neşeli olsunlar onların en doğal haklarıdır. Mademki bu çocuklar milli eğitimin tedrisatından geçiyor o zaman kültürel faaliyetleri’de milli olmalıdır.
Bu yıl okul mezuniyet törenleri çoğu milli eğitim Bakanlığına ait okullarda yapıldı.
Mezuniyet için çocuklarımıza milli olmayan, Fransız Köy Papazlarının cübbe ve papaz kepleri giydirdiler, milli olmayan ne tarihimizle nede inancımızla, nede kültürümüzle hiç bağdaşmayan kıyafetler giydirildi. Milli eğitim tarafında çocuklarımıza giydirilen papaz kep ve cübbeleri, nerden ne zaman çıkmış menşei nedir bir ona bakalım
12.yüzyılda Batıda üniversitelerin açılmasıyla talebelere bir üniforma giydirmek gerekiyor ne giydirelim diye düşünürler. En son şu kararı alırlar. Mahalle papazların giydiği cübbe ve papaz başlığı olan kep giydirelim hemde dini bir kisve. o günden beri batı Hıristiyan dinine mensup olanlar kullanmaya başlarlar ve el an devam etmektedir. Denilebilir yahu cübbe ve kepi çocuklarımıza giydirmiyelim’de ne giydirelim.
Şimdi sıralayalım.
- Ahmet Yesevi kisvesini giydire biliriz.
- Alparslan’ın miğferini başımıza takabiliriz
- Ertuğrul beyin başlığını kullanabiliriz.
- Mevlana Celalettin Rumi hazretlerinin abasını giyebiliriz.
- Hünkâr Hacı Beştaşı velinin cübbesini giyebiliriz
- Sanatkâr önderimiz Ahi Eren hazretlerinin kuşağını bağlıya biliriz çokta yağşi olur.
- Yunus Ermenin külahını takabiliriz.
- İbni Sina nın bir tıp kisvesini giyebiliriz.
- Mimar Sinanın kavuğunu başımıza takabiliriz
- Mustafa Kemal Atatürk’ün kalpağını kullanabiliriz.
Bunları deha’da çoğalta biliriz sayfalar yetmez, demek’ki taklit edebileceğimiz o kadar çok ulu önder ve rehberlerimiz var ki, öyle kadim derin tarih ve kültürümüz var ki, papazları taklit etmeye hiç gerek yok. Daha minnacık körpe yavrularımız o küçük yaşta elin papazının cübbe ve kepini sevdirmenin bir anlam’da yok ve kimsenin Hakkı’da yok.
Milli eğitim görevlileri harcıyak ve ders ücretlerini hesapladığı kadar bu işleri hesaplıyorlar mı? Bu görüntüler benim kanıma dokunuyor. Bir kurumun başında Milli yazıyorsa Milli olmalı.
Sürç-i -lisan ettiysek af ola, hoşça kalın.
