• BIST 9538.49
  • Altın 2487.863
  • Dolar 32.492
  • Euro 34.8149
  • Manisa 25 °C
  • İzmir 23 °C
  • 23 Nisan Programı Belli Oldu
  • Pusula Kurs İngilizce Hazırlık Kursu başlıyor
  • Muhasebe Personelleri Aranıyor
  • Türkiye Ekonomisini Neler Bekliyor Konulu Konferans
  • Has Evrensel Özel Güvenlik Eğitim Kurumu Kursları
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • Sevkiyat Personeli Aranıyor
  • Bay Ön Saha Personeli Aranıyor
  • Tır Şoförü Aranıyor
  • Vasıfsız İşçi Aranıyor
  • Beden İşçileri Alınacaktır
  • Anadolu Gençlik Derneği Siyer-i Nebi Yarışması
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Şiir ne işe yarar?

Mahmut Tolon

Ahmet İnam'ın inanılmaz bir analitik zekası var. Hem ayırdedici, sınıflandırmacı   ve dolayısı ile anlamayı, paylaşmayı  kolaylaştırıcı,  hem yol gösterici bir haslet. Yazılarını seven de, sevmeyen de var, ama enfes  bir konuşmacı olduğunda çoğunluk hemfikir.

 

1968 -75 yılları arasında yani 17-25 yaşlarında  Bad Godesberg'de lise öğrencisi  ve sonra Bonn'da tıbbiye öğrencisi iken Almanca şiirler yazmıştım.  İsmini Pöms von einem Gastarbeiter koydum, İngilizce poems (şiirler) kelimesini  alaycı  bir şekille alamancalaştırarak.  Bunlar B.N.Deniz  (takma)adıyla yayınlandı, yakınlarım dışında kimse böyle bir geçmişimden haberdar değildi.

 

Yazının, var ise kendi gücü ile ortaya çıkması gerektiğine inanırdım – ki, hala da o idealist yanılgımın parçaları ruhumda yok değil. Okuyan bazı eş dost “hiç te fena değil” türünden birşeyler söylediler ve  öyle de kaldı. 

 

Yazıyla ilgilenen  bilhassa bir arkadaş bu tutumun yapıcı olmadığını, yazdığının arkasında durarak ortaya çıkmam gerektiğini o denli açık, nerede ise suçlayarak söyledi ki 2007 yılında bu şiirleri  doğrusu  biraz da mahçub bir şekilde bu sefer kendi adımla internete koydum Pöms.

 

Birkaç yıl önce  Sevdiye Köksal hoca ve  öğrencisi Yeşim Pırpır ile bu şiirlerden bir bölümü Türkçe'ye çevirdiler. Dokuz Eylül  Fen Edebiyat Fakültesinde bir seminerde de Türkçe ve Almancalarını okudular, son derece  onurlandım. Almanca olarak düşünüp yazmış olduğum için, hem de şiir dönemim çoktan kapandığı için, somut işler yapayım gayreti işe  yazdığım devirden beri de şiir pek okumuyorum. Yani bir anlamda gönlüm şiire kapalı olduğu için sonra  öylesine okudum.

 

 

Ahmet İnam'ı Dokuz Eylül Üniversitesinde beş yıl önce Bilim tarihi ve felsefesi blok dersinde tanıdım. Alçakgönüllü ama güleryüzüyle uzaktan insana ve de kendisine bakan dengeli yapısından ve  gönül felsefesinden etkilendim. Gönül denip te Almanca veya İngilizce'de tam eşanlamlısı olmayan kelimeyi İngilizceye de  kazandırmak amacıyla ve İnam'ın felsefesinden ne anladığımı da bir makalede yazıp websiteme koydum (Baknz> Goenuel). 

 

İnam ile bir yaştan sonra oluşan dostluklarda olduğu gibi mesafeli kaldık, her konuyu açıklıkla konuşmamıza rağmen. Çarpıcı bir  Almanca bilgisi var, olmadık  kelimenin kökeninden bir sinir  cerrahı gibi şıp diye işin özüne inen.

 

Üç-dört yıl önce O'na  “eski bir sabıka” diyerek B.N: Deniz'in “Pöms” kitabını armağan ettim.  Bir süre sonra   “ Hocam, izin verirseniz bunları Türkçe'ye çevirmek istiyorum, siz burada ne dediğinizin farkında değilsiniz” deyiverdi. Ben de “estafurullah (işte iki sayfalık bir kelime!)  hocam, tabii ki izin sizin, vakit ayırırsanız lütfedersiniz, onurlandırırsınız” türünden birşeyler geveledim. 

 

Dört beş hafta önce bir eposta ile  “zaman ustasının şiirleri türünden bir isim düşünüyorum, ama esas itibariyle bitti, biraz bıraktım demlensinler” dedi. 

 

Temmuz 2010  başında  Ahmet Hoca bana eposta ile bitmiş halini yolladı bir akşam vakti.  Önce bir kaç gün içinde bir göz atarım diye düşünürken merak edip bir başladım ve okuyunca allak bullak oldum doğrusu.  Bir gençleştirme kürü gibi oldu özüm için. Bu şiirleri yazan genç adamı anımsadım, bu yaşıma gelince  “Olmayı tasarladığım ben yok işte!”.  İntiharı düşünen  bir şiirde merakın yaşamda tutan gücünden tutun da zaman'a meydan okumaya varan  cesareti Ahmet İnam ayırmış: sinir  bir yana, yağ dokusu bir yana. Sabah saat 3 de yatarken doğrusu eskileri yaşamanın yorgunluğu vardı ve sinirler apaçık ortada iken  yumruk yiyen bir boksörün şaşkınlığı.

 

 

Şiirler sanki Zaman Yapıcının Şiirleri ismiyle  yaşama geçmiş ve zamanı uzatmak, zamanı anlamak, an içinde uçmak vs  açısından analiz edilip tasnif edilmiş, berrakça  ve benim özelim ve şahsımdan çıkıp gönüllere doğru, çok yapıcı ve faydalı bir halde yola çıkmışlardı. Bunlar ayni şiirlerin sadece Türkçesi değil, İnam'cası, okurken birkaç kelimeye takıldım. Sanki öyle değil de böyle derdim gibisinden. Örnek Tembel Teneke yerine Miskin. Türkçe “itki” ne demek bilmiyordum.  Bir kısmı  da, bence aslından güzel olmuştu!  Zamanı Zaman Yapan Ahmet Hocam, bin şükran. Şiirler Hayal Yayıncılık'ta Zaman Yapıcının Şiirleri adıyla  bu  Ağustos yayınlanacaklarmış.

Bu yazı toplam 3797 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.