07 Mayıs 2024
  • Manisa28°C
  • İzmir28°C

NİKEL MADENİ GEDİZ OVASI’NIN GELECEĞİNİ KARARTACAK MI

TEMA Vakfı ve TURÇEP (Turgutlu Çevre Platformu) işbirliğinde 9 Ekim 2010 tarihinde Akhisar'da Bülent Ciğeroğlu Kültür Merkezi'nde toplantı düzenlendi. Bilgilendirme toplantısına İstanbul, İzmir ve Lefkoşa'dan akademisyenler ve uzmanlar katıldı. Önce Prof

Nikel Madeni Gediz Ovası’nın Geleceğini Karartacak mı

19 Ekim 2010 Salı 15:50

Bu haber toplam 3772 defa okunmuştur

Nikel Madeni Gediz Ovası'nın Geleceğini Karartacak mı
Akhisar: (Kenan MOLLA)

            TEMA Vakfı ve TURÇEP (Turgutlu Çevre Platformu) işbirliğinde 9 Ekim 2010 tarihinde Akhisar'da Bülent Ciğeroğlu Kültür Merkezi'nde toplantı düzenlendi. Bilgilendirme toplantısına İstanbul, İzmir ve Lefkoşa'dan akademisyenler ve uzmanlar katıldı.  Önce Prof. Dr. İsmail Duman (İstanbul Teknik Üniversitesi) ardından Yard. Doç Dr. Ediz Tuncel (Yakın Doğu Üniversitesi) konuşma yaptı.

            Prof. Dr. İsmail Duman konuşmasında çarpıcı noktalara dikkat çekti. Ayrıca bir sunum yaparak pek çok veri, bilgi ve fotoğrafları paylaştı. Prof. Dr. Duman; “Çal dağ nikel  madeni açıkta yığın liçi yöntemiyle maden çıkaracak. Dünyada ilk defa Türkiye'de açıkta yığın linç yöntemiyle nikel üretimi Türkiye'de gerçekleşecek. Ayrıca 15 yıllık işletme ruhsatı alan şirket 15 yıl sonunda 15-18 milyon ton sülfürik asit kullanmış olacak. 16 milyon ton sülfürik asit her biri 20 tonluk 800.000 adet tanker dolusu asit demektir. Bu kadar tanker uç uca eklendiğinde 8000 km uzunluğunda bir kuyruk oluşturur. Bu kuyruk Turgutlu'dan itibaren 40 derece paraleline koşut bir çizgi üzerine dizilirse, ucu Pekin'i geçip Çin Denizi'ne ulaşır” dedi. Prof Dr. Duman ayrıca şu konuya dikkat çekti: “Günde 153 ton kükürt, sis ve buhar olarak havaya karışacak. Madenin atık suları yüzey suları ve yer altı sularımızı kirletecek. Tarlasını sulamak isteyen Turgutlu çiftçisi, normalde doğal kaynaklardan karşıladığı su ihtiyacını, tankerlerle gidermek zorunda kalacak.” 

            KKTC'den gelerek konuşma yapan Yard. Doç. Dr. Ediz Tuncel ise konunun halk sağlığı boyutuna dikkat çekti. Dr. Tuncel, Sülfürik asitli yığın liçinin çevreyi ne hale getirdiğini görmek için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Lefke-Gemi Konağı'nın bakır üretildikten 36 yıl sonraki resimlerini göstererek konuşmasına başladı. KKTC'de bir Amerikan şirketinin 36 yıl önce açık liç yöntemiyle bakır çıkardığını, maden faaliyetlerine 1974'te son vermek zorunda kaldı ancak etkilerini 2010 yılında dahi görmek mümkün dedi.

            “Gemikonağı'ndaki maden bölgesine bir nükleer bomba atmış olsaydınız o boyutta bir tahribat yaratamazdınız. Madenin bir numaralı işçisi olan Rum da, iki numaralısı olan dedem de kanserden öldü. Babam da madende çalıştı ve maalesef periton kanserinden öldü. Dayım bu madende çalıştı. O da on iki parmak ve pankreasta çıkan kanser türünden vefat etti. Komşumuz da aynı şekilde. Onkoloji merkezinde ölen hastalarla ilgili tutulan defteri incelerken fark ettim ki doğrudan etki alanında olan köylerde ölen insanların hemen hepsi kanserdi. Şu an Kıbrıs'ta en fazla görülen hastalık kan kanseri. Lefke Gemikonağı'nda yaşadığımız üzüntüleri, hem halk sağlığı hem de çevre güvenliği anlamında sizler yaşamayın diye anlatmaya geldim.”

            Soru ve cevap kısmının ardında TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Deniz Ataç kısa bir kapanış konuşması yaptı. Güzel bir sonbahar gününde Cumartesi günü olmasına rağmen pek çok duyarlı Akhisarlının toplantıya katılmasından ötürü katılımcılara ve ev sahibi olan İsmet Uçar'a teşekkür etti.























Yorumlar