• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • Manisa 14 °C
  • İzmir 16 °C
  • Ön Muhasebe Personeli Aranıyor
  • Karabulut Şirketler Grubundan Duyurulur
  • Köfteci Ramiz İçin Denetim Elemanı Aranıyor
  • 5 Mayıs’ta Yenileme Eğitim Dönemi Başlıyor
  • Bay ve Bayan Beden İşçileri Aranıyor
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • Pusula Kurs İngilizce Hazırlık Kursu başlıyor
  • Muhasebe Personelleri Aranıyor
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Anadolu Gençlik Derneği Siyer-i Nebi Yarışması
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru

Tuğba Gerçin Çığ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 4 Kasım 1950’de imzaya açılan ve bazı temel hakları düzenleyerek, tarafı bulunan devletlere yükümlülükler getiren bir metindir. Türkiye, söz konusu sözleşmeyi ilk imzalayan ülkeler arasında yer almaktadır. 18 Mayıs 1954 tarihinden bu yana Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bağlı olup iç hukukunda sözleşmeye paralel birçok değişikliğe imza atmıştır. Ancak Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek olarak sunulan protokollerden bazılarına çekince koyma hakkını kullanmıştır. Bu sayede söz konusu çekinceler ile ilgili olarak sorumluluğu bulunmamaktadır.

                Şüphesiz, taraf devletlerin sözleşmenin doğurduğu yükümlülüklere uymaması halinde devreye girecek uluslararası bir denetim mekanizmasına ihtiyaç vardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise bu denetim misyonunu üstlenmektedir. Türkiye, aynı şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini ve mahkemeye bireysel başvuru imkanını kabul ederek tanımıştır. Bu sayede vatandaşların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabilmesinin yolu açılmıştır.

                Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolu, çok sıkı şekil şartlarına bağlı tutulmuş olup bu durum hukukçular açısından eleştirilere neden olmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik koşullarındaki en küçük eksiklik ya da hata “başvurunun kabul edilemez olduğu” yönünde  karar verilmesi sonucunu doğurmaktadır. Kısaca değinecek olursak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önüne gelen bir başvuruyu incelemesinin ilk ve en önemli şartı, iç hukuk yollarının etkili bir şekilde tüketilmiş olmasıdır. Diğer bir deyişle, iç hukukta öngörülmüş tüm yargı mercilerine gerekli başvuru ve itirazlar yapılmış, söz konusu hak ihlalleri ileri sürülmüş ancak sonuç alınamamış olması gerekmektedir. Bir diğer şekil şartı ise başvuru süresi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hak ihlaline maruz kalan kişinin son yargı merciinden olumsuz cevap alması üzerine 6 ay içerisinde başvuru yapması gerekmekteydi. Ancak 1 Şubat 2022 tarihi itibariyle bu süre 4 ay olacak şekilde değiştirilmiş bulunmaktadır. Bu süre kesin olup, başvuruda eksiklik tespit edilmesi halinde tamamlanması için ek süre verilmemektedir. Ancak başvurucu, sürenin geçmesinde geçerli bir engeli/imkansızlığı olduğunu ispat ederse, mahkemece başvuru süresinin geçmiş olması nedeniyle ret cevabı verilmeyecektir.

Yapılacak bireysel başvuru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce yayımlanmış olan güncel başvuru formunun usulüne uygun şekilde doldurulması ile gerçekleştirilir. Eski bir form kullanarak ya da form haricinde bir format üzerinden başvuruda bulunulması, söz konusu başvurunun reddedilmesi sonucunu doğuracaktır. Başvuru formunun hazırlanması esnasında yazının puntosu, sayfa sayısı ve başvuru eklerinin eksiksiz olması büyük önem arz etmektedir.

Tüm bu şartlar sağlandıktan sonra başvurunun içeriği incelenebilecektir. Bu noktada unutulmaması gereken en önemli husus, iç hukuk yollarından biri olan Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvurusunun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde yapılacak başvurunun çerçevesini oluşturacağıdır. Zira Anayasamızda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ortak olarak yer almayan bir hakkın ihlalinden bahisle AİHM’e başvuru yapmak mümkün olmayacaktır.

Başvurunun içeriği ile ilgili olan bir başka önemli husus, Anayasa ve Sözleşme’de koruma altına alınan hangi hak/hakların, hangi sebeple ihlal edildiğinin açıklanmasıdır. Bu noktada hak ihlalinin tespitini yaparak doğru şekilde nitelendirilmesi ve dayanaklarının gösterilmesi gerekmektedir. Tüm bu aşamaların doğru şekilde tamamlanması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hak ihlali tespit etmesi halinde, başvurucu açısından YENİDEN YARGILANMA yolu açılmakta ve ihlale sebep olan devlete zararı TAZMİN ETME gibi yaptırımlar öngörülmektedir. Esasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önemi de bu yaptırım gücünden gelmektedir.

2020 yılı verilerine göre Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne en çok şikayet edilen ülkeler arasında ikinci sırada yer almaktadır. Söz konusu başvuruların konusu ise çoğunlukla İfade Özgürlüğü ve Suçlanmama Hakkı kapsamında bulunmaktadır.

Yeni yazılarda görüşmek üzere, güzel bir Kasım ayı geçirmeniz dileğiyle…

Av. Tuğba ÇIĞ

İletişim: av.tugbacig@gmail.com

 

 

               

               

               

Bu yazı toplam 1186 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    Yazarın Diğer Yazıları
    REKLAM ALANI
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Kuzey Ege Kurs
    • Kuzey Ege Kurs
    1/20
    Başlangıç Tarihi
    Başlangıç Tarihi
    Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.