29 Nisan 2024
  • Manisa16°C
  • İzmir17°C

KONUŞMALIYIZ BAŞARMALIYIZ

Bahadır Yenişehirlioğlu

23 Eylül 2015 Çarşamba 17:31

Konuşmalıyız Başarmalıyız

Yüce Allah, Hucurat suresinde, ‘Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete eresiniz’ der.

Kardeşliğimizin arasına nifak sokmaya çalışıyorlar.

Âdemoğlu işte; makbulü de var, şeytana uyanı da…

Hepimiz kocaman insanoğlu ailesinin parçalarıyız, bir ve bütünüz. Ne Türk ne Kürt diye ayrılmayacağız.

Bir gün sahabelerin bulunduğu bir mecliste, orada bulunan kişilere atalarının dedelerinin kim olduğunun sorulması üzerine, sıra İran asıllı bir sahabe olan Selman-ı Farisi Hazretleri’ne gelince, O, “Ben İslam’a girdikten sonra soy sop aramam. Ben İslam oğlu Selman’ım” cevabını vermiş.

Bu güzel cevaptan son derece etkilenen Hz Ömer(r.a.) da şöyle demiş:

“Bütün Kureyş bilir ki babam Hattab, Kureyş’in önde gelenlerinden biriydi. Böyle iken ben İslam oğlu olan Selman’ın kardeşi İslam oğlu Ömer’im.”

Rehberlerimiz bunlar olursa ayrılığa düşer miyiz? Bütün nifakları bozacağız Allah’ın izni ile.

 Hz. Peygamber(s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

‘Irkçılık davasına kalkışan bizden değildir, ırkçılık üzerine savaşa girişen de bizden değildir.’

Birlik ve beraberliğimizi yok etmek için dün olduğu gibi bu günde uğraşacaklar. Bizi birbirimize düşürmek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Biz düşmanlıkları büyütmek yerine kardeşliğimizi büyütmek durumundayız.

 Ayrılıklar ve ayrılığın bu kadar çok mevzubahis edilmesi yine ayrılıkları doğurur.

Oysa biz kardeşiz ve bir arada yaşamanın yollarını uzun yıllar dünyaya göstermiş bir milletiz.

Daha ziyade ortak noktalarımızı konuşmalıyız. Hatıraları, kardeşliği tekrar canlandırmalıyız.

Bu yüzden de tekrar bunu keşfetmenin yollarını bulmak mecburiyetindeyiz.

Her şeyden şüphelendiğimiz vakitlerdeyiz. Havadan, sudan

bile...

Ortadoğu kan gölüne dönmüş. Devletler çatışıyor. Mezhepler çatışıyor. Aynı mezhepten, fakat İslam’ı farklı yorumlayan örgütler çatışıyor. Birbirlerini öldürmekte asla taviz vermiyorlar. Cemaatler çatışıyor. Farklı siyasi çizgideki iki Müslüman yolda karşılaşsa birbirine selam bile vermiyor en ufak mevzulardan kavga etmeye hazır durumdalar.

Âdemoğlunun tarihinde muazzam, yeni ve huzurlu bir çığır açmıştık. Dini bize uymayanlar bile kendi dindaşlarından gördükleri eziyetten bize sığınırlardı. Acaba biz, karınca kadar değeri olmayan dünya nimetleri için sırat-ı müstakimden sapıp, ahdimizi yok sayarak rahmete ırak kaldığımız için mi korkak, pejmürde düşmanın arsız iştihasını kabarttık?

Mağrur olup kendimizden bildik de bunun için mi bu acılara müstahak hale geldik?

Bu sıkıntıdan kurtulmanın yolu belli önce kendimizi sigaya çekeceğiz.

Eşitlikle, özgürlükle. Adaletle muamele edeceğiz.

Yüksek demokrasi bilinciyle kimsenin kendini kimseden üstün görmediği, herkesin eşit olduğu yepyeni bir Türkiye’yle. Dinin, etnik kökenin, ideolojinin değil, insanlığın esas olduğu bir anlayışla muhabbetle kavrayacağız ne varsa. 

Kavgayı değil, konuşmayı benimseyen; farklılığı sorun değil zenginlik gören ve ortak noktaları ön plana alan bir zihin yapısıyla yolumuza devam edeceğiz. 

Başka yolumuz yok.

Yoksa infilak edeceğiz.

Yorumlar