Belirsizlik
Türkiye Özel Okullar Birliği 30-31 Ocak 2015 günlerinde Antalya’da bir seminer düzenledi. Seminerin konusu “GELECEĞİN ÖĞRETMENLERİ NASIL OLMALI”
Seminere katılan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı konuşmasında “Gelecek dediğimiz bir belirsizlik dönemidir. Bu dönemin öğretmeninin nasıl olması gerektiği tartışılırken geleceğin öğrencisinin de nasıl olacağı tartışılmalıdır. Çünkü öğretmenlerin öğrencisiz, öğrencilerin de öğretmensiz olamayacağı bir gerçektir.” dedikten sonra “hızla değişen koşullara uyum sağlayabilecek öğrencilerin yetiştirilebilmesi için eğitim sistemimizde de değişikliklerin yapılması gerekir.” dedi. Sayın bakan, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde, bu yolda yapılan çalışmalar doğrultusunda, okullarımızda uygulamaların başladığını, ancak bu nedenle eleştirildiklerini “eğitimi yaz-boz tahtasına çevirdiler diye suçlandıklarını” ifade ederek, bu eleştiriyi yapanlara da sitem etti.
Geleceği bir belirsizlik dönemi olarak kabul ettiğimizde, geleceğe dönük yapacağımız her değişiklik de belirsiz olup, belirsizlik doğurmaktadır. Bunun böyle olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz.
* Çocuklarımızı geleceğin dünyasına hazırlama da bir harikalar projesi olarak uygulamaya konulan Fatih Projesi (Eğitimde Fırsatları Arttırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) akıllı tahta ve tablet üretimi yapan yandaş şirketlerin para kazanmasından başka eğitim adına acaba ne kazandırmıştır?
* Yıllarca sınıf öğretmeni olarak çalıştırılmış branş öğretmenlerinin branş öğretmeni olarak liselere atanması eğitimde kaliteyi nasıl arttırmıştır?
* Ders kitaplarının ücretsiz olarak dağıtılması, bu kitapları basanların bol para kazanmasını mı, velinin cebinden bir sürü ek yayın bedeli çıkmasını mı sağlamıştır?
* Okullardaki idareci değişimleri eğitim adına, öğrencilerin geleceğe hazırlanmaları adına acaba ne sağlayacaktır?
* 2014 – 2015 öğretim yılı itibariyle Türkiye genelinde eğitim-öğretim veren 300 civarındaki Anadolu Öğretmen Liseleri kapatılırken, İmam Hatip Ortaokullarının sayısının 1099’a, İmam Hatip Liselerinin sayısının 854’e çıkarılması nitelikli öğretmen ve öğrenci yetiştirilmesi adına acaba ne kazandırmıştır?
* Müfredat programlarının değiştirilmesi, yeni zorunlu ve seçmeli derslerin koyulması, eğitsel amaçlar göz önünde bulundurularak mı yapılıyor. Yoksa ben böyle istiyorum dayatmasının bir sonucu olarak mı uygulamaya konuyor?
Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanefi’nin ortak aklı kullanmayı davet eden bir sözü vardır. Der ki “Ben tartışmayı çok severim. Ama tartışmada yenilmeyi daha çok severim. Çünkü her yenildiğimde yeni şeyler öğrenirim.”
Yukarıda bazılarına değindiğim ve daha niceleri olan değişimlerden hangileri tartışılarak, ortak akılda buluşularak uygulanmaya konmuştur? Kanımca hiç biri. Bu nedenle sayın bakanın, uygulamaya konan değişimlere dönük olarak yapılan eleştirilere sitem edeceğine, aynı toplantıda söz alan Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim görevlisi Üstün Dökmen’in “Ülkemde ya bilgide, ya da ölçme değerlendirmede hata var. Herkesin Din ve Ahlak dersi notu 5’tir. Ama bunca hırsız, uğursuz nereden çıkıyor.” Sorusuna cevap araması gerekir.
