02 Mayıs 2024
  • Manisa26°C
  • İzmir25°C

ÖRT BAŞINI (KADIN 5)

Mesut Avcı

24 Nisan 2018 Salı 11:11

Ört Başını (Kadın 5)

Mahallemizin kadınları, Cuma günleri, sıra ile evlerde sohbet toplantıları yapıyorlardı. Otlu börek yapılıp, çay demlenir.

 Abla geliyor.

 Ama Hacı Anne bekleniyor.

 Hacı Anne, kimmiş?

Beklenen gelir. Eli öpülüp Has köşeye oturtulur. Etrafına bakınıp:

"Başı açık durmayın. Örtün başınızı."

"Aaa! Bu bizim Tahsildarın kızı Emine."

 

Cumhuriyetin ilk yıllarında, yeni alfabe, okuma yazma bilmek önemliydi. Askerlikte acemilikten geçince, Yazıcı olunur. İki yıl rahat geçerdi. Yetmezdi. Terhis sonrası, Bekçi olmak garanti idi. Üşen de, terhis sonu Kır Bekçisi olmuş, sonrasında Mahalle Bekçisi.

 Bekçiler, asayiş yanında, muhtara ulaşan evrakları adrese, imza veya parmak basma karşılığı tebliğ edenlerdi. Devlet ile vatandaş arasında haberleşmeyi sağlayandı. Üsen, sabit kalem yalamanın sonunda, gezici tahsildar oluvermişti. Tahsildarlar esnafın dükkanına konuk olur kahvesini içince, körüklü evrak çantasını açar, makbuzu çıkarır, karbon kağıdını yerleştirir, sabit kalemi diliyle yalar, makbuzu keserdi. İtibarı yerindeydi. Alaylıdan mamur olmak da, mahallede itibar demekti. Mamur karıları "Benim adamın adına Tahsildar Üsen Efendi diyler!" hava atarlardı.

Üsen Efendi’nin bir oğlu iki kızı olmuş, Üşen efendinin çocukları alan işi yapmadan yetişmişlerdi. Büyük kız Eşe, duvar komşusunun oğluna, küçük kız Emine, yakın köye gelin gider. Yaşam rutin giderken, 1960 ihtilalinde tahsil makbuzlarında sahtecilikten, Tahsildar Üsen Efendiye, 6 yıl hapis verilir. Ev, efendisiz kalınca hanede sıkıntılar başlar. Köydeki Emine'nin çocuğu olmamış, Anne" iç güvesi gelsin "der. Akser’e gelirler. Damat, ayak işlerinde yardımcı olur. Bu arada Eşe de çocukları olmadığından sıkıntılı, kârı koca kavgasında, bir duvar atlayıp, ana evine gelince kıyamet kopar. Damat ,"Dön "der. Komşu kadınlar araya girer, “kızım kocanın evine dön "dese de" Beyendiysen kızını ver "deyip inat eder. Boşanırlar. İç güvesi damat da, üç kadının kıskacında sersem tavuk gibi olunca evden kovalanır.

  Çocuksuz iki dul ve anne geçim derdine girer. Şen dullar, çaput parası, azar harçlığı için, komşuları Amet’e tütüne giderler, dikim, çapa derken, gece tütün kırımına müdavim gidilir.

Tütün tarlasında kız kardeşler, dört çocuklu Amet i aralarına alıp kırım yarışı yaparken, tarla komşusu" Buraya yazıyorum, yakında kokusu çıkar."dedi. Çıktı da. Amet in karısı Melek, olay ayyuka çıkınca çareyi zehir, Foludor içmekte buldu. Melek in köyden gelen akrabaları, beyaz gelinlikle yolladıkları kızlarını, beyaz kefende alırken; Emin e tütün sayasında akşamdan kırdıkları tütün tapalarını dizerken; “Ne gerek vardı içmeye, Allah’ın emanetini Allah a aldırmadı" deyip göz yaşları döktü.

Dört çocuklu dul Ahmet, bir ay dayandı. Emine ile evlendi. Bir oğlu, bir kızı oldu. Üvey anne, altı çocuğa annelik yaptı. Karşılığında, Amet, Emine ile Haç farzını yaparak, geçmişlerinden arındılar. Hacı oldular. Çocuklar arınmadılar. Unutmadılar. Hacı Amet te ölünce miras kavgası ,üvey anne ve çocukları birbirine düşürdü. Öz evlatları da annelerini red ettiler. Hacı Emine evinde yalnız başına kaldı.

Balkona çıkışında, yoldan geçen kadınlara;

"Ört başını!

  Ört başını!.......