• BIST 8807.72
  • Altın 2238.898
  • Dolar 32.338
  • Euro 35.0747
  • Manisa 12 °C
  • İzmir 14 °C
  • Kasiyer Aranıyor
  • Amerikan Kültür Erken Kayıt Dönemi Başladı
  • Kuzey Ege Kurs Erken Kayıt Dönemi başladı
  • Louka Döner ve Et Lokantası İftar Menüsü
  • Ön Muhasebe ve Sevkiyat Personeli Aranıyor
  • Yapı Markette Çalıştırılacak Personel Aranıyor
  • Ön Muhasebede Çalıştırılmak Üzere Bayan Personel Aranıyor
  • SPESYA FOOD Firması Takım Arkadaşları arıyor
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Forklift Operatörü Aranıyor
  • Sürücü Belgelerinin Değişiminin Son Tarihi 31 Aralık 2024
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Deniz Kurs’ta İngilizce Hazırlık Sınıfları Kursları Başlıyor
  • Pusula Kurs’ta İngilizce Sınıflarına Hazırlık Kursu başlıyor
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Enflasyon Hesabı üzerine

Levent Sevgi

Enflasyon Hesabı üzerine …

 

Enflasyon yasasız / haksız vergilendirmedir!

Enflasyon servet transferidir; devlet eliyle ücretliden alıp patrona vermektir!

Enflasyon hayat pahalılığıdır, halkın fakirleşmesidir!

 

Bu köşede yazmaya başlayalı 18 ayı, yazdığımız yazı sayısı 50’yi geçti; bu 51. yazı. Sürekli okuyucu bilir, ana eksenimiz Aydınlanma ve Üretken Birey Yetiştirme. En çok ele aldığımız konular eğitim, rakamların dili, birey olabilme ve kritik tepki becerileri. Biliyoruz ki, sorun ne olursa olsun, çözüm ancak ve ancak çağdaş eğitimde, birey/yurttaş yetiştirebilmede. Ülkece iflas edersiniz, fakirleşirsiniz, gelir dağılımınız çok kötüleşmiş olabilir, 10, bilemediniz 15 yılda üretirsiniz, ayağa kalkarsınız; büyük bir doğal felakette kentleriniz yerle bir olabilir, 15-20 yılda yeniden inşa edersiniz; tüm ormanlarınız yanıp yok olabilir, 20-25 yılda yemyeşil bir ülke yaratabilirsiniz; ama insanınız, mayanız bozulduysa onu nesiller boyu düzeltemeyebilirsiniz. Tüm bunlar için olmazsa olmazdır “eğitim”!  

 

Ne demiştik; “Yetiştiremediğiniz her çocuk bir gün karşınıza bir trafik canavarı, saygısız bir komşu, sevgisiz bir eş, acımasız bir baba, cahil bir anne, kula kulluk eden bir yetişkin, anayasal haklarından bihaber  vatandaş, sesini yükselten yurttaşa el kaldıran bir güvenlikçi, çöken bir bina üzerinde telefonla konuşan bir bakan, yalanlarından utanmayan bir siyasetçi, bilimden bir haber bir profesör, tarikatçı bir general, vicdanı yerine cüzdanını düşünen bir hukukçu, hırsız bir müteahhit olarak çıkabilecektir!”

 

Oysa, yetiştirdiğiniz her birey yurttaşlık bilincine sahip, haklarını ve toplumsal sorumluluklarını bilen, bilgiye erişebilen, bilgiye dayalı muhakeme yapabilen (mantığını kullanabilen), gerçeği hurafeden, doğruyu yanlıştan ayırabilen kişidir. Birey / Yurttaş bilinçli vatandaştır; kolay kandıramazsınız, hele enflasyon gibi basit bir konuda hiç!

 

Enflasyon Nedir?

Enflasyon, mal ve hizmetlerde fiyat artışı nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen düşüştür. Örneğin, geçen yıl 50 TL’ye aldığınız bir ürüne bu yıl 80 TL veriyorsanız o ürün için enflasyon %60’tır. Hesabı şöyle yapılır. Eski fiyattan yeni fiyatı çıkarır, eski fiyata bölersiniz. Yüzde olarak vermek için de sonucu 100 ile çarparsınız ((80-50) / 50 x 100 = 60). Bunu sütten, ekmeğe, buzdolabından otomobile, çocuk bezinden tekstil ürünlerine, …, seçilen yüzlerce ürün için yaparsanız genel enflasyonu bulursunuz. Bunu aylık, mevsimlik, yıllık olarak hesaplayıp açıklayabileceğiniz gibi, belli bir ürün ya da ürün ailesi için de yapabilirsiniz.

 

Örneğin, beyaz peynir için yıllık enflasyonu hesaplama isteyelim. Köşedeki bakkaldan geçen yıl aynı tarihte satın aldığımız aynı ürünün eski ve yeni fiyatlarını bilmeniz yeterli. Bu sizin bakkalınızdaki beyaz peynir enflasyonudur. Peki, Türkiye’de beyaz peynir enflasyonunu hesaplamak isterseniz ne yapacaksınız? Hangi kenti, hangi semti, hangi marketi alacaksınız? Beyaz peynir fiyatları her yerde farklı. Yapmanız gereken çok sayıda kentten, çok sayıda semtten, çok sayıda marketten, çok sayıda farklı üretici ürününden fiyat alıp bunlardan bir ortalama değer elde etmektir. Varlıklı semt marketlerinden alacağınız fiyat artışları ile yoksul semt marketlerinden, ya da çarşı / pazardan alacağınız fiyat artışları çok farklı olacaktır. Enflasyon hesabının birinci koşulu sağlıklı veri toplayabilmektir!

 

Beyaz peynir için yaptığınızı tüm peynir çeşitleri için yapmanız gerek, bu da yetmez; süt için, ayran için, yani tüm süt ürünleri için de yapmalısınız. Böylece bir grup ürün için enflasyon elde edersiniz. Ardından, diğer ürün grupları için de benzer şekilde veri toplarsınız. Örneğin, TÜİK gıda ve alkolsüz içecekler, konut, sağlık, giyim ve ayakkabı, ev eşyası, ulaştırma, eğlence ve kültür, lokanta ve oteller gibi ürün grupları kullanmakta. Enflasyon hesabının ikinci koşulu ürün gruplamasını sağlıklı yapabilmektir!

 

Son olarak, tüm bu ürün gruplarının ortalamasını alıp yıllık enflasyon budur diye tek bir rakam verirsiniz. Bunu nasıl yapacaksınız? Örneğin, dar gelirliler için ulaşım gurubunda otomobil fiyatları önemli değildir ama toplu taşımada dolmuş, metro fiyat artışları çok önemlidir. Yine, dar gelirliler için eğlence ve kültür, lokanta ve oteller gibi ürün grupları bir anlam taşmaz ama gıda, konut ve çocuk bezi, temizlik malzemesi gibi temel gereksinimler yaşamsal öneme sahiptir. O zaman ürün gruplarına belli ağırlıklar vererek hesap yapmanız gerekir. Enflasyon hesabının üçüncü ve en zor kısmı ürün gruplarının ağırlıklarını gerçekçi seçebilmektir!

 

Mantıklı ürün grupları yapsanız ve ülke çapında sağlıklı ve güvenilir veri toplasanız bile ürün gruplarının ağırlıklarıyla oynayarak istediğiniz enflasyon rakamını elde edebilirsiniz.

 

İşte, TÜİK - Türkiye İstatistik Kurumunun yaptığı budur!

TÜİK (www.tuik.gov.tr) görev ve sorumluluklarını şöyle açıklamaktadır: “Temel görevimiz, ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda, veri ve bilgilerin, derlenmesini, gerekli istatistiklerin üretilmesini, yayımlanmasını ve dağıtımını yapmaktır. Bireylerden, hanelerden, işyerlerinden araştırmalar ve sayımlar yoluyla veri toplar, topladığımız veriyi analiz eder ve istatistiki bilgi haline dönüştürürüz. Bu istatistiki bilgiler, toplumun her kesiminde karar alma aşamalarında güvenilir yol göstericilerdir. Ayrıca, verilerin hangi tanım, yöntem, kapsam ve sınıflama kullanılarak hangi kurum tarafından, hangi sıklıkta derleneceği ve yayınlanacağı bilgilerini içeren Resmi İstatistik Programı’nı kurum/kuruluşlar ile koordineli olarak hazırlayarak programda yer alan faaliyetlerin izleme ve değerlendirmesini raporlarız.

 

Önceleri özerk bir yapıda olan TÜİK, 2021 yılında kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilişkili bir kuruma dönüştürülmüştür. TÜİK, her ayın ilk haftası aylık ve yıllık enflasyon oranlarını hem tüketici (TÜFE) hem de üretici (ÜFE) fiyat endeksleri cinsinden açıklamaktadır.

 

İstatistikler yalan söylemez; rakamları eğip büken istatistikçiler, yalan söyleyen siyasiler vardır!

İstatistik fikir verir, net sonuç vermez. İstatistikte rakamlar istendiği gibi eğilip bükülebilir; işte dananın kuyruğunun koptuğu yer tam da burasıdır. TÜİK gibi enflasyon hesabı yapan bir kurum da bağımsız bir akademisyen grubu olan ENAG - Enflasyon Araştırma Grubudur (https://enagrup.org/).

 

TÜİK’in 3 Haziran 2022’de açıkladığı veriye göre yıllık TÜFE artışı % 73.50’dir. Çok benzer yöntemler ve ürün grupları kullanan ENAG’a göre ise aynı dönemde yıllık enflasyon TÜFE’de % 160.76’tır. TÜİK ve ENAG TÜFE enflasyon rakamları arasındaki fark %100’ün üzerindedir.

 

“Halkımızı enflasyon ezdirmedik” yalanı!

Türkiye’de ücretler TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına göre yapılmakta. ENAG, enflasyon % 160 derken TÜİK %73 diye açıkladı. İktidar TÜİK rakamlarına göre ücretleri arttırdığından ENAG’a göre sadece bir yılda alım gücünüz yarı yarıya azaldı.

 

Bu yetmiyormuş gibi, 40 yıldır yüksek enflasyonla yaşanan bu ülkede uygulanan ücret artış yöntemi ile lokmanız ayrıca eksilmekte. Şöyle ki, yılın başında, düşük bir enflasyon tahmini ile ücret artışı yapılmakta. Altı ay sonunda enflasyon bunun çok üzerinde çıkınca iktidar bir düzeltme yaparak aradaki farkı ücretinize yansıtmakta ve gururla “halkımızı enflasyona ezdirmedik” diye yalan söyleyebilmekte. Nasıl mı? Gelin, basit bir hesapla gösterelim.

 

Bir an için TÜİK verisinin doğru olduğunu düşünelim, “her yıl şu kadar büyüdük” diye böbürlenen iktidarların büyümeden ücretliye beş kuruş koklatmamasını da bir kenara bırakalım. Hesabı basitleştirmek için rakamları yuvarlatarak şu örnekle açıklayalım:

 

Ocak 2022’yi milat alalım. Maaşınız da 100 TL olsun. İktidar önümüzdeki 6 aylık enflasyonu %10 hesaplayıp size 10 TL artışla Ocak Maaşınızı 110 TL yapsın. Basitleştirmek için her ayın enflasyon sabit ve %10 olsun. Altı ay sonra (Haziran 2022 sonunda) enflasyon %60 olur. Bu durumda iktidar Temmuz 2022’de aradaki farkı size verecek demektir. Yani Temmuz maaşınız %50 (yani 55 TL) artışla 165 TL olacaktır.

 

Bu hesaba göre iktidar 6 ayda sizden 200 TL’ye, yani 2 maaşınıza yakın tırtıklamıştır. Enflasyon düzeltmesi aylık yapılsaydı maaşınız şöyle olacaktı:

 

            Ocak 2022 Maaşınız:             100.0 TL + %10 Enflasyon farkı = 110 TL.

            Şubat 2022 Maaşınız:            110.0 TL + %10 Enflasyon farkı = 121 TL.

            Mart 2022 Maaşınız:              121.0 TL + %10 Enflasyon farkı = 133.1 TL.

            Nisan 2022 Maaşınız:             133.1 TL + %10 Enflasyon farkı = 146.4 TL.

            Mayıs 2022 Maaşınız:              146.4 TL + %10 Enflasyon farkı = 166.0 TL.

            Haziran 2022 Maaşınız:         161.0 TL + %10 Enflasyon farkı = 177.1 TL.

            ------------------------------------------------------------------------------------------

                                                                                              TOPLAM:    853.6 TL

 

Yani, 6 ayda almanız gereken toplam maaşınız 853.6 TL olmalıydı. Oysa, iktidar size 6 aylık maaş olarak 110 TL x 6 = 660 TL verdi. Yani, 193.6 TL’niz buharlaştı!

 

Sonuç:

Türkiye’de ücretlilerin milli gelirden aldıkları paylar son kırk yıldır düşmekte. Bu düşüş son birkaç yıldır anormal boyutlarda. Örneğin, 2019 yılında her 100 TL’nin 31.4 TL’sini ücretliler alırken, bu oran 2021’de 27 TL’ye düşmüş durumda. Şirketlerin bu iki yılda aldıkları pay ise 42.9 TL’den 47 TL’ye yükselmiş durumda. Bu, düpedüz emeği baskılayıp sermayeye kaynak aktarmak, fakiri daha fakir zengini daha zengin yapmaktır. Bu yolda devlet, birçok kurumuyla, bir baskı aracı olarak kullanılabilmekte, anayasal haklarınız bile yok sayılabilmekte. Bunu önlemenin tek yolu ise aydınlık yurttaş yetiştirmekte ve işçi sendikalarında, meslek örgütlerinde, kooperatiflerde emekçinin örgütlü mücadele etmesinde.

2022-06-28_14-58-28.png

Bu yazı toplam 1132 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    Yazarın Diğer Yazıları
    REKLAM ALANI
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Kuzey Ege Kurs
    • Kuzey Ege Kurs
    1/20
    Başlangıç Tarihi
    Başlangıç Tarihi
    Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.