Sri Lanka, Tsunami ve erken uyarı sistemi
Türkler Çay, Araplar Şây, Japonlar Cha, Ruslar Chay, Avrupalılar Tea derler. Açık kaynaklara göre Türkiye’de ilk çay üretimi 19. Yüzyılın sonlarına doğru Hopa - Arhavi bölgesinde halkın Rusya’dan getirdiği fidanları evlerinin bahçelerine dikmesiyle başlar. Modern çay tarımı ise 1920’lerde bölge insanının ekonomik sorunlarına çare bulmak amacıyla işsizlikle mücadele kapsamında yapılan incelemeler sonucu başlar ve bütün Doğu Karadeniz’e yayılır. Halkalı Ziraat Mektebi Alisi Müdür Vekili Ali Rıza Erten bu işin öncülerinden. 1924 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkan 407 Sayılı ilk yasa ile Rize ilinde çay yetiştirilmesi resmiyet kazandı. 1940’ta çıkarılan 3788 sayılı Çay yasası ile de devlet güvencesine alındı. 1971 tarihli 1497 sayılı yasa ile bir kamu iktisadi kuruluşu olan Çaykur kuruldu. Başbakanlık ve değişik bakanlıklar altında çalışmalarını sürdüren Çaykur’un tüm hisseleri 2017’de Türkiye Varlık Fonuna aktarıldı. Bu devirden sonra sürekli zarar eden kurumun dört yıllık toplam kaybı 2 Milyar TL’yi aşmış durumda!
Çayın anavatanlarından birisi de Seylan’dır; 1972’den sonra yeni adıyla Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti.
Sri Lanka’ya 15 – 22 Ağustos 2007 tarihleri arasında Hükümetin daveti üzerine gittim. Yaklaşık 21 Milyon kişinin yaşadığı Sri Lanka Hint Okyanusunda, Ekvator kuşağında, Hindistan'ın 31 kilometre güneyinde bir ada ülkesi. 1340 km sahil şeridine sahip adanın en tepe noktası 2524 m yüksekliği olan Pidurutalagala dağıdır. Muson iklimi hakimdir. Yıl boyunca yağış alır. Nemi yüksektir, ortalama sıcaklık 30-35 derece arasındadır. Unesco Kültürel Mirası listesinde ikisi doğal dördü kültürel olmak üzere 6 eseri bulunmakta.
2004 Endonezya Depremi ve Tsunami
26 Aralık 2004’te Endonezya açıklarında 9.0 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bu depremin yarattığı tsunami dalgaları civarda büyük yıkım yaratırken yaklaşık 1000 km ötede Sri Lanka’yı da vurdu. Doğudan gelen tsunami dalgası önce adanın batısında suyun yüzlerce metre çekilmesine neden oldu. Kıyı halk çekilen sularda kalan balıkları toplamaya koşmuşken çekilen sular ikinci bir dalga gibi geri vurunca büyük kayıplar yaşandı. Bir de tarihin en büyük tren felaketini yaşadı Sri Lanka. Tsunami, hareket halinde ve 2 bine yakın yolcusu olan bir treni onlarca metre öteye savurdu; yaklaşık 1700 kişi öldü. O günlerin hafızalara kazınan görüntüsü bu trenin uzakta ters dönmüş fotoğraflarıydı (buna ait kısa bir YouTube filmi için: https://youtu.be/zdon_H8giZA).
Tsunami Erken Uyarı Sistemi
Beni davet etmelerinin nedeni Sri Lanka Hükümetinin bir Tsunami Erken Uyarı Sistemi kurmak istemesiydi. Bunun için uzmanı olduğum Yüzey Dalgalı HF Radarı almayı planlıyorlardı. Bu radarlar pek yeni teknoloji gerektirmeyen ama akıllı yazılımların şart olduğu sistemler. Polis telsizlerinin de kullandığı 3-30 MHz HF Frekans bandında çalışan bu radarlarla denize, okyanusa kıyısı olan ülkeler kıyıdan 400-500 km ötesine kadar gözetleme yapabiliyor. Benim de içinde olduğum İTÜ Vakfı Savunma Araştırmaları Merkezi 1993 – 1998 arasında Deniz Kuvvetleri için Ege Denizinde tümleşik bir gözetleme sistemi tasarlamıştık. Bu sistem içindeki radar tiplerinden birisi de HF radarıydı ve tüm ARGE’yi ben yapmış, kitaplar makaleler yayımlamış, uluslararası ödüller almıştım. Benimle kitaplarımdan ve makalelerimden yola çıkarak bağlantı kurup davet etmeye karar vermişler.
Emirates Havayoluyla Dubai aktarmalı başkent Kolombo’ya 16 Ağustos Perşembe sabahı 08:30 gibi indim. Resmi bir araçla Tuğamiral, Elektrik Mühendisi Ivan Attanayake karşıladı; doğrudan Berjaya Otele gittik. Kısa bir dinlenmeden sonra Amiral ile hazırlanan program çerçevesinde toplantılara başladık. Sri Lanka’da bir hafta kaldım. Gerek hükümet ve donanma yetkilileriyle gerekse Moratuwa Üniversitesi akademisyenleriyle değişik toplantılar yaptık. Birkaç sunum yaptım. Gerek teknik gerekse ARGE yönlerinden kurmak istedikleri sistemi anlattım. Satın alacakları kısımlar yanında kendilerinin öz kaynaklarla yapmaları gerekenleri sıraladım. Uzun uzun notlar aldılar, çok sayıda teknik sorular sordular; belli ki ben gitmeden önce epey hazırlık yapmışlar!
Bu arada, Tuğamiral Attanayake emekli olduktan sonra yüksek lisans ve doktorasını bitirdi; şu anda Moratuwa Üniversitesinde doktora sonrası güneş panelleriyle ilgili araştırmalar yapan bir araştırıcı (https://www.linkedin.com/in/ivan-attanayake-5b508881/).
Sri Lanka Hindistan gibi İngiliz kültürün etkisinde (kanımca İngilizler sömürge halklarını en çok etkileyen ülkedir) ve aristokrat ilişkilere önem veriyorlar. Döndükten sonra dekana bir teşekkür mektubu yazdım; bir hafta boyunca bana tahsis edilen şoföre kadar hepsine teşekkür ettim. Bunu özellikle rica ettiler, bu tip mektuplar her birinin referans dosyasında önemli yer tutuyor çünkü!
Tamil Kaplanları
Sri Lanka’nın kuzeyinde ve doğusunda Tamiller yaşamaktaydı ve haberlerden Hindistan yanlısı Tamillerin uzun yıllardır “ayrılıkçı” gerilla savaşı verdiğini ve Sri Lanka için büyük sıkıntılar yaşattıklarını biliyordum. Ziyaretimden sadece 2 yıl sonra, 2009 yılında adanın kuzeyinde ve doğusunda Tamil Eelam adıyla bağımsız bir devlet kurma çabaları hükümet güçleri tarafından kanlı biçimde bastırıldı. Ama bilmediğim, kurmaya karar verdikleri ve benden destek istedikleri sistemi, denizden küçük botlarla saldıran Tamil Gerillaları için kullanacak olmalarıydı! Buna baştan mı karar vermişlerdi, yoksa “hazır kurduk, bu sistemi tsunami yanında gerillalar için de kullanabiliriz mi demişlerdi” onu bilmiyorum. Ne sunumlarım sırasında ne de özel sohbetlerde sordukları sorularda bu konuda hiçbir ipucu yoktu, ya da gizlemeyi, ipucu vermemeyi çok iyi becermişlerdi.
Birkaç yıl sonra bu sistemle, kendilerince “Tamil sorununu” kökten çözdüler; bunu yaparken katliam boyutuna varan yıkımlar yaşattıkları haberlerde yer aldı. Hala, “bu yıkımda payım ne?” diye düşünür dururum!