• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • Manisa 13 °C
  • İzmir 14 °C
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • Has Evrenselde Yenileme Kursu
  • Ambar ve Sevkiyat Personeli  Aranıyor
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Bayan Eleman Aranıyor
  • Akhisar Enza Home Sevkiyat Personeli Aranıyor
  • Ön Muhasebe Personeli Aranıyor
  • Köfteci Ramiz İçin Denetim Elemanı Aranıyor
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Geç gelmek ve telefona cevap vermemek

Mahmut Tolon

Geç gelmek ve telefona cevap vermemek

Okuyup, çalışıp, dinleyip, düşünerek her kişi nereye varacaksa varsın şiddet kullanmadığı, tehdit etmediği sürece. Farklı fikirlerden alınacak, tedirgin olacak bir şey yok, her kişi netice itibariyle sizin gibi. Kimse imkanları (görgüsü) ötesine mecbur edilemez ve ancak merak ederse ötesini görebilir.  Tercihan saygısızlık ta yapmamak gerek. Randevu verince sadık kalmak ve vaktinde gelemeyince, randevuya icabet edemeyince özür dilemek gibi.

Randevuya geç gelince örneğin..

Özür dilemenin, 3 adımı var:

1 üzgünüm 2. benim hatamdı  3. nasıl düzeltebilirim?

1. söylemek gerek 2.hatayı kabul etmek gerek 3.tercihan bir daha yapmamak gerek (eğer kaçınılmaz nedenlerle olduysa bakınız 1. madde ve 2. madde!)

 Yoksa karşı taraf bunun ya görgüsüzlükten, ya umursamazlıktan ,saygısızlıktan yapıldığını varsayabilir veya bir mesaj vermek üzere(Ben seni takmıyorum sen bana muhtaçsın vs türünden). Bu mesajı vermek olumlu mu? Bunu düşündükten sonra ne isterseniz yapın tabii ama bu adımları bilerek yapmakta fayda var. Esasen geç kalmak ve özür dilememek bizde sıkça daha ziyade bilgisizlik ve çaresizlikten yapılıyor. Sıcak ülkede rahat yaklaşım ve sonra basitçe unutmak.

Genelde bu adımlar bilinmeden sıkça yapılan bir davranış ta telefona( mektubai epostaya) cevap vermemek (yani ben senin neden aradığını biliyorum veya takmıyorum) kısacası daha ötesini bilmemekten kaynaklanan iletişimi kopartan kaba bir davranış.  Birisinin aradığını görüyorsanız onu geri aramakta fayda olabilir. Vaktiniz ve imkanınız dahilinde bir gün veya 2 gün sonra da olabilir nadiren bilinçli olarak aramamak ta bir mesajdır. Siz birisini arayınca geri aranmak ister misiniz?  Basitçe bu soruyu sormak gerek ve diğerine karşı da öyle davranmak.

Kimse görgüsünün, bilgisinin üstüne mecbur edilemez bilenin de bilmeyenle anlayacağı dilde paylaşmasında fayda var tabii.. Ya sabır ya sabır diye tahammül etmeyi öğrenerek ve tekrar tekrar. Halbuki kanalları açık tutmak ve iletişimde tüm çözümler.

İnsanlar birisi ölmeden onu övemeyecek kadar bencil. Kendi dünyalarında kendi yaptıklarını önemseyerek devam edip gidiyorlar. Kibirli bir türüz biz ve gerçeklere tutunmadan da  bir yere varamayız. Gerçeklere yeterince bakınca ise kendimizi nasıl aşabileceğimizi görüyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk'ün yerine koyun kendinizi: zaten her ilkokulu Türkiye'de bitiren de bir oranda, her Harbiye'yi bitiren de daha yüksek bir oranda  koymuyor mu? İlla kurtarmak isteyen de kurtarılacak ortamın ortaya çıkmasına istemese de neden olmuyor mu?  Bilim insanları bile yeni kısmen gereksiz deyimlerle kendi çıkarlarını korumaya gayret etmiyorlar mı? Yoktur birbirimizden farkımız.  Muhammed' de,  Atatürk' te  dahiyane şekilde o günkü şartlara göre  en iyisini yapmamışlar mı?

 Bugün ne gerek? Daha adilane dağılım ve şeffaflık. Daha az kamu giderleri. Tabiatımız gereği bir düzen içinde örgütlenmekten başka yolumuz pek yok. Bilim ve Teknik bölümünde Gagalama düzeni ile biraz vakit geçirmek faydalı olabilir. Tabuları aşmak için ise görgü ve bilgi gerek. yani özetle bilgi ve görgü elimizdeki altın anahtar sorunları aşmak için.

 2008 bütçesi 218 milyar TL.Milli Savunma bütçesi 13,3 milyar , Diyanet bütçesi 2 milyar,  56 milyar TL. borç faizi. Maliye Bakanlığı bütçesi içinde yer alan 33.8 milyarlık personel giderlerinin yarısından fazlası Milli Savunmaya ve Diyanete  ait.

 Hele hele bir zamanlar Japonya ile ayni kişi başı gayrisafi milli gelir sahibi iken Japonya'nın savunma ve dini harcamalarının azlığı  düşünülünce ve bizim sırtımızda 2 tabu ile nereye geldiğimiz düşünülünce durum biraz daha açıklaşmıyor mu?

.

Bu ekonomik kriz de 2000 yılında olan da sadece ve sadece  yavaşça üstümüze gelen kendimizin neden olduğu doğal süreçten yani küresel ısınmadan kaynaklanmıyor mu? Bunu iktisatçılar da anlayacaklar ve yavaş yavaş evrim okumaya başlayacaklar.

 Çözüm dostlar, eğitimde ve  gerekli nüfusta uzlaşmada.. Bunu  anlayanın anlamayana can havliyle anlatmasında. Çözüm ortak akılda, anlaşmakta, iletişimi koparmamakta  Ne kadar erken uygularsak o kadar karlı çıkacağız. Türkiye küresel çözümün odağı olabilecek kadar zengin hala.

Bu yazı toplam 2169 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.