08 Mayıs 2024
  • Manisa11°C
  • İzmir15°C

HİZMET Mİ VE YARDIM MI?

Mahmut Tolon

25 Ocak 2013 Cuma 08:19

 
 
 
 
 

Hizmet mi  ve Yardım mı?  Mahmut Tolon 

Lüks  otellerde veya yabancı markaların satıldığı araba satış mağazalarında,  AVMlerde  altta yazmaya çalıştığım karmaşanın tam çiçek açmış halini görebilirsiniz. Hele  normal giyinmiş halde, yani gıcır ayakkabılar, tiril bir pantolon ve elinizde bir ayfon falan olmadan oralara girmeye cesaret ederseniz.

Bazı şeyleri lisanımızda net tarif etmezsek anlaşmakta epeyce süre daha güçlük çekeceğiz. Lisandaki muğlaklık iş hayatımıza yansımaya devam edecek  ve ne iş yaptığımızı anlamakta da zorlanacağız. Hatta işimizde bazımız daha az başarılı olacak.

Gittiğiniz bir mağaza veya lokantanın çalışanları, ya da bir  otel resepsiyonundaki görevli size yardım değil, hizmet eder. İyi ya da kötü hizmet ediyor olabilir.

“Size yardım edebilir miyim?”   “Yardımcı olabilir miyim?” diye lafa başlarsa konumunu yanlış anlamış, eğitilmiş demektir. Bu da hizmet kalitesini epeyce etkiler doğal olarak. 

Yaptığını yardım etmek olarak algılayan --isterse eder veya istemezse etmez-- konumda olmalıdır.  Öyle ise o mağazada veya otelde veya satış mağazasındaki  işini “lütfen” yapıyordur.

Yardım bir kaza anında yoldan geçenin yaptığıdır. Bir komşunun diğerine yaptığıdır. Bir dostun diğerine yaptığıdır.  Her zaman bila bedeldir.

Bir hekimin muayehanesinde veya hastanede yaptığı bir hizmettir. Bir şöförün

 otobüste yaptığı da.  Şöför veya hekim,  para aldığı bir müşterisine, işyerinde  ayrıca yol da gösterirse;  olsa olsa, hizmet kalitesini yükseltmektedir. 

Memur un yaptığı da bir hizmettir.  Üniformalı veya üniformasız olsun. Belki üniformalı olanın yaptığının hizmet olduğunu anlamaması bizim darbeler tarihimize bir açıklık  bile getirebilir.  İngilizce üniformasız memura civil servant derler  yani sivil hizmetli.   Hizmet alan  ise açık ve net olarak seçmendir, vatandaştır. 

Geçenlerde bir araba satış mağazasında bir araca bakarken gören satıcı gelip “Yardımcı olmamı ister misiniz? “ dedi ve ben gülümseyince “ Sizi aydınlatayım” diye devam etti. Ben  yukardaki tür bir şey söylemeye kalkınca tamamen rahatsız ve kırgın, hatta  kızgın bir şekilde “tabii ben sizin hizmetçinizim” deyiverdi. Moralini ve kimyasını düzeltmek epeyce çaba gerektirdi.

Estağfurullah!  Çalıştığı sürece garson (veya satıcı)  hizmet eder.  Serbest zamanında bir lokantaya (bir AVM ye) gittiğinde başka birisi ona hizmet eder.

Kimsenin  değeri boyu ile, mesleği veya parası ile ölçülemez evvel Allah!  Bir zaman garsonluk yapan sonra çok iyi bir edebiyatçı olabilir vs. Ayrıca insanlar arasında bir gagalama sırası olduğu yanılgısı genlerimizle hayvanlar aleminden kalma bir anı. Demokrasi falan diyerek aşmaya çalışıyoruz zaten son yüzyıllarda.

Hizmet alan “siz”dir, densiz de olsa , satıcıya sen dese bile, iyi hizmetli hiçbir zaman- hizmet süresince  diyurez veya sisik  yarışına girmez. Yani benim babam senin babanı döver yaklaşımı külliyen yanlış. Bu hizmet kalitesini azaltan  bir davranış olur.  

Kibir ile yapılan hizmetin kalitesi de doğal olarak düşük olur. Hizmetin iyisi aşağılamadan yapılanıdır. Bu tabii,  yardım için de geçerli bir düsturdur! Hoş,  zaman zaman, ağzınızla kuş tutsanız da yaranamazsınız ama hizmet eden ve hizmet alan arasında netlik genelde ferahlatıcıdır.

Kavram kargaşası anlaşmada, uzlaşmada sorunlara yol açar ve maliyetlidir. Gereksiz bir israftır. Yardım ve hizmet kelimelerini bilinçli kullanmakta ekonomiye ve hatta ruh halinize dahi fayda vardır.    Kavram kargaşası sadece anlaşmada, uzlaşmada zorluklara, vakit kaybına, ekonomik kayıplara değil kişisel buhranlara da yol açabilir.   Mahmut Tolon