• BIST 10162.17
  • Altın 2468.905
  • Dolar 32.1943
  • Euro 35.068
  • Manisa 25 °C
  • İzmir 24 °C
  • Karabulut Şirketler Grubundan  Duyurulur
  • KEY Performans Öğretmen Alımı
  • Bay-Bayan Üretim Personeli Alımı
  • 19 Mayıs Bayramı Programı Belli Oldu
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • Pide ve Lahmacun Ustası Aranıyor
  • Erkek Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Bayan Şarküteri Görevlileri Aranıyor
  • Hat Süpervizörü Aranıyor
  • Bay Bayan Deneyimli Aşçı Yardımcısı Komi ve Izgaracı Aranıyor
  • Aşçı ve Aşçı Yardımcısı Garson Aranıyor
  • Öğretmen ve Öğretmen Yardımcıları Alınacaktır
  • Salihli Köfteci Ramiz Şubesinde Çalışacak Personel Aranıyor
  • Türkiye Geneli Deneme Sınavı Akhisar’da KEY Performans’ta
  • Deniz Anaokuluna Çalışma Arkadaşları Aranıyor
  • Argon Kaynakçıları Alınacaktır
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

“Bir milletin geleceği ile oynamak istiyorsan, eğitim sistemi ile oyna.”

Halil Erdost

“Bir milletin geleceği ile oynamak istiyorsan, eğitim sistemi ile oyna.”

Demokratik gelişmiş toplumlarda, partilerin değil milletin eğitim sistemi vardır. Bu toplumlarda çağın değişimi doğrultusunda sistemde değişiklik yapma zorunluluğu doğsa bile, bu değişiklik, iktidar partisinin eğitim kökenli olmayan üç-beş milletvekilinin hazırlayacağı yasa tasarısıyla değil; araştırma-geliştirme sürecinden geçmiş, analizleri yapılmış, kamuoyunda enine-boyuna tartışılmış, pilot uygulamaları yapılmış, alt yapısı oluşturulmuş olarak yapılır.

Ülkemizde özellikle son yıllara baktığımızda, adı milli olan eğitim sistemimiz, bırakın iktidar değişiminde iş başına gelen partinin eğitim politikasını, aynı iktidar zamanında değiştirilen Milli Eğitim Bakanları’nın eğitim anlayışları doğrultusunda değiştirilmektedir. Bu durum, deneme-yanılma, yap-boz, koy-kaldır, olmadı başa dön şeklinde gerçekleşmekte, bu ise eğitimde sistem değiştirmek değil, eğitimde kaos yaratmak, fasit bir dairenin çevresinde dönüp durmaktır. Bu deneme-yanılmaların, yap-bozların ceremesini maalesef bu işte hiçbir suçu olmayan nesillerimiz çekmektedir.

Eğitim sistemi oturmamış, neyin nasıl yapılacağı belli olmayan, yani eğitim düzeni hasta olan bir toplumun hiçbir sistemi sağlıklı olamaz. Ne ekonomik sistemi, ne sağlık sistemi, ne hukuk sistemi. . . Hatta ulaşım sistemi bile sağlıklı olamaz. Örneğin 2 Mayıs 2013 günü 22 milyar 152 milyon euroya ihalesi yapılan İstanbul’daki 3. havaalanı bittiğinde, ulaşılması hedeflenen yük ve yolcu kapasitesine; bu havaalanı bittikten sonra yıkılması planlanan Atatürk Havaalanına yapılacak 3-4 milyar euroluk ek yatırımla ulaşılabileceği uzmanlar tarafından hesaplandığı halde böyle bir yatırımın yapılması nasıl yorumlanır? (8 Mayıs 2013 Hürriyet Gazetesi Yalçın Bayer)

Hammaddesi insan olan eğitimin amacı, iyi davranışlar (ahlaklı, hakkını bilen, haklara saygı gösteren, ben merkezci olmayan) kazandırmak; bir mesleğin bilgi, beceri ve tekniklerini öğretmek; insanı daha üretken bir hale getirmektir. Çıkarcı, bencil, fırsatçı bireyler yetiştirmek bir eğitim sisteminin amacı olamaz, olmamalıdır.

İçinde bulunduğumuz şu günlerde Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bir açıklaması var:

Lise son sınıf öğrencilerinin büyük çoğunluğu değişik nedenlerle ve hatta değişik illerden sanki bir salgın hastalık var gibi rapor alıyorlar. Adeta okullar boşaldı. (Manşet Gazetesi) Bu durum sadece bu seneye özgü bir durum değil. Hemen her sene bu durum yaşanıyor ve bu konu sadece bu günlerde tartışılıyor.

- Öğrenciler neden rapor peşinde?

- Veliler niçin rapor almak için uğraşıyor?

- Doktorlar niye rapor veriyor?

Bunların hepsinin nedenleri bilindiği halde, soruna çözüm üretici hiçbir çalışma, bir sonraki yıl bunlar yaşanmasın diye yapılmıyor. Oysa herkes biliyor ki öğrencilerin rapor almalarının nedeni rahatsızlık, hastalık değil. Öğrencinin daha az okul sınavına girerek not ortalamasını yüksek tutması ve gireceği LYS’ye daha çok zaman ayırarak daha iyi hazırlanmak istemesidir. Bu ihtiyaca cevap verilmediği sürece bu durum devam edecektir.

M.Ö. 551 – 479 yılları arasında yaşayan ve Çin tarihinde resmi din olarak kabul edilen öğretilerin kuramcısı olan Konfüçyüs “Bir yıl içinde sonuç almak istiyorsan tohum ek, on yıl içinde sonuç almak istiyorsan ağaç dik, yüz yıl içinde sonuç almak istiyorsan insan eğit.” derken,  Albert Einstein (1879-1955) “bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.” diyor. Eğitim toplumların hem istiklalini (eğitilmiş bireyler akılcı yorumlarıyla bağımsızlıklarına sahip çıkarlar, bağımsızlıkları için gerekirse mücadele ederler) hem de istikbalini (geleceğini) çok yakından ilgilendirir. Çünkü insanların bu günkü davranışları büyük ölçüde dünkü eğitim uygulamalarının ürünüdür.

 

Bu yazı toplam 11101 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.