Saadet Partisinden Gövde Gösterisi!
Akhisar (Kenan MOLLA)
Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan Akhisar Saadetle Buluşuyor adlı toplantına Bülent Ciğeroğlu Kültür Salonunda katıldı. İlk olarak Recai Kutan Akhisar Ticaret ve Sanayi Odasının verdiği yemeğe katıldı. Recai Kutan ilk olarak burada Ticaret ve Sanayi Odasının özel anı defterini imzaladı. Daha sonra saat 21:00 de Bülent Ciğeroğlu Kültür Salonuna gelen Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan büyük coşku ile başbakan kutan sloganları ile karşılandı. Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan ayrıca Pazartesi günü Turgutlu da gerçekleştirilecek olan Çiftçi Mitingine katılacağı belirtildi.
Saat 17:00 de Ticaret ve Sanayi Odasının yemeğinde ilk olarak Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Ali Erdayıoğlu söz aldı. Erdayıoğlu Siyasi partilerimiz, demokrasimizin mihenk taşları ve vazgeçilmezleridirler. Bu nedenledir ki Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası olarak her siyasi partiye eşit mesafedeki duruşumuzu bugüne kadar her fırsatta sergiledik ve sergilemeye devam edeceğiz. Sayın Genel Başkanım, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odasının 28 kişilik Meclisinde her siyasi görüşten arkadaşlarımız vardır. Ancak Sivil toplum örgütü olmanın gereği olarak odamız çatısı altında bizler siyaset konuşmuyoruz. Odada bulunmamızın gereği neyse onu yapıyoruz. Odanın dışında yine herkes siyasi görüşü doğrultusunda çalışmalarını sürdürmektedirler. Biz Akhisar Ticaret ve sanayi Odası olarak tüm siyasi görüşleri tek potada toplayan bir takım ruhuyla hareket ediyoruz ve bizim kapımız bizleri ziyaret etmek isteyen tüm siyasi partilerimize açık olup onların bizleri ziyaret etmesi bizleri onurlandırmaktadır.Tıpkı u anda sizlerin bizleri ziyaret edip onurlandırdığınız gibi. Sayın genel başkanım Tarım kenti daha doğrusu tütün kenti olarak bilinen Akhisar da diğer ürünler ve Sanayileşme uzun yıllar hep ikinci planda kaldı. Tütünün ekonomik değerini kaybetmesi ile diğer ürünlere ve Sanayileşmeye yöneldik. 1992 yılında kurulan Akhisar Organize sanayi Bölgesi 292 hektarlık alanda, 3 bölümden oluşmakta ve üretime geçmiş 14 firmada yaklaşık 2 bin 500 kişi istihdam edilmektedir. 14 firma içersinde Türkiye nin 4. büyük seramik fabrikası ile Türkiye nin en büyük Tavuk yemi fabrikası da bulunmaktadır. 120 sanayi parseli bulunan Akhisar Organize Sanayi Bölgesinde 14 firmanın inşaatları devam ederken, 13 firma proje aşamasındadır. Organize Sanayi Bölgesi dışında da Sanayi yatırımları mevcuttur. Ülkemizin Entegre Tavukçulukta en büyük firması, Üretiminin tamamını yurt dışına satan, yabancı sermayeli Hidrolik kriko ve araç aksamları firması şehrimiz ekonomisinin ve istihdamının yükünü büyük ölçüde çekerken Plastik borudan, motopompa, tarım alet ve makinelerine. Salçadan peynire, kuru domatese kadar genişlemiş bir ürün yelpazesi şehrimizde tütünden sonra gelinen noktayı göstermek açısından önemlidir. Ürün yelpazesi içinde yer alan dallar şu anda belki çok büyük boyutlarda değiller ancak 20-25 yıl öncesinde Akhisar da bunlardan bahsetmek hayal gibiydi. Hemen hepimiz Tütün ve sigara fabrikasına ümit bağlamıştık. Ancak ne yazık ki tütün yok denecek kadar azalırken 30 yıl önce temeli atılan ve 230 milyon dolar harcanan, 1200 dönüm arazi üzerinde kurulan sigara fabrikası faaliyete geçemediği gibi orada hilkat garibesi olarak durmakta ve ve çürümektedir. Şu anda Akhisar da Ekonominin çarkını çeviren en büyük güç Zeytindir Sayın genel başkanım. Yaklaşık 12 milyon ağaç ve 150 bin ton üretimle Akhisar Türkiye' nin Zeytin merkezi olmuştur. Yaklaşık 300 firma işletmelerini kurmuş ve bu işletmelerde Akhisar Zeytinin üretip pazarlamaktadırlar. Türkiye'de üretilen yeşil zeytinin %80 i Siyah Zeytininse %35 i Akhisar da üretilmektedir. Türkiye nin her yanından firmalar gelip Akhisar da Zeytin işletmesi kurmak istemektedir. Bu nedenle doğan ihtiyacın karşılanabilmesi için Odamız, Süleymanlı Belediyesi ve Akhisar Belediyesinin girişimleri ile Süleymanlı Kasabası sınırları içersinde 1100 dönüm alanda Zeytin Zeytinyağı ihtisas Organize Sanayi Bölgesi için girişimlerde bulunduk.6 Mart 2007 tarihinde Odamızda yer seçim komisyonu toplantısı yapıldı ve şu anda kurum ve kuruluşların raporlarının tamamlanması beklenmektedir. Zeytin Akhisar için bu kadar önemli bir ürün olmasına karşın Zeytincimiz zor durumdadır. Zeytinyağında kg başına 110 yeni kuruş prim verilirken Zeytinde devlet desteği yoktur. Avrupada Zeytinyağının kilogramına 2,10.YTL prim verilirken Ülkemiz Zeytin ve Zeytinyağcısının Uluslar arası pazarlarda rekabet etme şansı ortadan kalkmaktadır. Akhisar Sigara fabrikası ve Zeytinciliğin sorunları konusunda Devletimize yaptığımız çağrılar umarım sonuç verirde sıkıntılarımıza çözüm bulunur. İşte o zaman Zeytinciliğimiz Dünya pazarlarında nasıl rekabet ediyor görürüz. Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası ve şahsım adına hepinize saygılarımı sunuyorum dedi.
Ardından Akhisar Saadet Partisi İlçe Başkanı Ahmet Erdoğdu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan söz aldı.Konuşmaların ardından Akhisar Ticaret Odası Başkanı Başkanı Mehmet Ali Erdayıoğlu Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan' a şilt verdi. Daha sonra buradan Akhisar Belediyesi Bülent Ciğeroğlu Kültür Salonuna geçen Saadet Partililer büyük bir coşku ile genel başkanını karşıladılar. Gecede ilk olarak Akhisar Saadet Partisi İlçe Başkanı Ahmet Erdoğdu söz aldı.
Akhisar Saadet Partisi Seçime Hazırdır
Akhisar Saadet Partisi İlçe Başkanı Ahmet Erdoğdu Saadet Partisi Akhisar İlçe teşkilatı tarafından düzenlenmiş olan Akhisar Saadette buluşuyor konulu programa hepiniz hoş geldiniz. Akhisar' ımızın merkezinde 14 mahallemiz var, merkezdeki 14 mahalle teşkilatımızın tamamı kurulmuş ve baş müşahitleri ile birlikte salonumuzda bulunmaktadır. Yine Akhisar' ımızın 9 büyük beldesi ve 86 köyü var bunlar da kurulmuş ve hepsi bugün buradadır. Baş müşahitlerimiz eğitilmiş bir vaziyette seçimi beklemektedirler. Şuna inanıyoruz ki yapılacak ilk genel seçimlerde en büyük parti olacağımıza inanıyorum. Bu seçimlerden sonra genel başkanımızı Akhisar da ağırlarken, bir dahaki seferde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak ağırlayacağız inşallah. Eskiden olduğu gibi tütüncü kardeşlerimiz nasıl onlarca yıldır bu şehirde her yıl ege ekici tütün piyasası bu Akhisar da açılıyorsa, yine muhterem liderlerimiz ile mutlaka açacağız. Organize sanayi bölgesinde her türlü alt yapısı tamamlanmış ve işletmeye hazır vaziyette bekleyen o parsellere ülkemizin önde gelen müteşebbislerini getirip şehrimizde değişik fabrikaların temellerini atıp, fabrikaların açılış törenlerine iştirak ederek bu şehirde yaşayan herkesi mutlu edeceğiz dedi.
Çiftçinin Hakkını biz Vereceğiz
Ardından 54. dönem milletvekili Tarım ve Köy İşleri Bakanı Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Musa Demirci Köy köy, kasaba kasaba dolaşıyoruz, başka çaremiz yok. Bildiğimiz gibi basınımız hiçbir zaman bizi olduğumuz gibi göstermek istemiyor. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar mutlaka milli görüş iktidar olacaktır. AKP iktidarı 5 yılda bu millete layık hiçbir şey yapamamıştır. Ülkemizde tarımcı tarihinin en kötü günlerini yaşamaktadır. Mazota yüzde 114, gübreye yüzde yüzün üzerinde, sulama ücretlerinde yüzde 137 gibi çok astronomik rakamlarla pahalandı. Tarımcının elde ettiği üretimine değerini veremediler ve dolayısıyla tarımcıyı öldürdüler. Bu bölge zeytinin, pamuğun, süt hayvancılığın merkezi, ama gelin görün ki çiftçiye biçmiş oldukları para bakın prim olarak yalnızca kilogramda 11 kuruştur. Benim çiftçim sadakaya muhtaç değildir, çiftçimiz alnının terini ve emeğinin karşılığı istiyor. Bu bölge en kaliteliği pamuğu yetiştiriyor, pamuk 1200 lira iken şimdi 86 bin liradan seyrediyor. Türkiye nin pamuk ihtiyacı hedef olarak 1 milyon 400 bin ton, bizim Türkiye nin ürettiği aşağı yukarı 800 bin ton, bu da yarı yarıya açık vardır. Çiftçinin hakkını vermezseniz mahsulü tarlada kalır, çiftçi üretmez. Ancak vakit yakındır bizler gelerek yine çiftçinin hakkını vereceğiz. Bizler geldiğimizde et ithalatını yasakladık, çünkü öyle hayvan etleri geliyordu ki ne eti olduğu belli olmayan etleri getiriyorlardı ve bu millete yediriyorlardı. Bir memleketin tarımı bir memleketin tarımı üretilerek kalkınır. Görüyoruz ki yine eski dönemlere döneceklerdir. Ama milli görüş bunlara asla izin vermeyecektir dedi.
Sigara Fabrikası Kaderine Ter Edilmemelidir
20 dakikalık sinevizyon gösterisinin ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan Önceden tütün başkenti olan Akhisar da artık zeytinin yeşerdiğini gördüm. Ancak 2002 yılında çıkarılan tütün yasasından sonra maalesef Türkiye de tam anlamında olmasa ile adeta ölüme terkedilmiş durumdadır. Bazı istatistiki rakamlar ifade ediliyor ve deniliyor ki Türkiye nin şu anda bile Türkiye de tütüne olan ihtiyacı sigara imalatı vs. yönünden 180 bin ton civarında olmasına rağmen halen tütün üretimi 110 bin ton mertebesindedir. Yani vaktinde Türkiye tütün satan bir ülke iken dışarıdan tütün alan bir ülke haline gelmektedir. Bunun yanında tütünün işlenmesinde tabi bir numaralı sorunlu olan tekel idaresi de adım adım tasfiye edilmektedir. Zaten sigara fabrikalarımız özelleştirme adı altında ihalelere çıktı ancak netice vermedi. Bir bakıyoruz ki bir yandan tütün yaprak işleme tesisleri büyük ölçüde tasfiye edildi ve sigara fabrikalarının üretiminde de ciddi anlamda düşme vardır. Tabiki bu şartlar içerisinde Akhisar ımız da 30 40 yıl önce başlatılmış olan sigara fabrikasının aynı zihniyetle ayağa kaldırılacağına ümidim de yok. Bu kadar büyük yatırım yapıldıktan sonra mutlaka bu tesisin ayağa kaldırılması gerekir. Bunun yolu da tekel idaresine sahip çıkmak ve aynı şekilde tütün ziraatına en büyük desteği vermektedir. Akhisar ın ekonomisinin temelinde tarımsal ürünler vardı. Şimdi yavaş yavaş tarıma dayalı kollarında ve onun dışında diğer kollarda mesela seramik sanayisinin bu ölçüde gelişmesini ben büyük memnuniyetle karşıladım. Hemen ilk olarak sordum Akhisar da doğal gaz var mı diye, çünkü doğal gaz olmadan o müessesenin rekabet şansı yoktur. Organize sanayi ile ilgili aldığım bilgiler bakımından da çok büyük bir memnuniyet ifade ediyorum. Türkiye ekonomisi üretimden daha çok reel ekonomiden çok, rant ekonomisine dönük rant ekonomisine dönük bir faaliyet içerisindedir. Bir ülkenin gelişmesi mutlaka üretimden geçer. Üretiminde tabiki kendine bazı özellikleri vardır. Vaktiyle bu ülkede büyük kuruluşlar vardı. Bunlar bu ülkede gerçek anlamda sanayi dallarında entegre tesisler kuruyorlardı. Ancak son yıllarda görüyoruz ki işte bu büyük holdingler artık böyle değil, bunların yerine orta büyüklükteki sermayenin bile gerçekleştirebileceği alanlara döndüler. Mesela süper market zincirleri kurmaya başladılar. Bir bakıyoruz ki pasta, bisküvi, boyalı içecek gibi o dallara bile girdiler. Çünkü bunlardan özellikle süper marketlerden hazır para geliyor. Özellikle sanayi yatırımları büyük sıkıntı içerisindedir.
Bu Ülke İMF' ye Mahkum Olmamalıdır, Çiftçimiz Aç!
Bize göre halen uygulanmakta olan İMF endeksli ekonomik politikaların neticesidir. İMF şunu söylüyor; diyor ki, düşük kur yüksek faiz uygulaması yapacaksın ve şu anda dolar aslında olması gereken seviyede değildir. Bizim ekonomistlerin hesabına göre normal şartlarda doların değeri 2 YTL üzerinde olması gerekmektedir. Buna mukabil Türk Lirası değer kazanıyor, bunun anlamı ithalat fevkalade cazip hale gelebiliyor. Mesela örnek olarak, vakti zamanında Bursa gibi pek çok yerde Avrupa daki otomotiv sanayinin ihtiyacı olan parçalar burada imal edilir oraya gönderilirdi. Şimdi Türkiye deki otomotiv sanayi artık yerli üretime itibar etmiyor, dışarıdan getiriyor. Çünkü o dolar kuru ile fevkalade ucuz geliyor. İMF niçin böyle bir uygulama yapılmasını istiyor. Çünkü Türkiye yeteri miktarda döviz gelsin diyor, şimdi dışarıdan döviz gelip Türk Lirasına çevriliyor, hazine bonosu alınıyor, buna da yüzde 23 faiz ödeniyor idi. Enflasyon yüzde 9 lar mertebesinde. Şimdi ise yüzde 21 ler civarında, yüzde 9 u düştünüz mü yüzde 12 enflasyondan arındırılmış reel faiz oluyor. Bu da dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yoktur. Bu rakam Avrupa da yüzde 4 veya 5 tir. Onun için bol miktarda sıcak para geliyor, şu anda yine bizim ekonomistlerin istatistiğine göre Türkiye de 72 milyar dolar mertebesinde sıcak para vardır. Türkiye de özellikle orta ölçekli sanayi kuruluşlarının büyük ölçüde zarar görmeleri neticesi çıkmaktadır. Yine İMF nin bize terkin ettiği hususlardan birisi, enflasyonun düşürülebilmesi için, vatandaşın talebinin düşmesi gerektiği görüşü terkin ediliyor. Bunun gerçekleşebilmesi için vatandaşın satın alma gücünün düşürülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla memurun, işçinin, emeklinin ve çiftçinin cebinde fazla para olmaması lazım talep düşmesi için, bu itibarla özellikle bu dönemlerde gerek memura, işçiye, emekliye ve çiftçiye gerekli fiyatlar verilmiyor. Özellikle ifade edilen husus bizim çiftçilerimiz pahalı üretim yapıyorlar, dünyada bu kadar ucuz mal varken Türkiye deki pahalı tarım ürünleri neden alınsın diye. Aslında bu iddia doğru değil, pahalı ama sebebi üzerinde durulması lazım. ABD de de nüfusun yüzde üç buçuğu tarım sektöründe çalışmaktadır. Yakın bir zamana kadar federal devlet tarım kesimine bir yılda 70 milyar dolar destek veriyordu, şimdi ise 10 milyar dolar mertebesine çıktılar. Avrupa Birliği baştan 50 milyar dolar idi, şimdi ise 70 milyar doları hedef almış durumdadırlar. Peki bizim çiftçimize yakın bir zamana kadar nüfusumuzun yüzde 35i tarım sektöründe çalışıyordu. Verdiğimiz desteğin tamamı geçtiğimiz yıl 5 ila 6 buçuk milyar dolat mertebesinde olmuştur. Bizim tarımımızın girdileri dünyanın en pahalı girdileridir. Mazot dünyanın en pahalı mazotudur, bizden sonra en pahalı olan İngiltere de yüzde 20 daha ucuz, ABD de de akaryakıt Türkiye nin üçte biridir, peki bizde neden bu kadar pahalıdır. Çünkü bizdeki akaryakıtın yüzde 65 i vergileri temsil eder bu da devletin en kolay para alma yoludur. Yine çiftçimiz en pahalı gübreyi kullanıyor. Şimdi geçtiğimiz iki ay içerisinde çiftçilerimizin büyük ölçüde kullandığı üre, aşağı yukarı yüzde 20 mertebesinde zam yapıldı. 1 yıl içerisinde ise yüzde 60 mertebesinde seyir göstermiştir. Bu şartlar içerisinde bizim çiftçimizin elbette ucuz ürün elde etmesi mümkün değildir. Nüfusun yüzde 35i tarım kesiminde milli gelirden aldığı pay yüzde 14 dür. Aradaki fark işte batılı ülkeler ne yapıyorsa aynı şeyi bizimde yapmamız gerekmektedir. Sanayide büyük ölçüde özellikle küçük ve orta ölçekli sanayi bir sıkıntı içerisindedir. İhracat imkanlarına sahip olan bazı firmalar onların durumu fena değil.
Cari İşlem Açığımız 32 Milyar Dolar
Hükümetimiz özellikle bazı ekonomik göstergeleri öne sürerek ekonominin düzlüğe çıktığını ifade etmektedir. Bu göstergelerden bir tanesi ihracattaki patlamadır. Ancak nedense bu dış ticaretten sorumlu devlet bakanımız sayın Tüzmen ithalattan bir türlü bahsetmiyor. Geçen seneki dış ticaret açığımız 52 milyar dolardır. Diyelim ki şimdi Manisa da bazı elektronik eşya yapan firmalar vardır. Onların ihraç ettikleri malın içerisinde yüzde 70 i ithal malıdır. Dışarıdan ithal ediyor, üzerine yüzde 30 ekliyor ve yüzde yüz ihraç ettim diyor. Peki o kadar yüksek ihracın var ise, niye 52 milyar dolar dış ticaret açığımız var bunun izahının yapılması gerekmektedir. En önemli unsurlardan bir tanesi de her geçen gün borcumuzun artmasıdır. İşte şu anda kimisi diyor ki 380 milyar dolar, bizim ekonomistlerin hesabı ise iç ve dış borçlarımızın toplamı 480 milyar dolardır. Bu arada cari işlem açığı dediğimiz açık ise AKP iktidara geldiği zaman cari işlem açığımız 1,2 milyar dolardır, şimdi ise 32 milyar dolara çıktı. Dışarıya giden dövizler ile gelen dövizlerin arasındaki fark 32 milyar dolardır bu da fevkalade tehlikelidir. Bu neticeyi bir tek AKP iktidarına yüklemek haksızlık olur, bu 54. Erbakan hükümetinden sonra gelen iktidarlar döneminde özellikle İMF ile ilişkilerden sonra maalesef böylesine üzücü bir tablo çıkmıştır. Mutlaka da buna bir çözüm getirilmesi gerekmektedir. En büyük ümidim Türkiye de hakikaten hiçbir ülkede bulunmayan ölçüde yerli müteşebbislerimiz vardır. Akhisar ımızda yeni bazı teşebbüsler, bunların devletle hiçbir alakası yok, tamamen yerel müteşebbislerin eliyle yapılanlardır. Dolayısıyla ümit ve temenni ediyorum, bizim müteşebbislerimiz bu eksiklikleri en kısa zamanda gidereceklerdir. Bizim saadet partisi olarak tasvip etmediğimiz uygulamalardan bir tanesi de halen yapılan özelleştirme çalışmalarıdır. Biz devletin imkan nispetinde ekonomiden elini çekmesi görüşünde olan bir siyasi partiyiz. Ancak eğer özelleştirme yapacaksanız, şu şartları mutlaka yerine getirilmesi lazım. Nedir o, mevcut bir tesis var, bu tesisin modernize edilmesi, sermaye bakımından güçlendirilmesi lazım ancak devletin elinde para yok, o halde bir müteşebbis grup gelemdi, özelleştirilmiş olan bu tesise en başta sermaye enjekte ve modernize etmelidir ve ihtistamı da bir miktar arttırmalıdır. Bizler bu anlamda özelleştirmeden yanayız. Bizler Saadet Partisi olarak ümitsiz değiliz. Çünkü bu ülkenin hakikaten çok büyük imkanları ve fırsatları vardır. İnşallah bugüne kadar ki olumsuz bazı uygulamalardan ders alarak el birliği ile ülkeyi ayağa kaldırmamız gerektiği görüşündeyim.
Zaman Kamplaşma Değil Birlik ve Beraberlik Zamanıdır!
Türkiye nin etrafında hakikaten Türkiye yi tehdit eden çok gizli anlamda tehlikeler vardır. Etrafımız adeta ateş çemberidir. Ekonomik sıkıntılarımız olsa da Kuzey Irak da PKK terör örgütünün başımıza nasıl bela olduğu ortadadır. Bugüne kadar stratejik ortağımız dediğimiz ve her yönüyle kendilerine destek verme gayreti olduğumuz ABD nin ve Avrupa Birliği ülkelerinin son zamanlarda Türkiye ye karşı olumsuz tavırları da ortadadır. Bütün bunlar bu ülkedeki bütün siyasi partiler, sivil toplum örgütleri arasında ciddi anlamda bir birlik beraberlik bütünlük temin etmelerini zaruri kılıyor. Her zamankinden daha dikkatli olmamız lazımdır. Şimdi eğer birileri ortaya çıkar bu toplumda tekrar kamplaşmaya yol açacak bazı davranışlarda bulunursa bu Türkiye ye en büyük zarardır. Şimdi bir Cumhurbaşkanı seçimi vesilesiyle iki siyasi partimiz arasındaki çatışmaları bir büyük endişe ile karşılıyoruz. Birisi CHP öbürü de AKP dir. Kaldı ki Türkiye nin buna tahammülü yoktur. Bundan kısa bir süre önce Ankara da bütün köprülerin üzerine bez afişler asıldı. Anlaşılıyor ki AKP yetkilileri tarafından teşvik edilen, berberler, pastacılar, şoförler derneğinin bez afişleri vardı. Demokrasiyi ön plana çıkaran dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan ın Cumhurbaşkanı olmasını savunan afişler. Onun ardından dün Tandoğan meydanında bir miting yapıldı. Orada da tamamen bir tersi tavır, bütün bu davranışlar Türkiye de geçmiş dönemlerde ülkeye büyük zarar vermiş kamplaşmaları tekrar gündeme getirmektedir. Bizlerde bundan büyük endişe duymaktayız. Özellikle sivil toplum örgütlerinin bu konularda uyarıcı olmalarında zaruret vardır. Eğer birlik ve beraberlik içerisinde tam bir bütünlük anlayışı içerisinde ülke meselelerine sahip çıkarsak Türkiye bütün bu sıkıntılardan kurtulur. Bizi asırlar boyunca üstün ve güçlü yapan milli, manevi ve ahlaki değerlerimiz ile her geçen gün büyük bir tahribat olmaktadır. Özellikle yeni yetişen bir kısım gençlerimizin içine düştüğü buhranlar, alkol kullanımı 11, uyuşturucu 13 yaşına düşerken, 5 yıl önce adını bile telaffuz etmediğimiz kapkaç gibi bir şey ortaya çıktı. Aile yapımızı adeta tahrip eden yanlış uygulamalar ortaya çıktı ve bunlara fevkalade duyarlı olmak mecburiyetindeyiz dedi.
ABD Terörü Besleyen En Büyük Tehdit!
Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Önder Yamanel Sayın genel kurmay başkanımızın yaptığı basın toplantısı ve ertesinde de sayın cumhurbaşkanımızın harp akademilerinde yaptığı konuşma hakkında görüşlerinizi alabilir miyim dedi.
Kutan Sayın genel kurmay başkanımız uzun süredir yapmadığı basın toplantısını yaptı. Özellikle Türkiye nin karşı karşıya olduğu dış tehlikeler üzerinde durduğu ve PKK terörünü dış destek olmadan ayakta duramayacağını bu dış desteğin de kimler olduğu herkesin bildiğini ifade etti. Yani doğrudan doğruya ABD Avrupa Birliği ni işaret olarak gösterdi. Elbetteki bu söylediklerine biz saadet partisi olarak bütününe karşıyız. Ancak bu konuşma sırasında özellikle Cumhurbaşkanı seçimi olarak ilgili olarak ifade etmiş olduğu söz bazı çevreler tarafından bana sorarsanız çok farklı şekilde yorumlandı. Yani bunun böyle yorumlanabileceğini elbette hesap edilmesi gerekirdi. Yani sözde değil özde Cumhuriyet prensiplerine bağlı olunması diye, elbette bu bir temennidir. Ancak bu farkı bir şekilde yorumlandı. Şimdi Cumhurbaşkanının harp akademilerinde yapmış olduğu konuşmada biraz evvel büyük endişe duyduğumu ifade ettiğim kamplaşma yönünden bazı etkileri olabileceği anlayışı içerisindeyim. Yani Cumhurbaşkanımızın özellikle Türkiye deki bu huzur ortamını birliği ve beraberliği temin istikameti içerisinde bulunmuş olmalarını temenni edebilir, dolayısıyla bazı beyanlarına iştirak etmekle beraber, bazı beyanlarına iştirak etmediğimizi de saadet partisi olarak ifade etmek istiyorum. Yanlış anlaşılmaması için ikaz edildim, genel kurmay başkanımızın Amerika ile ilgili olarak ilişkilerine sanki destekliyoruz gibi anlaşılabileceğini, hayır biz o görüşüne aynen iştirak ediyoruz. Yani Amerika Birleşik Devleri baştan buyana ifade ettiğimiz gibi PKK terörüne açıktan destek vermektedir. Bu geçtiğimiz yıllarda genel kurmay başkanımız olan sayın Doğan Güneş in bir basın toplantısında ABD helikopterlerin Türkiye de bazı dağ yamaçlarındaki PKK terörüne malzeme yardımı yaptığına dair net açıklaması idi ve bizimde kanaatimiz o ki ABD ve diğer emperyalist ülkelerin desteği olmadan PKK nın ayakta kalabilmesi mümkün değildir dedi.
Daha sonra Saadet Partisine geçiş yapanlara Genel Başkan Recai Kutan rozetlerini taktı. Saadet Partisine ise Şahin Dağtekin, Bilal Turgut, Okay Yıldırım, Hüseyin Tolga, Yusuf Turgut, Kıvanç Çakmak, İbrahim Hacıibrahimoğlu, Osman Tamyürek, Mehmet Öakır, Vezir Doğru, Mehmet Göçmen, Mustafa Çavdar, Fahri Akdağ, Metin Akarsu, Halil Akarsu, Erol Acar, Hasan Ercengiz, İbrahim Dermirtaş, Hasan Çelik, Hasan Akkoyun, Süleyman Arsu, Nizamettin Şakirler, Ramazan Çağır ve Nazif Akpınar olarak geçen isimler olarak bildirildi.
Akhisar Saadetle Buluşuyor toplantısına Manisa Saadet Partisi İl Başkanı Kemal Uşaklılar, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Hasan Bitmez, Saadet Partisi Genel Başkanı Yardımcısı Musa Demirci, Saadet Partisi Manisa İlçe Başkanları, Akhisar Saadet Parti Yönetim kurulu ve üyeleri ile bir çok partili vatandaş katıldı.