Desinformasyon ve Güneş
Desinformasyon ile tam bir kargaşa yaşıyoruz. Ergenekon, Darbe epeyce de hamaset.
Vehmedilen çıkarlar doğrultusunda fütursuzca yalanlar etrafa yayılıyor.
Sağlam alt yapı ile sakince olaya bakınca bile sap ve samanın ayrılması güç bir süreçten geçiyoruz.
Elde edileni her insan vehmettiği çıkarı doğrultusunda anlamaya gayret ediyor. Seçici bir bilinç sahibi yaratıklarız vesselam ve kimse de kendi kapasitesinin ve anlayışının üzerine mecbur edilemez.
Bilimde de böyle: elde edilen verilerin nasıl bir gerçeğe doğru yönelttiğini anlamak çokça zaman gerekiyor.
Ama bazı gerçekler sel gider kum kalır misali akılda kalıyor.
Asker sivile hesap verecek bu kargaşadan sonra ümit edelim. Yargı sistemi düzelecek ümit edelim.
Biz güneşe dönelim. Avusturya'da yenilenebilir enerji konferansındaydım. Yoğun bir beş gün geçti. Avusturya halihazırda enerjisinin yüzde otuzunu yenilenebilir enerjiden sağlıyor: yani
(ekilebilen ve büyürken Co2 yokeden odun) , Güneş ve sudan kazanılan enerji
2050 yılında gereken enerjinin yüzde yüzünü bu yolla kazanmayı hedeflemişler.
Fotovoltaik güneş panelleri ile evlerinin damlarını bir enerji santraline çevirmeyi hedeflemişler.Hedeflemekle kalmamışlar yoğun bir şekilde uyguluyorlar.
2030 yılında 250.000 aracın elektrikle çevreyi kirletmeden sessizce çalışmasını hedeflemişler.
Yani her ev kendi çatısında ürettiği enerji ile kendi arabasının deposunu dolduracak.
Hatta öngörülen zamandan önce hedeflerine varacaklarını düşünüyorlar. İbadet eder gibi kana kana güleryüzle çalışıyorlar keyifle. Şimdiden otuz binden fazla yeni işyeri yaratmışlar, atom santrali falan tartışmıyorlar.
Güneşi bol bir memleket Avusturya! Bir desinformasyon de ben yayayım ortalığa : Türkiye'nin üç misli fazla güneşi var o ülkenin! Yalan tabii ama yalandan kim ölmüş? Her taraf kar altında idi. En azından kendi beyinleri içinde günlük güneşlik bir çalışma var. Biz de gereken yönetmelikleri çıkartıp arzu edenin güneş paneli ile enerji üretmesini mümkün kılacağız üç vakitte. Desinformasyon ve küçük vehmedilen çıkarları ve birbirimizi suçlamayı ve de bolca hamasetin bir yere varmayacağını anladıktan sonra.
