Üniversite…
Üniversite akademisyendir.
Üniversite meslek edindirmedir.
Üniversite bilimdir, araştırmadır, geliştirmedir.
Üniversite özgürlüktür, özerkliktir, yaşam biçimidir.
Üniversite gelenektir, kültürdür, gelecektir, değişimdir.
Sonbahar geldi.
Dostlarla gezdiğimiz / tozduğumuz, yediğimiz / içtiğimiz bir yazı geride bıraktık. Şimdi çalışma ve üretme zamanı.
Gelecek ay 4-6 haftalık, bir dizi konferans için yurt dışı ziyaretlerim var, yaklaşık 450 bin üyeli uluslararası meslek örgütümüz IEEE (Institute of Electrical Electronics Engineers) adına. IEEE, teknolojiye, dolayısıyla geleceğe yön veren, kullandığınız bütün haberleşme cihazlarının standartlarını belirleyen, Dünya çapında etkili bir örgüt. Ben bu örgütün hem 2009’dan beri Fellow üyesiyim hem de 2020 – 2023 döneminde Seçkin Konuşmacısıyım (Distinguished Lecturer). Seçkin konuşmacı, dönemi boyunca gelen davetler üzerine Dünya’nın dört bir yanında, IEEE adına ve masrafları IEEE tarafından karşılanan, konferanslar verir.
Salgın boyunca bir düzine ONLINE konferans verdim, Avustralya’dan ABD’ye, Hindistan’dan Çin’e. Bu ay iki konferansım daha var. Ancak, sonrasında, YÜZ YÜZE konferanslara başlıyoruz, eskiden olduğu gibi. İlk hedef ABD ve KANADA. 15 Ekim – 20 Kasım 2021 arasında önde gelen üniversitelerde arka arkaya 6-7 konferans planlıyoruz. Kanada’da Politeknik MONTREAL ve TORONTO Üniversitesi, ABD’de MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü), UMASS Lowell (Massachusetts Üniversitesi), SYRACUSE Üniversitesi, NJIT (NEW JERSEY Teknoloji Enstitüsü) ve WIT (Wentworth Teknoloji Enstitüsü) duraklarımız arasında. Bunlardan MIT QS 2021 Üniversiteler sıralamasında Dünya Birincisi. TORONTO Üniversitesi ise URAP-2021 sıralamasında Dünya İkincisi. Gençlerle ve akademisyen dostlarla bir arada olacağız, bildiklerimizi / deneyimlerimizi aktaracağız; onların problemlerini dinleyeceğiz, birlikte çözüm üretmeye çalışacağız.
“Yeridir” diyerek bu yazıyı üniversitelere ayırdım.
İlk üniversiteler
Daha eski kurumlar var olmasına karşın akademik çevrelerde ilk üniversiteler olarak BOLOGNA (1088) ve PARİS, yeni adıyla SORBON (1096) Üniversiteleri kabul edilir. Bologna üniversitesinde dönemin rektörü, imparatorluğun yasalarından bağımsız, dünyanın her yerinden gelecek araştırıcılar için serbest giriş/ çıkışı sağlayan, yaşama, öğrenme, tartışma güvencesi veren bir ayrıcalığı kabul ettiriyor. Amaç, her dinden, renkten, dilden insanın düşüncelerine açık özgür bir tartışma ortamı sağlanması. Yani SİYASİ OTORİTEDEN BAĞIMSIZ ilk üniversitenin BOLOGNA olduğu kabul edilir. Bazı kaynaklar ise, bugünkü anlamda ilk üniversite olarak SORBON Üniversitesini gösterir. SORBON Üniversitesinde başlarda Kilise hukuku (Teoloji), Tıp ve Kültür/Sanat fakülteleri varken, en az değer verilen sanat fakültesi akademisyenleri tıp fakültesi ile de birleşerek, kiliseye karşı direnmiştir. Yani, Dünyada ilk LAİK ÜNİVERSİTENİN SORBON olduğu yaygın kabuldür.
Üniversite nedir?
Günümüzde üniversite evrensel, yani din, dil, ırk, cinsiyet, yöre, kültür farkı gözetmeyen bir kurum olarak meslek öğreten, bu nedenle yetki ve diploma veren (yetki ≠ diploma), her türlü düşüncenin serbestçe dillendirilebildiği, akademik anlamda özgür ve bağımsız, mali ve yönetsel anlamda özerk, aynı zamanda araştırma ve geliştirme yapılan, topluma teknik, sosyal, ekonomik, hukuksal, politik ve benzeri alanlarda danışmanlık veren, önderlik eden kuruluştur.
Özetle, üniversite (1) Diploma veren, (2) Araştırma-Geliştirme (ARGE) yapan ve (3) Topluma yön veren, geleceği şekillendiren politik, dinsel, ekonomik erklerden bağımsız / özerk bir yapıdır! Üniversite olmanın olmazsa olmaz koşulları meslek edindirme ve yetkilendirme (örneğin, mühendis, doktor, avukat, öğretmen yetiştirme ve diploma verme), araştırma / geliştirme (yani bilim ve teknoloji üretme), toplumu biçimlendirme, zaman zaman yön verme (siyasette, ekonomide, politikada bilirkişilikler, danışmanlıklar, vb.) olarak sıralanabilir.
Üniversite demek akademisyen demektir.
Üniversiteyi okuldan ayıran tek unsur akademisyendir. Yani ne öğrencisidir ne yönetimidir; sadece ve sadece akademik kadrosudur. Öğrencisini de yetiştiren, ülkeyi de inşa eden bu akademik kadrodur. Elbette, kaynak da önemlidir, özgürlük, özerklik de. Uluslararası düzeyde, yetkin, saygın akademisyeniniz yoksa özgürlük de işe yaramaz, özerklik de. Kaynaklar ise kolayca çarçur edilebilir.
Üniversite demek kaynak demektir.
Bu açıdan bakıldığında şu rakamlar gerçeği gözler önüne sermektedir: 2021 yılında 127 Kamu üniversitesine ayrılan toplam bütçe yaklaşık 46 Milyar TL; 1.5 Milyar TL ile en yüksek bütçe Ankara Üniversitesinde. 77 Vakıf Üniversitesinin bütçeleri de kabaca 20 Milyar TL civarında dersek toplamda 66 Milyar TL, yani yaklaşık 9 Milyar ABD doları kadar.
Bir de ABD’nin önde gelen iki üniversitesinin rakamlarına bakalım:
Harvard Üniversitesi
Dünyanın önde gelen ilk 3 üniversitesinden birisidir.
2019’da 5.5 Milyar $ geliri, 5.2 Milyar $ gideri ile net 300 Milyon $ kar etmişken 2020’de salgın nedeniyle 10 Milyon $ zarar açıklamıştır. Yine, 2020 yılında net varlıkları 893 Milyon $ artarak 50.2 Milyar $ olmuştur. Piyasa değeri de yaklaşık 2 Milyar $ artarak 42 Milyar $’a yükselmiştir. Toplam patent sayısı 3,914’tür; bunun 180’i 2021 yılına aittir. 2020 ARGE harcaması 1 Milyar $’dan fazladır. 2021’de Harvard ilişkili firmaların toplam ARGE fonları 10 Milyar $’a yaklaşmıştır. 12 Bini yüksek lisans ve doktora olmak üzere 36 Binden fazla öğrencisi, 371 Binden fazla yaşayan mezunu vardır. Mezunların 60 Bini 202 farklı ülkedendir. 48 Nobel ödülü, 48 Pulitzer ödülü, farklı ülkelerde 32 başkanı ve başbakanı vardır. Sonuncusu Obama olmak üzere 7 ABD Başkanı yetiştirmiştir.
Massachusetts Institute of Technology (MIT)
Gelecek ay konferans vereceğim MIT rakamları da çok çarpıcı.
2019 yılı işletme bütçesi yaklaşık 4 Milyar $ olan MIT’nin, Menkul değeri 17 Milyar $, Toplam yatırımlarının piyasa değeri 22 Miyar $’dır. 2019 Bağışları 740 Milyon $ olup son 5 yılda 5 Milyar $’dan fazla bağış toplamıştır. MIT mezunlarının kurdukları firma sayısı 30 Binden fazla; çalışan sayısı ise 4.6 Milyondan fazladır. MIT mezunları, ürettikleri 2 Trilyon $ GDP ile Dünyanın 7. büyük ekonomisine denktir. Sadece MiT-Lincoln LAB ARGE geliri 1 Milyar $ kadar. 89 Nobel ödülü ve 150 diğer önemli ödülleri var. Mezunlarının kurduğu firmalar arasında INTEL, RAYTHEON, HP, BOSE, DROPBOX, AKAMAI, QUALCOMM gibi markalar var.
Bizim üniversitelerimiz!
Türkiye’de 77’si vakıf olmak üzere toplamda 207 üniversite var ve bunların sadece 73’ü 20 yaşından büyük. Yani her 3 üniversiteden ikisi 2000’den sonra kurulmuş, adeta tabela üniversiteleri durumundalar. Akademik üretkenlik ve başarı bunun açık göstergesi. Son yirmi yılda çok ciddi akademik başarısızlık söz konusu. İki binli yılların başında Dünya’da ilk 100 üniversite arasına bazen 2-3 üniversite sokabiliyorduk. Bugün ise ilk 500 içinde bile Türk üniversiteleri bulmak çok zor!
Kırk yıl önce profesör olabilmek için iki yabancı dil koşulu vardı. 1983’te kurulan YÖK ile dil koşulu bire indirildi. Yine de akademik yükseltmelerde bilimsel üretkenlik, kalite ve yabancı dil koşulları oldukça sıkıydı. Oysa ne yazık ki bugün, neredeyse “profesör yabancı dil bilmese de olur” noktasına geldik!
Özetle, üniversitelerimiz ve yükseköğretimimiz vahim durumda!