• BIST 8876.22
  • Altın 2877.277
  • Dolar 34.2018
  • Euro 37.5403
  • Manisa 25 °C
  • İzmir 24 °C
  • Erkek Şoför Aranıyor
  • Emekli Gece Bekçisi Aranıyor
  • Ön Saha (Pompacı) Aranıyor
  • İngilizce Konuşma Kulübü Dersleri 12 Ekimde Başlıyor
  • Gençlerimizin ‘Günaydın Çorbası’ Bizden!
  • Hızlı Okuma ve Anlama Kursu Deniz Kurs Merkezinde
  • Muhasebe Departmanı Aranıyor
  • Bay Eleman Aranıyor
  • Bay Bayan Vasıfsız İşçi Aranıyor
  • Bayan Eleman Aranıyor
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Üniversiteler Hayatımızı Nasıl Etkiler

Bahadır Yenişehirlioğlu

ÜNİVERSİTELER HAYATIMIZI NASIL ETKİLER

Üniversiteler, değişmeyi ve gelişmeyi temsil ettiği için bilimde, fikirde, tefekkürde, yorumda, keşifte, uygulamada daima yeni ve özgün olan şeyler ortaya koymalıdır. Hem yapıda, hem teşkilatta, hem de araştırmada kendine has özellikleri olmalıdır. Günümüzde olduğu gibi sadece nakille ve taklitle yetinmemelidir.

Üniversite, hareketleriyle de toplumları etki altına alabilir. Şu olayı hatırlatmakta fayda var: 1968’de Fransa’da başlayan talebe hareketleri kısa zamanda dünyaya yayıldı. Fakat olaylar kontrolden çıktığı zaman Fransız halkı bunlara karşı çıktı. Kaldırım taşlarını sökerek onlara karşı koydular ve bu hareketi durdurdular. Ama bizim ülkemizde ise senelerce devam etti ve iç çatışmaya sürüklendik. Bizde üniversite talebelerine ‘dur!’ diyebilen ne bir üniversite hocası; ne halk, ne de siyasîler çıkabildi. Aksine birçok profesör cübbelerini giyip sokağa döküldüler. 1960 darbesinde olduğu gibi öğrenciler, darbelerde alet olarak kullanıldı. Onların kendi aralarında kamplaşmaları ve birbirlerini kırmaları, birtakım öğretim üyeleri tarafından da teşvik edildi

 İşte bir kısım üniversiteler ve üniversiteliler, öğrencilerini kendi ideolojilerine alet ettikleri için; genel olarak üniversiteler halkın ve askerin nezdinde büyük itibar kaybetti. 1980 ihtilâli bu düşünceyle yapıldı ve üniversiteleri hizaya getirmek için daha sıkı kontrol edebilecek bir kurum olarak Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kuruldu. (YAKIN ZAMANDA KALDIRILMASI DİLEĞİMİZDİR)

Askerî idare yeni bir şey daha yaptı: Üniversitelerin 1. ve 2. sınıflarına Türkçe dersi koydu. Anadilini ve resmî dilini, ilk ve orta öğretimde öğretemeyen devlet, üniversitelere Türkçe dersi koydu. Öğrenildi mi? Hayır. Çünkü anadil, ilk ve ortaöğretimde öğretilir; öğretilmelidir.

Demek ki üniversiteler, hem bilgiyle, hem de cehaletle kitleleri harekete geçirebilmektedir. Hâlbuki bu müesseselerin bulundukları şehri ve bölgeyi kalkındırmaları, geliştirmeleri ve daha önemlisi mahallî kültürleri inceleyerek geliştirmeleri, millî ve evrensel kültüre katkı sağlamaları durumunda bu etkiler müspet yönde gelişecektir.

ÇAĞDAŞ BİR ÜNİVERSİTENİN BAŞLICA ÖZELLİKLERİ NELER OLABİLİR?
Çağdaş bir üniversite, her şeyden önce;

• Bilimsel zihniyete sahip olmalı ve bu anlayışı yerleştirerek bilgi ve bilim üretmelidir.

• Bilim ve bilimsel bilgi üretmek için sağlam bir yapıya ve ilgililerin yakın desteğine ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.
• Bilimsel araştırmalarda ülkede ve dünyada isim yapmış; itibar sahibi, ciddiyetinden emin olunan, örnek alınacak ve lokomotif vazifesi görecek bilim adamlarının da yetişmiş olması lâzımdır.
• Tabii bunlara ilaveten dünya literatürünü takip edebilen çok zengin bir kütüphane ve dokümantasyon merkezi de olmalıdır. Bu ihtiyacı kısmen YÖK’ün ilgili merkezi karşılamaya çalışmaktadır.
• Bunlardan da önemlisi, üniversite, yukarıda zaman zaman işaret edildiği gibi, kendi ülkesinin tarihini, geleneklerini, inançlarını ve kültürel gelişmesini iyi tetkik etmeli ve bunları değerlendirerek millî kültürün takviyesinin, yenilenmesinin, dünyaya açılıp evrensel kültüre ve bilime katkı sağlamasının yollarını ortaya koymalıdır• Dünyada isim yapmış bir üniversitemiz hümanist bir anlayışla millî kültüre ve millî değerlere sırt çevirse bile, yine bir Türk üniversitesi olarak anılacak; millî kimliğine itibar etmediği için kazanmış olduğu itibarını muhtemelen koruyamayacaktır.
• Elbette üniversiteler hümanist bir anlayışa sahip olmalı; ama ülkesini, toplumunu ve kültürünü hayalî bir tasavvura kurban etmemelidir.

ÜNİVERSİTE MANTIĞI NE OLMALI


Üniversite sisteminin de dayandığı ve işleyişini kolaylaştıran bir mantığı, rasyonel bir temeli vardır. Üniversiter zihniyetin mantığı da, yukarıda zikr edilen hususları yerine getirmeyi gerektirir. Zira üniversitenin kendi toplumuyla, çevresiyle, bölgesiyle, milletiyle ve kendisiyle bütünleşmesi ancak bu yolla mümkün olabilir. ‘Üniversitenin mantığı, rasyonaliteye dayanır’. Onun rasyonalitesi ise her şeyden evvel bilimsel rasyonalitedir. Bilimsel rasyonalite de gücünü, hem mantıkî tutarlılıktan, hem de olayların seyrine tutulan ışıktan ve yorumlardan; yani olayların gerçekliği ile üniversitenin mutabık olmasından alır. Çevresiyle ve kendisiyle bütünleşemeyen bir üniversite dışa açılamayan, yeniliklere ve yenileşmeye kapalı, içine dönük bir kuruluş olarak kendi kendisini ifna etmek durumundadır.

 Üniversite kendisine ve milletine inanmalı, güvenmeli; bilimin üstünlüğü fikrine sahip çıkmalı; bilimin değerini idrak ederek onu korumalı; onu ideolojilere, siyasî çıkarlara alet etmemeli; halkımızın inandığı ‘halka hizmet, hakka hizmettir’ formülünü düstur edinmeli; en büyük derdi milletinin sorunlarını çözmek olmalı; manevî değerlerin galip kılındığı bir gönül birliği kurmayı en büyük hedef edinmelidir.

Üniversite, siyasî konularda yerine göre görüş bildirmeli; ama siyasete asla bulaşmamalıdır. Çünkü siyaset kurum olarak, en büyük siyasileri de kısa zamanda değirmeninde öğütüp atmaktadır. Hatırdan çıkarılmamalıdır ki böyle yüksek hedeflere ulaşmak, yüksek bilim kültürünün, bilim şuurunun ve bilim üretmek için rekabet ortamının ihdas edilmesiyle mümkündür. Böylelikle belki medeniyetçi, gelenekçi ama yenilikçi bir anlayışla çağdaş medeniyetin üstüne farklı ve yeni bir düşünüşle, yeni bir hayat tarzı teklifiyle yükselmek imkânı doğacaktır.

Teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği ve yenilendiği; iktisadî, toplumsal, siyasî ve çevresel sorunların hızla arttığı; küresel ısınmanın bütün dünyayı endişelendirdiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bundan dolayı üniversitenin, bütün bu meseleleri göz önünde bulundurarak çözümler üretmesi, dünya bilim ve fikir süper liginde yerini alması lâzımdır. Üniversitelerin ve üniversite mensuplarının bilimsel zihniyete, bilim şuuruna ve hepsinden mühimi vazife mesuliyet ve şuuruna sahip olmaları icap eder. Bunlar da kâfi değil tabii. Üniversitelerin ortaöğretimden gelen araştırıcı adayları, artık üniversiteye gelen gençler artık klasik bilgilerin öğrenicisi olmadığından, araştırıcılık sıfatı kazanan ve araştırmalarıyla kendisine ve başkalarının birikimine katkı sağlayan, yeni bilgiler üreten kimselerdir

Akhisarımızda Üniversite kurulması ile alakalı olarak oluşturulmaya çalışılan platfomlar için katkıda  bulunmak düşüncesiyle.

Bu yazı toplam 1724 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.