Akhisar: (Kenan MOLLA)
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) 25 Kasım'da yaptıkları bir günlük iş bırakma grevi ortak basın açıklamasını Şehir Teğmen Tahir Ün Caddesi Tekel önünde saat 11:00'de yaptı. Basın açıklamasına Eğitim-Sen Akhisar temsilci başkanı Mehmet Dağhan okudu.
İkinci açıklama eski belediye önünde saat 12:00'de yapılan ortak basın açıklamasını Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu Türk Eğitim-Sen Akhisar temsilci başkanı Kudret Aktaş okudu.
Üçüncü açıklamayı Eğitim ve Bilim İş görenleri Sendikası, Şehir Teğmen Tahir Ün Caddesi İş Bankası önündeki Emekli Öğretmen Şükran Ayaz parkında saat 13:00'te yaptı. Ortak basın açıklamasını Akhisar Temsilciliği yöneticisi Ender Kütük okudu. Bir günlük iş bırakma grevinde hiçbir olay olamadan kalabalık dağıldı.
Ortak basın açıklamasını tam metni
Özgür, eşit, adil bir Türkiye için Türkiye'nin dört bir yanında alanları dolduran on binlerce emekçiye selam olsun. Bugün alanları doldurarak yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe karşı sesini yükselten emekçiler merhaba, kriz nedeniyle işini kaybetmiş, çocuklarına ekmek götüremez hale düşürülmüş işsiz kardeşlerimiz merhaba, açlık sınırının altında bir ücretle vefasızlığa uğramış, yoksulluğa mahkum edilmiş emekliler merhaba, krizin yükü altında ezilen, kredi batağına düşmeye zorlanan esnaflar merhaba, diplomalı işsizlikle terbiye edilmeye çalışılan, yurt ücretini, üniversite haraçlarını ödemekte zorlanan umutsuzluğa, yarınsızlığa alıştırılan gençlerimiz merhaba, bu adaletsiz dünyanın yükünü iki kere taşımak zorunda bırakılan erkek egemenliğinin şiddetiyle yüz yüze yaşam mücadelesi veren kadınlar merhaba. Milliyetçi histeriler karşısında pabuç bırakmayan, halkların eşit, Özgür ve adil bir ortamda bir arada yaşaması için çaba gösteren barış güçleri merhaba. Krize karşı 1 yıldır 29 Kasım'da, 15 Şubat'ta, 1 Mayıs'ta, 15 Haziran'da, 6 Ekim'de IMF'ye karşı meydanları doldurarak krizin bedelini ödemeyeceğiz diye haykıran, toplu sözleşme ve grev hakkının gaspı karşısında direnen kamu emekçileri merhaba. Emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri, mücadelemize her zemin ve koşulda omuz veren, emek dayanışması içinde her zaman yanımızda hissettiğimiz kardeşlerimiz merhaba..Bugün Türkiye'nin her yerinde hizmet üretiminden gelen gücümüzü kullanıyoruz. Bugün Türkiye'de eğitim verilmiyor, temel ulaşım hizmetleri verilmiyor, acil durumlar dışında sağlık hizmeti verilmiyor. Bugün kamu emekçileri yıllardır birikmiş sorunların karşısında h emekçileri görmeyen, onları sefalete iten, ülkeyi krizden krize sürükleyen neo-liberal politikalara karşı seslerini bir kez daha yükseltiyor. Buradan taleplerimiz karşısında bir duyarsızlık abidesi gibi duran siyası iktidara sesleniyoruz. 25 Kasım Grevine ülkeyi getiren sizsiniz. Sayın Başbakan, bakın buradan bir kez daha 25 Kasım Grevinin nedenlerini tane tane anlatacağız, iyi kulak verin.
Yıllardır emekçilerin sorunlarına kulaklarınızı tıkadınız. Emek örgütlerini görmezden geldiniz. Bu ülkenin çalışma yaşamını çağdışı sendika yasalarıyla yönetmekte ısrar ettiniz. Emekçileri işçi memur diye ayırdınız, sözleşmeli, kadrolu, 4B'li 4C'li diye ayırdınız, kurum işçisi, taşeron işçisi diye ayırdınız. Emeği her fırsatta bölmeye çalıştınız. Emekten emekçilerden sakındığınız kaynakları sermayenin emrine verdiniz.
Bu grevi hak ettiniz!
Sağlık ve eğitim başta olmak üzere temel kamusal hizmetleri piyasalaştırmak için, karlı bir Pazar haline getirmek için canla başla çalıştınız. Kamusal alanı sermayenin talanına açtınız. Mezarda emeklilik yasalarıyla, SSGSS yasalarıyla, katkı payı uygulamalarıyla her yaptığınızla, attığınız her adımla emekçilere saldırdınız; onları açlık sınırının, yoksulluk sınırının altında ücretlere mahkum etmek için her yolu denediniz. Sağlık alanında her gün bir skandala imza attınız, en son domuz gribi skandalında bir elinizle yaptığınızı bir elinizle yıktınız. Halkı ne yapacağını bilemez hale düşürdünüz.
Bu grevi hak ettiniz!
Hakkını arayanları sokaklarda coptan geçirdiniz, gaza boğdunuz. Sendika kadrolarımızı soruşturdunuz, sürdünüz, işten çıkardınız. Bu da yetmedi konfederasyon binalarımıza baskın düzenleyip yöneticilerimizi tutukladınız. Hak aramayı, emekten yana olmayı, sendikal mücadeleyi bir suçmuş gibi göstermeye çalıştınız. Bırakın emekçilerin haklarını genişletmeyi, mevcut haklarını bile kullandırmadınız, gasp ettiniz.
Bu grevi hak ettiniz!
Sermaye yanlısı politikalarınızla ülkeyi krize soktunuz. Sizin şaibeli rakamlarınızla % 15, gerçekte % 20'ler seviyesinde işsizliğe siz yol açtınız. Kriz karşısında bir sürü önlem paketi hazırladınız. Bunların bir tanesinde bile emekçileri koruyan, işsizleri koruyan, yoksulları koruyan bir şey yapmadınız. Bu paketlerde bizzat krize yol açanlara teşvik üzerine teşvik yağdırdınız. Dolaylı vergileri arttırarak, katkı paylarıyla, enerji ve ulaşım zamlarıyla krizin bedelini emekçilere ödettirmeye kalkıştınız. 2010 bütçesine işsizlikle nasıl mücadele edeceğinize dair bir cümle bile koymadınız. İstihdamsız büyümeyi hedeflediniz.
Bu grevi hak ettiniz!
Buradan Siyası iktidara bir kez daha sesleniyoruz. 25 Kasım Grevi emekçilerin size yönelik uyarısıdır. Yanlışlığı defalarca kanıtlanmış politikalarınızı terk etmeniz için yapılan bir uyarıdır. 25 Kasım grevi ülkede demokrasi ve barışın sağlanması için ürkek, arkası boş açılımlar yerine cesur ve bütün toplumsal kesimlerin katıldığı somut adımlara ihtiyaç olduğunu size hatırlatmak için yapılmış bir uyarıdır. 25 Kasım Grevi hukuku çiğneyerek engellediğiniz toplu sözleşme ve grev hakkımız engellemeyi bırakmanız için yapılan bir uyarıdır.25 Kasım Grevi kamu emekçilerinin dayatılmış yüzdelik ücret artışlarına mahkum eden toplu görüşme uygulamasını terk edip bir ana önce toplu sözleşme masasına oturmanız konusunda bir uyarıdır. AKP iktidarı 25 Kasım grevini iyi değerlendirmelidir. İktidar emekçilerin bu uyarısını da dikkate almaz, hak gasplarına devam eder, sermaye yanlısı politikalarında inat edecek olursa bilmelidir ki, emekçiler için daha geniş ve kapsamlı bir mücadele dönemini başlatacaktır.Mücadele edenler her zaman kazanamayabilir, ancak kazananlar daima mücadele edenler olmuştur. Yaşasın Mücadelemiz! Yaşasın KESK!
Türkiye Kamu-Sen basın açıklaması
İkinci açıklama eski belediye önünde saat 12:00'de yapılan ortak basın açıklamasını Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu Türk Eğitim-Sen Akhisar temsilci başkanı Kudret Aktaş okudu.
Ortak basın açıklamasını tam metni
25 Kasım 2009 Uyarı Grevi ile İlgili
Basın Açıklaması
Değerli Vatandaşlarımız, Biz, Kamu Çalışanları olarak vatandaşlarımızın doğduğu andan ölümüne dek, hayatının her anında ve her alanında hizmet üretiyoruz. Ancak kamudaki her olumsuzluğun sebebi olarak da bizler gösteriliyor, günah keçisi ilan ediliyoruz. İş bilmez iktidarların başarısızlıkları, kötü niyetli yöneticilerin beceriksizlikleri yıllarca sırtınıza yüklendi. Hastadan bulaşan virüs nedeniyle can veren doktor; kilometrelerce ötedeki köye ders vermeye giderken soğuktan donan öğretmen; haciz ihbarnamesini borçluya tebliğ ettiği için katledilen postacı; yangın söndürürken hayatını kaybeden itfaiyeci, ormancı; asayişi sağlarken şehit edilen polis, zabıta; raylara döşenen bombanın patlamasıyla şehit düşen makinist de biziz. Siyasi irade tarafından her fırsatta hizmet üretmemekle, yan gelip yatmakla suçlanan da biziz. Ekonomi büyürken Ne katkınız var ki! diyerek bizleri görmezden gelenler, ekonomik krizin faturasını sırtınıza yüklemektedirler.Yıllarca derdimizi anlatmaya, makul taleplerimizi hükümete iletmeye çalıştık ama bizlere hep kulak tıkadılar.
Söz verdiler; sözlerinde durmadılar. İmza attılar; gereğini yapmadılar. Horlandık; itibarımız zedelendi ama hizmet üretmeye hep devam ettik. Yalnızca memurlarınız değil işçi, çiftçi, esnaf, emekli, dul ve yetimlerimiz de aynı muameleye maruz kaldı. İşsiz sayısı 8 milyona çıktı. Evlatlarımız yarına güvenle bakamaz oldu. Birçok esnaf kepenk kapatmak zorunda kaldı. Ocaklarımızı tüttürmek gün geçtikçe daha da çetin hale gelmektedir. Bizler 72 milyon vatandaşımızdan ayrı olmaksızın, aynı geminin yolcularıyız. Son çare olarak, 25 Kasım 2009 Çarşamba ğünü hizmet üretmeyerek, toplum hayatında ne denli önemli görevler yürüttüğümüzü iktidara göstermeye karar verdik. Eylemimiz asla devletimize ve bizlerden hizmet alan vatandaşlarımıza karşı değildir. Aksine eylemimiz, toplumun tüm dar ve sabit gelirli kesimlerini sesi olmak içindir. Yıllardır Türk memurunu yok sayan, Emekli, esnaf çiftçi ve Dar ve sabit gelirli tüm toplum kesimlerini hor gören, sorunlarımıza çare üretmeyen, önümüzü tıkayan ve bizlere başka çıkar yol bırakmayanlara karşı demokratik hakkımızı kullanıyoruz. Eylemimiz memuruyla, işçisiyle, esnafıyla, çiftçisiyle. emekli, dul ve yetimiyle tüm vatandaşlarımızın sesini iktidara duyurmak içindir. Eylemimiz, sizlere daha iyi hizmet sunabileceğimiz bir çalışma ortamının sağlanması içindir. Sesimizi duymayan, sorunlarımızı görmezden gelen, verdiği sözde durmayan, attığı imzaya sahip çıkmayan ve bizlere her defasında sokağı işaret eden iktidara, üretimden gelen gücümüz kullanarak cevap vermek istiyoruz. 25 Kasım günü çocuklarınızı okula göndermeyerek, acil durumlar dışında hastanelere gitmeyerek, zorunlu olmadıkça kamu kurumlarından hizmet talep etmeyerek bizlere anlayış göstermenizi bekliyoruz.
EĞİTİM VE BİLİM İŞGÖRENLERİ SENDİKASI AKHİSAR TEMSİLCİLİĞİ BASINA VE KAMUOYUNA BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR!
Üçüncü açıklamayı Eğitim ve Bilim İş görenleri Sendikası, Şehir Teğmen Tahir Ün Caddesi İş Bankası önündeki Emekli Öğretmen Şükran Ayaz parkında saat 13:00'te yaptı. Ortak basın açıklamasını Akhisar Temsilciliği yöneticisi Ender Kütük okudu.
Ortak basın açıklamasını tam metni
İçinden geçtiğimiz süreçte küresel emperyalizm, sömürüyü küreselleştirme uygulamalarıyla ulusal egemenliğimizi, bağımsızlığımızı ve emek mücadelemizi önemli ölçüde tehlikeye sokmuştur. Küresel sömürü, özelleştirme ile birlikte emek dünyasında taşeronlaştırmayı dayatmış, sendikasızlaştırma sendikal örgütlenme mücadelesinin önündeki en büyük engel haline gelmiştir. Ülkemizdeki küresel sermayenin işbirlikçisi AKP iktidarı, kamu çalışanlarını hep yok saymıştır. Yok saymaya hala da devam eden AKP hükümeti, her Toplu Görüşme sürecinde de yüzdelik komik ücret artışları ile alay etmektedir. Bu iktidar döneminde ekonomik kriz çalışanların üstünden silindir gibi geçmiş, işsizlik Çığ gibi büyümüştür. İnsanlarımız evine ekmek götüremez, kirasını ödeyemez, çocuğunu okutamaz hale gelmiştir. Halkımız yoksulluğa, açlığa ve sefalete mahkum edilmiştir. AKP hükümeti, TBMM Başkanlığı'na sunulan 2010 yılı bütçe tasarısında memur maaşlarına %2,5+%2,5, asgari ücrete %3+%3, emekli maaşlarına %4+%2,4 oranlarında, gazi maaşlarına 1 Ocaktan itibaren aylık 8,2 Türk Lirası, yaşlılık maaşlarına ise aylık 2,3 Türk Lirası gibi trajikomik artışları reva görmüştür. Başta kamu çalışanları olmak üzere ücretli ve dar gelirli kesimler, ekonomik büyüme döneminde de kriz döneminde de gözetilmemişlerdir. Yapılan yasal düzenlemelerle eğitim ve sağlık gibi temel kamu hizmetleri paralı hale getirilmiş, başta emeklilik yaşı olmak üzere sosyal güvenlik alanında kazanılmış haklardan geriye gidilmiştir.Konut Edindirme Yardımı kesintilerinin geri ödenmesi tam bir skandala dönüşmüştür. Kesintilerin eksik nemalandırılması yetmiyormuş gibi yüz binlerce hak sahibine KEY hesaplarından hiçbir ödeme yapılmazken, yüz binlerce hak sahibine de eksik ödeme yapılmıştır. Aynı Hükümet, doğal gaz, akaryakıt, elektrik gibi bazı temel mal ve hizmetlere 2009 yılı içerisinde fahiş oranlı zamlar yapmıştır. 2010 yılında ise daha fahiş zamlar kapıdadır. Son olarak 1 Ekim 2009 tarihinden itibaren muayene katılım paylarına yapılan artışlar ise %100'ü bulmuştur. AKP iktidarı kamu çalışanlarına karşı bu pervasızlığı, 4688 Sayılı Sendika Yasasına dayanarak yapmaktadır. Sendikal mücadelenin en önemli silahı grevdir. Grevli, toplu sözleşmeli yasaya sahip olmayan sendikaların dernekten öteye bir işlevi olmamaktadır. Bu günkü iş bırakma eylemimizin en önemli nedeni toplu sözleşmeli ve grevli bir sendika yasasının çıkartılmasıdır. Başbakan Tayyip Erdoğan, dün akşam giderayak yaptığı açıklamada kamu emekçilerine göz dağı verircesine eylemin yasal olmadığını iddia etmiştir. Bizler gücümüzü Başbakan'ın iki dudağının arasından çıkacak sözlerden değil, Danıştay kararlarından ve hukuka dayalı uluslararası sözleşmelerden alıyoruz. İnsan onuruna yaraşır hakça bir ücretin alınabilmesi, adalet ve eşitliğin sağlanması, demokrasi ve özgürlük mücadelesi ancak toplu sözleşmeli, grevli yasal bir düzenlemeyle gerçekleşir. Kamu çalışanları kimseden lütuf beklemeyecek, siyasi iktidarın oyalama taktiklerine ve tehditlerine aldırmayacak, haklarını söke söke alacaktır. İktidarın çalışanlara köle muamelesi yapmasına emeğin gücü asla izin vermeyecektir. Bütün bu olup bitenlere seyirci kalmadan, sendikal işlevi güç birliği içinde harekete geçirerek, AKP iktidarının faşizan baskılarını protesto etmek için, ülkemize, cumhuriyetimize, bağımsızlığımıza, emeğimize ve geleceğimize sahip çıkmak için, grevli ve toplu sözleşmeli sendika yasası için bugün bir günlük iş bırakma eylem ini gerçekleştiriyoruz. Bizler biliyoruz ki, ancak örgütlü güç, kitleselliğe dönüşürse etkin olabilir ve sonuç alabilir. Ülkeyi kendileri için dikensiz gül bahçesi yapmak isteyen AKP iktidarına, kamu çalışanları meydanlarda gereken yanıtı ve dersi verecektir. Şimdi eylem zamanıdır, birlik ve dayanışma zamanıdır. Tüm emekçileri ve halkımızı eylemimize destek vermeye çağırıyoruz.