29 Nisan 2024
  • Manisa21°C
  • İzmir22°C

KEBİKEC

Bahadır Yenişehirlioğlu

10 Şubat 2015 Salı 10:40

KEBİKEC

Kebikec kutsal bir meleğin adıdır; bütün haşerat ve zararlı böceklerin kralı. El yazması eserleri, binbir emek ve günler ve geceler boyu yağ kandillerinin altında onca meşakkat ile kaleme alanlar, bu değerli eserlerin çok uzun yıllar hayatta kalmasını arzu ederlermiş doğal olarak.

Matbaanın olmadığı zamanlardan söz ediyorum. Her bir yazma eserin değerinin biçilemediği zamanlar… Kolay iş değildir bu. Şimdilerde bunu anlamak ve algılamak mümkün değil. Velhasıl meleğin kitapları güve ve kitap kurdundan koruduğuna inanılır. Eskiden yazma kitapların cilt kapağına veya ilk ya da son sayfasına tuğra biçiminde ‘Ya Kebikec’ yazılarak yardım talep edilir ve koruma sağlanacağına inanılırmış. Hindistan’da kitapların ilk kapaklarına yazılmış. Kapağında yahut içinde yer alan bir kitaba haşerat istese de meleğin haşmetinden ve ona duydukları hürmetten zarar vermezlermiş. ‘Ya Kebikec’, kitapları haşerattan koruyan büyülü bir ‘ilaçmış’ anlayacağınız.

Kebikec için güvelerin kralı da denmiş. Bir inanışa göre göre de bir yazma üzerine yazılırsa, bütün güveler krallarına saygı göstererek o kitaba yanaşmaz ve hürmet gösterirlermiş. Aslında Kebikec yabani bir maydanozun, aynı zamanda zehirli bir bitkinin de ismi.

İslam dünyasındaki yazmaların ilginç özelliklerinden biri de yazarları ve kitap sahipleri tarafından yazmalara düşülen notlardır. Bu notlar genellikle dualar ve sihirsel olduğuna inanılan formüller şeklinde yer almış kitaplarda. Bunlardan belki de en ilginci, yazmanın ilk, bazen de son varağına düşülen esrarlı Kebikec kelimesidir.

İnanmayanlar var tabii. Aslında niye inanılmasın ki?

Bilgisayar virüslerine inanıyoruz da Kebikec’e neden inanmayalım?

Ama korkum şu, giderek bazı şahısları Kebikec gibi görmeye başlarsak   o zaman korkarım her yerimizi güveler sarmış demektir.

Yorumlar