Egolarınızın değil beyinlerinizin esiri olun
“Başarılı firmaların arkasında pek çok el ancak tek bir beyin vardır.” sözü her zaman yerini bulmuştur. Spor dünyası bu anlamda en büyük örneği sergiler. Maç boyunca takdiri kimin aldığı çok önemli değildir, başarı bu yüzden garantilenmiştir. Büyük maçlar kişisel başarıdan çok bencil olmayan ve disiplinli oyuncalara aittir çünkü orada egolar değil, takım ruhu, ‘ben’ değil ‘biz’ ruhu ön plana çıkar. Bazen farklı karakterlerde, özelliklerde, kültürlerde olan insanlar ortak bir değer için bir araya gelirler. İş yaşamında takımlar ortak bir değer, misyon ya da büyük bir hedef için bir araya gelip tüm egolarını kenara bırakıp büyük resme ulaşmak için çözüm arayışına girerler.
Takımlar insanı temsil eder. Farklı özelliklerde bir araya gelen insanlar tanışır, birbiriyle konuşur iş yönetir ve çözümler üretir. Bunu maç esnasındaki kaleci ya da defanstaki oyuncu gibi düşünün, onlar diğer arkadaşları ile koordinasyon halinde olmak zorundalar, tek başlarına başarı mümkün değildir. Sadece beraber planlı ve koordineli bir şekilde yürüdüklerinde amaçlarına ulaşmak kolaylaşır.
Zaman zaman birliktelikten alınan gücü unutup kendi egoları doğrultusunda hareket etseler de hem kişisel başarısızlığa hem şirket içinde halkaların zayıflamasına sebep olduklarında takım ruhunu içselleştirmeye başlarlar. Takım çalışmaların bu anlamda planlanan hedeflerin tutmasına, kusursuz gerçekleşmesine katma değerin yükselmesine ve verimliliğin artmasına yardımcı olur. Ekip çalışması için önemli olan noktalar:
Takımlar, dürüst ve hedefe odaklı çalışırlar. Bireylerin kendi düşündüklerini takımın hedefi ile birleştirerek amaca ulaşabilecek olan en iyi fikirleri ortaya çıkarırken kesinlikle egolar ya da üstünlükler savaşmaz.
Takım içinde iyi dinleme, algılama farklı bakış açılarını yakalayarak büyük hedefe ulaştıracak önemli detayları ortaya çıkarmak takım ruhuna motivasyon ve başarı katar.
Takımlar daima güncel olmak zorundadır, iş durumuna göre değişiklik gösteren durumlara uyum sağlamak ve şikâyetler yerine uzlaşma ve uyum sağlama yönlerini aramalıdırlar.
Takım çalışmasının büyük engellerinden biri ‘ben bilirim’ zihniyetidir. Bu takım içindeki motivasyonu ve verimliliğini düşürür.
Verimli bir takımın oluşmasında iyi bir liderin görevi büyüktür. Takım lideri ekibi bilgilendirir, düşünmelerini sağlar ve çözümler üretmek için onlara hizmet eder. Her takım üyesi takımın kurulduğunda takımın kurulma amacını unutmamalı ve ona odaklanmalıdır. Bireyin olduğu gibi her takımın güçlü ve zayıf yönleri vardır. Ancak güçlü yönlerine odaklanmak tüm dikkati o gücü daha da geliştirmek adına çabalar sarf eder ve daha da güçlenir.
Takım oluşurken önemli noktalar:
Biz kimiz?
Neredeyiz?
Nereye gidiyoruz?
Nasıl ulaşırız?
Ulaşmak için neye ihtiyacımız var?
Hedefe ulaştığımızda nasıl bir ödül bekliyor?
Hayvanlar aleminden kazlar takım çalışmasını temsil eden en güzel örneklerinden bir tanesidir. Öyle ki göç eden kazların ‘V’ şeklinde uçtuğunu hepimizi görmüşüzdür. Kazların bu uçma şekli Takım çalışmasını çok güzel ifade ediyor:
Bu uçma şeklinde her kuş kanat çarparak arkasında uçan kuşa bir hava akımı oluşturur. Her kuş arkasındaki kuşa bir hava akımı oluşturduğundan birbirlerinin kanat çırpmasından oluşan hava akımını kullanarak uçuş sürelerini uzatırlar ve daha hızlı göç ederler. Aynı şekilde hedefi odaklı bir araya gelen insanlar çözüm üreterek hem daha hızlı hem daha kolay ulaşabilirler.
Uçma şeklinden bir kuş çıkarsa sıkıntı yaşar çünkü diğer kuşların oluşturduğu hava akımından destek alırken yalnız uçuş da göç süresi uzar. “Birlikten güç doğar.” sözünün en büyük ispatı kazların uçma şekli olsa gerek.
‘V’ şeklinde uçarken, göçün başını çeken kaz diğer kuşların oluşturduğu hava akımından faydalanamadığı için daha hızlı yorulur ve uçmakta zorlanır. Göç süresini uzatmamak için kaz en arkaya geçer ve arkasındaki kaz onun yerini alır. Böylelikle tek bir lider yoktur, lider gerektiğinde tahtını bırakarak ortak hedef için gerekli olanı yapması gerekir.
Unutmayalım ki ya hepimiz çalışırız ya da hiçbir şey tek başına çalışmaz