12 Mayıs 2024
  • Manisa23°C
  • İzmir24°C

ŞİZOFRENİ

Aslı Güngör

03 Ocak 2021 Pazar 19:44

Şizofreni

Şizofreni hastalığı günlük hayatımızda çok fazla duyduğumuz, çevresel, psikolojik ve sosyal olayların hastalığın meydana gelmesi ve hastalığın ilerlemesinde çok fazla etkili olduğu psikiyatrik bir bozukluktur. Şizofreni, kişinin davranışlarını, hareketlerini, algısını ve düşüncelerini çarpıtarak değiştiren aynı zamanda aile ve sosyal çevresini bozan bir hastalık olmakla birlikte kronik bir hastalıktır. Bu yüzden sürekli tedavi olmaları gerekmektedir. Şizofreni hastalığının belirtileri ise: sanrılar (hezeyan), varsanılar (halüsinasyon), darmadağın konuşma, ileri derecede dağınık davranış veya katatoni davranışı, negatif belirtilerdir. Bu hastalıkta kişilerin iş, kişilerarası ilişkiler veya öz bakım gibi birçok alanda işlevsellikleri beklenilenin altındadır. Şizofreni tanısının koyulabilmesi için yukarıda bahsettiğim belirtilerin en az üçünün kişide var olması ve en az altı ay sürmesi gerekmektedir.

Şizofreni hastalığına neyin sebep olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte beynin kimyasal yapısındaki bozulmalar, çevresel faktörler, uyaran madde kullanımı ve en önemlisi genetik faktörler neden olabilmektedir. Aile öyküsünde şizofreni hastalığı bulunan kişilerin bu hastalığa yakalanmaları diğer bireylere göre daha yüksektir. Ayrıca başlı başına şizofreni hastalığa neden olmamakla birlikte hastalığını tetikleyebilecek olan istismar, kayıp, yas veya travmatik olaylar yaşanması da neden olabilmektedir.

Şizofreni hastalarının genellikle çok renkli ve zengin iç dünyaları vardır. Hasta yakınları ve diğer kişiler onların dediklerinden bir şey anlamaz hatta değişik konuştuklarını düşünürler. Dışarıdan bakıldığında bu böyle görünse de aslında kendi içlerinde bir anlamı vardır. Ailesinde ve toplumda yeterli sevgiyi, desteği ve başarıyı bulamayan kişiler içine kapanıp gerçek dünyada elde edemediklerini iç dünyasında araya başlar. Düşünce ve hayaller giderek karmaşık hale gelir. Artık gerçekle, gerçek olmayan birbirine girmiştir ve kişi hangisine inanacağını bilemez. Bir süre sonra düşünceler o kadar yoğunlaşır ki kişi artık bu ağır bunaltı ve sıkıntılara dayanamaz. Bu yüzden etrafındakilere hatta kendisine bile zarar vereceğini düşünür. En sonunda ruhsal çatı parçalanır ve iç savaş biter. Ruhsal çatının parçalanmasıyla birlikte o ağır bunaltı ve sıkıntı giderek azalır. Hastada artık gerçek olmayan düşünceler ve hayaller gerçeğin yerini alır. Böylece kişinin gerçek dünyayla bağlantısı kopar.

 

Yorumlar