• BIST 10082.77
  • Altın 2428.149
  • Dolar 32.3702
  • Euro 34.6846
  • Manisa 12 °C
  • İzmir 13 °C
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Bayan Eleman Aranıyor
  • Akhisar Enza Home Sevkiyat Personeli Aranıyor
  • Halikarnass Restaurant’ta Cuma ve Cumartesi canlı müzik keyfi
  • Ön Muhasebe Personeli Aranıyor
  • Karabulut Şirketler Grubundan Duyurulur
  • Köfteci Ramiz İçin Denetim Elemanı Aranıyor
  • 5 Mayıs’ta Yenileme Eğitim Dönemi Başlıyor
  • Bay ve Bayan Beden İşçileri Aranıyor
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

12 Mayıs 2017 tarihli Türkiye Geneli Cuma Hutbesini Yayınlandı

Okunma Sayısı: 4503
12 Mayıs 2017 tarihli Türkiye Geneli Cuma Hutbesini Yayınlandı
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan “Samimiyetsizliğin Adı: Riya” isimli hutbe 12.05.2017 Cuma günü Türkiye geneli bütün camilerde okunacaktır.

SAMİMİYETSİZLİĞİN ADI: RİYA

Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!

Bugünkü hutbemizde, yaptığımız bütün iyilikleri yok eden, işlediğimiz bütün amelleri silip götüren bir kötülükten söz etmek istiyorum. O da riyadır. Riya ki; bütün güzellikleri yok eden, iyilikleri boşa çıkaran samimiyetsizliğin adıdır. Riya ki; insanî ilişkileri ve karşılıklı güveni zedeleyen, kişiyi değersizleştiren bir hastalıktır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s), ashabıyla bir sohbetinde riyaya dikkatlerimizi şöyle çekmiştir: “Hakkınızda en fazla korktuğum şey küçük şirktir.” buyurur Allah Resûlü. Ashab, “Küçük şirk nedir Ey Allah’ın Resûlü?” diye sorar. Bunun üzerine Efendimiz, şu cevabı verir: “Küçük şirk, riyadır. Allah, kıyamet gününde herkese amelinin karşılığını verirken riyakârlara şöyle diyecektir: ‘Dünyada kendilerine riyakârlık yaptıklarınızın yanına gidin! Bakın! Acaba onların yanında bir mükâfat ya da hayır görebilecek misiniz?’”[1]

Aziz Müminler! Din-i Mübin-i İslam’ın özü samimiyettir, ihlastır. İnancı, kulluğu ve itaati sadece ve sadece âlemlerin Rabbi olan Allah’a has kılmaktır. Sözlerimizde, amellerimizde yalnızca Allah rızasını gözetmektir. Olduğumuz gibi görünmek, göründüğümüz gibi olmaktır.

Kardeşlerim! Ameller, riya ve gösteriş arzusu ile kirletildiğinde anlamını kaybeder. İhlas ve samimiyetten uzak amellerin dışı süslüdür ama içi boştur. Samimiyet olmadan değerler, değerini yitirir. Samimiyet sadece inanç ve ibadetlerde değil, insanlarla ilişkilerimizde de son derece önemlidir. Aile ve akraba ortamında, komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerinde, iş hayatında, kısacası müminin, hayatının her alanında içten ve samimi olması en büyük ahlaki erdemlerdendir. Bu erdemi kazanmanın yolu da her işimizde Rabbimizin rızasına talip olmaktan geçer.

Kardeşlerim! Riya bulaşırsa şayet, miracımız olan namazlarımız bizleri kötülüklerden alıkoyamaz. Böylesi bir namaz,  “Yazıklar olsun o namaz kılanlara!” âyetinde sözü edilen namazdır. Böylesi bir namaz “Onlar ki namazlarını ciddiye almazlar.” âyetinde ifade edilen namazdır. Böylesi bir namaz “Onlar ki namazlarıyla gösteriş yaparlar.”[2] âyetinde açıkça belirtilen namazdır. Aziz Müminler! Riyaya kurban edilirse eğer oruçlarımız, bizim için kötülüklere karşı kalkan olamaz. Riya ile kesilmişse kurbanlarımız, bizleri Rabbimize yakınlaştıramaz. Riya ile kirletilmişse sadakalarımız, infakımız ve hasenatımız, Rabbimize olan sadakatimizi ifade etmekten uzak kalır. Peygamber Efendimiz (s.a.s), riya ile kirletilen amellerin, kıyamet gününde kişiyi büyük bir hüsrana sürükleyeceğini haber vermiştir. “Cömert desinler” diye infakta bulunanın ateşi, kendi serveti olacaktır. “Âlim desinler” diye ilim tahsil edenin ilmi onun azabı olacaktır. Hatta “Kahraman desinler” diye şehit olanın şehadeti de kabul görmeyecektir. Çünkü Allah rızasını bir tarafa bırakıp niyetini sadece gösterişe indirgeyenlerin amelinin Âlemlerin Rabbi nezdinde hiçbir kıymeti yoktur.[3]

Kardeşlerim! Her geçen gün dünyada imaj ve gösteriş hâkim olmaktadır. İnsanlık, hızla samimiyetten uzaklaşmaktadır. Bugün, zihin ve gönüllerimizi tahrip eden, iman ve amellerimizi tehdit eden, beşeri münasebetlerimizi, dostluklarımızı zedeleyen en büyük tehlikelerden biri gösteriştir, riyadır. Müminler olarak ihlas ve samimiyet sınavından geçtiğimiz dünyada bizlere düşen, ikiyüzlülükten, gösterişten bencillikten uzak durmaktır. Her sözümüzde, her işimizde, Rabbimizin rızasını, O’nun hoşnutluğunu amaçlamaktır. Yüce değerlerimizi, samimimi duygularımızı istismar etmek isteyen riyakârlara karşı uyanık olmaktır. Göz boyayarak aramıza fitne, fesat, ayrılık, gayrılık sokmaya çalışanlara fırsat vermemektir.  

Aziz Kardeşlerim! Hutbemi Sevgili Peygamberimizin bir duasıyla bitirmek istiyorum: “…Ey yücelik ve ikram sahibi, her şeyin Rabbi olan Allah’ım! Bizi dünya ve âhirette her an sana ihlâs ve samimiyetle bağlı kıl!”[4]  
Bu haber mihraphaber.com'dan alınmıştır.

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Öncelikle, Cuma namazının dört rekatlık ilk sünneti kılınır. Bu kılınan sünnet namazı, öğlen namazının ilk sünneti gibi kılınır. Bu namazı cemaatte yer alan her Müslüman bireysel olarak kılar ve sessizce Müezzin Efendinin seslenişi beklenir. Sonra, cami içerisinde Müezzin tarafından sadece cami cemaatının duyabileceği kadar bir sesle ikinci ezan okunur ve akabinde imam hutbeye çıkarak Hutbesini okunur. Hutbe okunduktan sonra, müezzin tarafında kamet getirilir ve cemaat İmama tabi olur ve Cuma namazının iki rekatlık farzı kılınır.


Daha sonra ise bütün cemaat Cuma namazının iki rekatlık farzını imam ile beraber kılarlar. Sonra, dört rekattan oluşan Cuma namazının 4 rekatlık son sünneti kılınır. Bu son sünnetinde kılınış şekli ve usulü ilk sünnet gibidir.

Bundan sonra, ‘Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya’ diye niyet ederek, aynen öğle namazının farzının kılınışı gibi zuhr-i ahir dediğimiz namaz kılınır.Bu önemli namaza niyeti şöyle yapmak daha uygun olacaktır; Niyet ettim 4 rekat zuhr-i ahir kılmaya

Daha sonra ise, iki rekat sünnet namazı kılınır. Bu namaza niyet ettim öğlen namazının 2 rekat son sünnetini kılmaya denir ve öğlen namazının son iki sünnetin kılınır.

Son olarak ta Müezzinin yönlendirmesi ile Ayet-el-kürsi ve tesbihler okunur, yani tespihat yapılır, dua edilir ve cemaat dağılır.

CUMA NAMAZININ HÜKMÜ NEDİR?

Cuma Namazı farz-ı ayındır. Farz oluşu Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve İcma ile sabittir. Yüce Allah, “Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, alışverişi bırakıp hemen Allah’ı anmaya koşun. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” (Cum’a, 62/9-10) buyurmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına ulaşmış her müslüman erkeğe farzdır.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 130; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, III, 245-246) buyurmuştur. Cuma namazı, Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminden günümüze kadar kılınagelmiş ve bunun farz olduğu konusunda herhangi bir farklı görüş ortaya çıkmamıştır.

Etiketler: ,
  • Yorumlar 0
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.