Kırk yıl bu sorunlar gündemde olacak
Uzaydan bir antropolog gelse ve türümüzü incelese herhalde bilhassa ülkemizde dört olaya epeyce hayret eder ve sayfalarca not tutardı.
Barış yani uzlaşma için karşılıklı saygı gerektiğinde herhalde hepimiz hemfikiriz. Acaba karşılıklı saygı var mı? diye düşünüyorum. Saygı göstermek ile alt etmek karıştırılıyor sanki, hâlbuki saygı olsa anlaşabileceğiz gibime geliyor.
Uzaylı gözüyle göze çarpan bazı olayları alt alta kısmen yorumsuz bazen sorular sorarak
not edelim:
1) Şehit ailelerinin barışa itirazı: Savaşa giderken davul zurna oğlunu gönderen aileler aniden barış (=uzlaşma) olacağı zaman sokaklara dökülüyorlar.
2) Birisine Sayın dendi veya denmedi bir mesele oluyor. Her insana saygı olunca bir katile (Mr. Müsyü veya Herr, anlamında bay ve bayan tek kelimede oturdu dilimizde Sayın) bile Sayın demekte ne zarar var? Bazı insana Bay bazısına Sayın diyerek iki sınıflı bir toplum mu (tekrar) yaratacağız? Sayın diyerek te birey'e olan saygı gösterilemez mi? Ayni zamanda gereken mesafe de korunamaz mı? Adam pedofil olur ama iyi bir yönetmen olabilir, katil olur ama iyi bir ressam. Asılmasına karar verilebilir ama ayrıca aşağılamak ta mı gerek?
3) Silahlı kuvvetlerinin içindeki bir yapı, el altında ticaniler tutup bunlarla insan öldürmeleri için planlar yapabiliyorsa ve muvazzaflar memleketin seçimle gelen iktidarını alaşağı etmek için plan yaparsa ve bu kısmen doğal karşılanırsa, Sağcısı solcusu bunun bir daha olmaması için el ele vermezse güdülmeye layık konumdan nasıl çıkılacak?
Sonra gene Halk plajlara akın etti vatandaş denize giremiyor( F.K.Gökay) mantığı ile ( ayni zihniyetin ürünü ve daha tanınmışı Bu memlekete Komunizm gelecekse biz getiririz) emekli Generaller bu ticanilere karşı mitingler düzenlenmesinde yardımcı olurlarsa ve bu şeriat tehlikesine karşı görev olarak algılanırsa.
4) Arapça veya Türkçe ezan sıkça gündeme gelir ise: Yüzde 90 veya 95 i Müslüman denilen ülkede din devlet memurlarının tekelinde. En fazla % 60'ı ilgilendiren camiler için herkes istese de istemese de para ödüyor ve Sünni bir İslam günde beş kez hoparlörlerle namaza davet ederken ve örneğin bir grup dinsizin ayni ses boyutunda kendi inancını yüceltmesi düşünülemez bir saygısızlık, hatta provokasyon addedilmez mi? Nasıl derler: eceli gelen it vs? Baskı var mı yok mu elinizi kalbinize koyun düşünün!
3. ve 4 maddeler hakkında ek bilgi: Bugün ne gerek? Daha adilane dağılım ve şeffaflık. Daha az kamu giderleri.
2008 bütçesi 218 milyar TL.Milli Savunma bütçesi 13,3 milyar , Diyanet bütçesi 2 milyar, 56 milyar TL. borç faizi. Maliye Bakanlığı bütçesi içinde yer alan 33.8 milyarlık personel giderlerinin yarısından fazlası Milli Savunmaya ve Diyanete ait.
Hele hele bir zamanlar Japonya ile ayni kişi başı gayrisafi milli gelir sahibi iken Japonya'nın savunma ve dini harcamalarının azlığı düşünülünce ve bizim sırtımızda 2 tabu ile nereye geldiğimiz düşünülünce durum biraz daha açıklaşmıyor mu? En azından fikirlerimizi nisbeten serbestçe paylaşabildiğimiz bir ortamda yaşıyoruz ki bu da umut için başlıca neden. Oluyor bir şeyler ferah olun daha da olacak.
Ordu artık diğer birimler gibi sınırları korumak vs ile uğraşacak ve ordunun başındakiler artıkbu ülke benden sorulur diyemiyecekler bu kafeslemeden sonra. İmralı'ya zaten misafir aranıyor, gazeteler oraya 2 milyon TL yatırım yapıldığını yazıyorlar. Merak etmesin hiç kimse, laiklik konusunu yeter koruyacak insan var bu ülkede!