CHP Akhisar İlçe Teşkilatı'ndan "İktidara Yürüyüş" Yemeği!
Akhisar: (Kenan MOLLA)
Akhisar Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlçe Teşkilatı tarafından Otel Tütün Yazlık Büyük Salonda düzenledi "Birlik, beraberlik ve iktidara yürüyüş" yemeğine 3 milletvekili ve yoğun katılımla gerçekleştiği gecenin sunuculuğunu Gençlik kollarından Deniz Şimşek yaptı.
Otel Tütün Yazlık Büyük salonda yapılan "Birlik, beraberlik ve iktidara yürüyüş" yemeğine CHP Parti Meclis Üyesi Manisa CHP Milletvekili Şahin Mengü, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, CHP Muğla Milletvekili Birol Ergin, Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Genel başkanı ve Manisa Bölgesi Sulama Kooperatifi Bölge birliği başkanı Halis Uysal, Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Genel sekreteri ve İzmir-Aydın Bölgesi Sulama Kooperatifleri Bölge Birliği Başkanı Hüseyin Yavuz, Manisa İl Başkanı Cahit Kaplan yönetim kurulu üyeleri, Merkez İlçe başkanı Hamza Kopal, Eski Milletvekilleri İsmet Turhangil, Nuri Çilingir, Hasan Ören, Çevre İlçe Teşkilatları, Belde Belediye başkanları, Oda, Dernek başkanları ve birçok partili katıldı.
CHP "Birlik, beraberlik ve iktidara yürüyüş" yemeği Saygı duruşu ve Emekli Öğretmen İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını CHP İlçe başkanı Av. İsmail Fikirli yaptı. Av İsmail Fikirli;" Cumhuriyet Halk Partisi Akhisar İlçe Başkanlığınca düzenlenmiş olan İktidara Yürüyüş yemeğimize katılımınızdan dolayı hepinize örgütüm adına teşekkürlerimi sunuyorum, Hoş geldiniz, şeref verdiniz.Dün meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan Partimiz üyesi Engin Erdem ve Mehmet Gürsoy arkadaşımıza geçmiş olsun deyip acil şifalar diliyoruz.
Ne Sarıkamış hezimetini yaratan maceracı, hayalci bir zihniyet, ne de; Mondros' u, Sevr' i imzalamış teslimiyetçi, mandacı zihniyet değil, Çanakkale Zaferini, Ulusal Kurtuluş Mücadelesini kazanan, Lozan' ı imzalayan sabırlı, azimli, akıl, mantık ve bilimle hareket eden bir zihniyetin kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi.Vesayet altındaki İmparatorluktan, çağdaş bir Cumhuriyet, Yüzyıllar süren savaşlardan, bezgin, yorgun ve yoksul çıkmış cahil bir halktan, inanmış, çağdaş bir millet yaratmış olan kadroların kurduğu, Cumhuriyet Halk Partisi.
Bu yıl 86 ncı yaşını kutladığımız, Siyaset Tarihimizin ilk siyasi partisi. Partimizden daha sonra kurulan birçok parti, şu anda Türk Siyaset Tarihinin tozlu arşivlerinde yerini almış, buna karşın bunca yıldır dimdik siyaset sahnesinde duran dünya Siyaset Bilimcilerinin incelemesi gereken bir ulu çınar Cumhuriyet Halk Partisi. Birçok partideki, lideri öldükten sonra açığa çıkan yurtdışı hesapları, gizli Mercimek kasalarına karşın, şehirlerimizde, beldelerimizde hatta köylerimizde bile, alınlarında Cumhuriyet Halk Partisinin Kendi Malıdır levhaları olan binalarımızın, gidici olmayıp ebedi olduğunu haykırdığı Cumhuriyet Halk Partisi. Ulu Önder Atatürk' ün kurucusu olduğu, iki eserimden biridir dediği ve mirasından pay verdiği Cumhuriyet Halk Partisi. Bayrağındaki altı ok, Modern Türkiye Cumhuriyetinin temel felsefesini ve Anayasanın Başlangıç İlkelerini sembolize eden Cumhuriyet Halk
Partisi. Mensubu olmakla ne kadar gurur duysak ne kadar övünsek azdır. Cumhuriyet Halk Partisi, Modern Türkiye Cumhuriyeti ile beraber doğmuş, aynı ülküyü amaç edinmiş, zorlukları ve düşmanları ortak olmuştur. Hepimiz inanıyoruz ki, her ikisi de dünya durdukça yaşayacak, Ayyıldızlı bayrağımız, devrimlerimizin simgesi altı oklu parti bayrağımızla sonsuza dek birlikte dalgalanacaktır. İki dönemdir iktidarda olan AKP' nin ülkeyi, devlet kurumlarını ve toplum yapısını ne hale getirdiğini hepimiz biliyoruz. En yüksek devlet görevlileri dahil milyonlarca kişinin dinlendiği, izlendiği, her aşamasında, evrensel hukukun ilkelerinden birkaçının ve temel insan haklarının çiğnendiği bir yargılama labirenti.
Cumhuriyetten adeta intikam alan bu zihniyet, İnsanımızı, sadaka almayı çok olağan sayan, ortaçağ görünümlü, ufuksuz bir kul haline getirmeyi, Cumhuriyet kurumlarını ve Cumhuriyeti yıkmayı kendisine hedef olarak almıştır. 1950 yıllarından günümüze değin, Emperyalist Devletlerin çıkarlarına taşeronluk için kurulan bütün liberal sağ partiler gibi, onların devamı niteliğindeki AKP de, Cumhuriyetin ilk dönemine rastlayan o kıtlık, savaş ve zor dönemlerindeki ulusumuzun bütün kazanımlarını, hiçbir iktisadi dayanağı ve gerekliliği olmaksızın, neden ve ne amaçla olduğu açıklanmayan, adına özelleştirme dedikleri, satıp, talan ve yağma eden, yandaşlar ve yakınlar arasında paylaşan adeta bir istila.
İmzalayanlar nur içinde yatsın. Lozan'ın bütün kazanımları yıllardan beri sinsi bir plan dahilinde peşkeş çekildi, gafiller ve hatta hain işbirlikçiler tarafından. Daha acımasız ve daha kan emici şekilde yeniden sırtımıza bindirilen kapitülasyonlar. Tarım kesimini bitirme, adım adım gerçekleştirildi. Önce pamuk, pancar ve tahıl. Sonra, köylü şehirli milyonlarca aileye aş, ekmek olmuş tütün. Burada, boğazından tütünden kazanılmış lokma geçmemiş kişi yoktur. Şimdi de, satılan Tekel' in ardından, ithalattaki Gümrük Vergilerinin sıfırlanması ile tamamen yok edilen tütüncülük. En sonunda bitirilen ve çaresi ithalatta aranan hayvancılık.
Tarım kesiminin, tohum, ilaç, gübre ve akaryakıt olarak yabancı ekonomilere aktarılan kazancı ve katma değeri. Ülke bu iktidar tarafından tohumsuz bırakıldı. Dışarıdan, gen yapısı bozulmuş, insanımıza ve gelecek nesillere ne şekilde etki edeceği belli olmayan tohumlar çiftçimize dikte edildi. Kendi ülkelerinde yasaklanan yöntem ve teknikler ülkemizdeki işbirlikçi bürokrat, teknokrat, iş adamı medya ve hatta bilim adamları tarafından, insanımıza empoze edildi.
Hukukta iflas sadece, ticaret erbabına has bir kavram iken, bu iktidar, toprağa ektiği bir tohumdan bin tane mahsul alan çiftçimizi de iflas ettirmeyi başardı. Böylece köyler boşaltılıp şehirlerdeki varoşlar dolduruldu. Sadece tarım kesimi mi, sanayi de aynı akıbeti paylaştı. Düşük tutulan döviz kuru ile ülke bir ithalat cenneti haline gelmiş, haksız bir rekabet yaşayan sanayici firmalar, küçülmeye gitmiş sonuçta çalışanlarını işten çıkartıp kapanma noktasına geldi ve işsizlik rekor seviyeye ulaştı. Köylüsü kentlisiyle, icra dairesini, mahkemeyi bilmeyen insanımız, AKP iktidarı sayesinde, Tapuda adıma kayıtlı taşınmaz yoktur. Adıma trafikte kayıtlı araç yoktur. Sadece şahsi eşyalarım ve giyim eşyalarım bulunmaktadır. İşsizim, geçimini babamdan aldığım harçlıkla karşılamaktayım. İş bulduğumda borcumu ödeyeceğini şeklindeki icra mal beyanı dilekçesini adeta ezberlemiştir. Her gün meydana gelen, başka ülkelerde yeri yerinden oynatacak olaylardan, gıkı çıkmayan, kendi yolsuzluklarına ve talanlarına duyarsız, tepkisiz ve kaderci olan bir toplum bir toplum yaratmayı amaçlandı. Ancak yanıldılar, bugün burada toplanmış sizler, Akhisar' in aydınlık yüzlü, ışıl ışıl gözlü, yürekli insanları, bugün bir olma, diri olma zamanı. Bu nedenle, Partimizin en üst Yöneticisinden, oy veren Partilimize kadar herkes, her düzeyde örgütümüzün düzenlediği etkinliklere ve toplumu aydınlatma çalışmalarına katılması, maddi, manevi ve fikri alandaki katkıların sağlanması gerekmektedir. Bu gün, burada toplanan partililerimizin çokluğu ve coşkusu bize bu cesareti vermiştir. Bugün, Milli Mücadele dönemi yıllarında katlandığımız zorlukların daha fazlasına katlanmaya hazır olmalıyız. Çünkü, AKP iktidarı aynı o yıllardaki gibi, büyük devletlerin ve uluslar arası sermayenin bölgemizdeki makro planlarını gerçekleştirmeleri konusunda taşeronluğa soyunmuştur, karşılığında da kendi çağdışı rejimlerini kurmada destek sözü almıştır. Bu güçler iktidara bu yolda sınırsız para, istihbarat ve teknik destek sunmuştur. Yıllarca önceye ait film kayıtlarının yurt dışından servis edilmesi ve dışarıdan ihbarlarda bulunulması bunun delilidir. Parti çalışmaları sırasında gezdiğimiz şehir, belde ve köylerimizde gülen bir insan görmek mümkün olmamıştır. İnsanlarımızın uzun yıllardan beri yüzü gülmemiş, adeta gülmeyi unutmuştur. Bizler iktidarımızda, gülmeye yatırım yapacağız, bütün teşvikleri, bütün kredileri, bütün primleri ve avansları gülmeye vereceğiz. Tüm halkımıza gülmeyi öğreteceğiz. Bütün kadroları ve programıyla partimiz bunu yapmaya ehil ve iktidara hazırdır." dedi.
Hükümete yüklenen İl başkanı Cahit Kaplan "bugün Akhisar İlçe örgütümüzün başlattığı iktidara yürüyüş yemeğinin ne kadar coşkulu ne kadar kalabalık ve ne kadar inançlı çağdaş aydınlık yüzlü insanların bir ortamın başta Akhisarlılar olmak üzere sonra Manisa' da sonra İzmir' de sonra Ege' de ve bütün Türkiye' de bu ülkeyi çağdaş aydınlık bir medeniyete götürecek kişiler olarak hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaşadığımız süreç hepinizin kaygıyla üzüntüyle korkuyla yaşadığı bir süreç işlemektedir. Ancak buradan bir çıkış var, bu çıkış Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında olacaktır.
Cumhuriyet Halk Partililerin inançlı kararlı kadrolarının bu ülkenin sosyal bir hukuk devleti olduğunu herkesin anlına çaka çaka göstereceği bir iktidar olacağını biliyoruz. Bu iktidar çiftçisi ile köylüsü ile emeklisi ile SSK ve Bağkur emeklisi ile tarımdan uğraşan insanları ile işsizleri ile geleceğe korku ve kaygı ile bakan insanların kadroların iş başına geleceği günleri özlemle ve hasret ile bekliyoruz.
Bu ülke geçmiş dönemlerde de sıkıntılı dönemler geçirdi, tek partili dönemden çok partili döneme geçişteki sıkıntıların olduğu günleri yaşadık. Ama bugün yaşanan sıkıntı ülkenin temel değerlerine felsefesine karşı bir karşı devrin anlayışı içerisinde bir hükümet ile karşı karşıyayız. Onların arzuları, inançları, beklentileri, demokrasiyi bir araç olarak kullanıp istedikleri istasyonda inecekleri bir anlayış olarak görüyorlar. Milli iradenin sahibi olduğunu millet isterse şeriatı da getirir diyen bir anlayışa karşı milli iradenin temsilcisi olduklarını söylüyorlar.
Hiç milli irade kendi öz kaynaklarını kendi değerlerini kendi ülkesi çıkarlarını emperyalistlere ve onların işbirlikçilerine peşkeş çeker mi.
Özelleştirme adı altında yağma ve talan ilişkisi içerisinde yandaşlarına peşkeş çeken bir anlayışı milli irade kabul eder mi. Milli irade kendi hukuku ile kendi ordusuyla kendi kurumları ile Cumhuriyetin kuruluş felsefesine farklı bir kuruluş sergileme iradesini gösterebilir mi. Bugün bu iktidarın yapmak istediği de budur. Buna karşı bir karşı duruş, buna karşı bir inatçı duruş, buna karşı geleceği savuran çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırmayı hedefleyen inancın sahibi olarak sizler karşı durmayacak mısınız. Teslim mi olacağız bu anlayışa, asla teslim olmayacağız.
İnsanları bu ülkeyi 2002 yılına kadar, elbette devletle borçlanır, devletler yatırım faaliyetleri içerisinde bulunur. 2002 yılından 2009 yılına kadar, Türk Cumhuriyet tarihi boyunca bu ülkeyi borçlandıran bu AKP iktidarının, ülkeye kriz geldi, şu oldu, bu oldu ancak kriz bizi teğet geçti anlayışını kabul etmek mümkün müdür. Böyle bir anlayışı kabul etmek bizim açımızdan mümkün değildir. Eğer 2002 yılına kadar Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan borçlanmanın iki katı kadar, 2002 yılından 2009 yılına kadar borçlanma yapılmıştır. Bu süre içerisinde eğer işçimiz, çiftçimiz, emeklimiz, halkımız 2002 yılındaki durumumuz 2009 yılında daha iyi diyebiliyorsa bu anlayış doğrudur. Ancak yaşadığımız süreç bunların 2002 yılından çok daha kötü bir noktada olduğunu gösteriyor. Eğer öyle ise bu borçlanma niye, yandaşlarınıza peşkeş çektiğiniz, 3 milyon kişinin işsiz kaldığı bir süreçte, emeklilerin maaşına binde 2 bir zam yaptığınız bir süreçte, yoksulluğun 7 milyon kişiye çıktığı bir süreçte bu ülke için kriz bizi teğet geçti diyorsanız kendinizi aldatıyorsunuz, ancak halkı asla ve asla aldatamayacaksınız. Sonunuz geldi, bu ülkenin üzerine kara basan gibi çöken anlayışın yandaşlarınıza özelleştirme adı altında peşkeş çektiğiniz anlayışın sonu gelmiştir. Bize dayatmaya çalıştığınız tehdit ve dinsel temelli siyaset yapma anlayışının, ideolojik amaçlı siyaset yapma anlayışının sonu geldiğini halkın iktidar olacağı bir anlayışın geleceği günler çok yakındır. Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, bizim her şeyden önce altı okumuz var, ne arıyorsak ne bekliyorsak onun altındadır.
Cumhuriyet Halk Partisini iktidara taşıma noktasındaki kararlılığımızı çok açık, çok net, çok candan ve çok samimi olarak istiyoruz.
Ancak bunu yapabilmek için her şeyden önce kendi iç demokrasimizi mutlaka ve mutlaka sağlamak zorundayız. Yüzümüzü partililerimize dönmek zorundayız, partililerimizin talep ve beklentilerine cevap vermek durumundayız. Halkın talebini halkın beklentisini halkın inancını iktidara getirme anlayışında biz varız demektir.
Ak Parti il başkanı geçenlerde Cumhuriyet Halk Partisi 10. yıl marşını söylüyor hala, biz yüzüncü yıl marşını yazıyoruz diyor. Allahtan korkun yoksa kuldan bari utan. Cumhuriyet Halk Partisinin onuncu yıl marşını söylerken içinde duyduğu huşur inanç Cumhuriyete inanç ve on yıllık süreç içerisinde yapılan yatırımlara, sanayi yatırımlarına dört bir yana dağılan demir ağlara ve on yılda onbeş milyon genç yarattık dediği idari mülkün ne olduğunun farkında dahi değiller. Eğer siz Cumhuriyet Halk Partisinin onuncu yıl marşını söylediğini söylüyor ve yüzüncü yıl marşının yazılması gerektiğini söylüyorsanız, yüzüncü yıl marşında mutlaka çocuklarınıza aldığınız gemiciklerin, tarımda uğraşan insanların açlık ve sefalet içerisinde olduğunu, tarım da uğraşan insanların yalnızca üretim sonunda elinin tersi ile alnının tersini sildiği kadar kaldığını biliyor olmanız gerekir. İşte bunları da yüzüncü yıl marşının içerisinde yazmanız gerekmektedir. Bu ülkenin kurumlarını birbiri ile çatışır hale getirdiğinizi Cumhuriyetin temel değerleri ile Cumhuriyetin kurumları ile savaşarak bir karşı devrim anlayışı içerisinde ülkeyi daha gerilere orta çağı anlayışına götürmek gerektiğini ve bu anlamda yaptığınız çabaları ve gayretleri yüzüncü yıl marşınıza da yazmanız gerekmektedir. Bu ülkede kriz bizi teğet geçti derken işçilerin, sanayicilerin, halkın ve işsizliğin de ne hallere düştüğünü mutlaka ve mutlaka yüzüncü yıl marşının içerisinde yazmanız gerekir. Bunları da yazarsınız ama hiçbir şekilde bunu besteleyecek hiçbir aydını hiçbir müzisyeni hiçbir çağdaş insanı bulamazsınız. Bu ülkenin yüzüncü yıl marşını da yazacak olan yine Cumhuriyet Halk Partisidir.
Halkın iktidarını, emekçinin, köylünün iktidarını hayata geçirecek olan onların beklentilerine cevap verecek olan yine Cumhuriyet Halk Partisinin kendisidir, ideolojisidir.
Bülent Arınç utanmadan, arlanmadan meclis başkan yardımcısının odasına girmek sureti ile hakarete varan bir duruş ile ona nasıl yürütmesi gerektiğini söylüyor. Kadınları sanki ikinci sınıf bir vatandaş gibi istediği zaman istediği yerde azarlayacakmış gibi azarlama hakkına sahipmiş gibi bir anlayışın sahibi olarak bu iktidar ve bu iktidarın mensupları bilmelidir ki Cumhuriyet Halk Partisi ve bu ülkenin kadınları sana asla ve asla izin vermeyecektir, vermemelidir ve vermeleri de mümkün değildir. Sona diyor ki; incittiysem özür dilerim, bizde derler ki; incitsen de incilme, incilsende incitme. Biz Mevlana olmalıyız, hacı Bektaşi veli, pir sultan abdal, tam bağımsızlık benim karakterimdir diyen Mustafa Kemal Atatürk olmalıyız. Biz namuslular da en namussuzlar kadar cesur olmalıdır, cesaretli olmalıdır diyen İsmet İnönü olmalıyız ve öyle de olacağız. Bizi etnik temel de siyaset yapma anlayışına karşı bir dik duruş gösteriyoruz.
Biz ülkenin her köşesinde yaşayan kürdüyle, lazıyla, çerkeziyle, arnavutuyla aynı duyguları aynı yürek hissini aynı umudu aynı geleceği paylaşmayı hedefleyen insanlarız.
Sizin etnik temelde siyaset yapma anlayışı biz Cumhuriyet Halk Partisinin milliyetçilik anlayışını hukukçuluk anlayışını söylüyoruz. Biz Anadolu geleneğini biliriz, bizim ibadetimiz gizli, kabahatlerimiz açıktır. Onların ibadetleri açık kabahatleri gizlidir. Bizim de iki tane Mustafamız vardır, bir tanesi Muhammed Mustafa diğeri Mustafa Kemal Atatürk' dür.
Sayın Bülent Arınç' a buradan sesleniyorum, aklınızı başınıza alın. Kendini kaf dağının üstünde gören insanlara söylüyorum, bizim kalplerimiz bizim duruşumuz Cumhuriyet Halk Partililik duruşu senin anlını karışlar, senin aklın da yetmez fikrin de yetmez, ruhun da yetmez ve gücün de yetmez.
Adamın soyuna da bakarlar sopuna da bakarlar ama bizim soyumuz sopumuz Cumhuriyetin temel değerlerin sahip çıkan insanlarla doludur. Aklını başına al haddini bil, haddini bilmezsen bu Manisalı sana yarın haddini bildirecektir" dedi.
CHP Parti meclis üyesi Manisa Milletvekili Şahin Mengü "Akhisar' daki bugün ki hava bana 1977 yılın anımsatmaktadır. İktidara yürüyoruz, iktidara gelip uçağa binmeye fırsat vermeden meclisten yüce divana otobüs kaldıracağız. Böyle günler coşku ve kardeşlik günleridir, bundan dolayı bugün çok fazla konuşmayacağım. Şuanda aramız da Türkiye' nin iki tane çok ünlü siyaset adamı vardır. Ben konuşma hakkımı onlara veriyorum, onlar konuşacaklar, onlar bizim misafirimizdir" dedi.
Alevileri satanistlerin düzeyine indiren bir hükümet olduğunu vurgulayan CHP Muğla milletvekili Birol Ergin "biz Adalet ve Kalkınma Partisine niye karşıyız, bunu bileceğiz ve niçin Cumhuriyet Halk Partiliyiz bunları bileceğiz, önemli olan da budur. Biz Adalet ve Kalkınma Partisine şunun için karşıyız; Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyeti temellerinden yıkıp şeriatçı bir devlet düzenini getirdiğinden Cumhuriyetçi olmadığı için. Milleti param parça yapan bir anlayışa ve milliyetçi olmadığı için. Halkı yoksulluk içerisinde kıvrandırıp bir parça kömüre bir parça makarnaya muhtaç ettiğinden halkçı olmadığı için. Devletin milletin neyi varsa satıp savurduğu devletçi olmadığı için ve halkımı mezheplere ayırıp özellikle Alevilere şu desteği verelim dediğimiz, dediler ki; Alevilere onu verirsek biz acaba başkalarına ne vermek zorundayız, satanistlere ne vermek zorundayız diyerek, Aleviliği satanistlik düzeyine indirecek kadar laiklik karşıtı oldukları için ve devrime hiç inanmadıkları için Adalet ve Kalkınma Partisine karşıyız. Özetle vatan ve millet kavramı hiç olmadığı için Adalet ve Kalkınma Partisine karşıyız. Biz Cumhuriyet Halk Partililer Atatürk' ün kurduğu Cumhuriyete sonun kadar bağlı olduğumuzdan, onların tek kişi düzenine bağlı bir şeriat devleti kurma niyetlerine şiddetle karşı olduğumuz için, biz Türk milletini dünyanın en onurlu milletler düzeyine çıkarma arzusu içerisinde milliyetçi olduğumuzdan, biz yoksulluğu kader olmaktan çıkaracak bir halkçı anlayışa sahip olduğumuzdan ve özel sektörün gitmediği her yere ve özel sektörün girmediği her kesime girecek kadar devletçi olduğumuzdan, hiç kimsenin dini inancı ile ilgilenmediğimizden, inanan kadar inanamayana da saygı duyacak kadar laik olduğumuzdan, çağdaşlığı sonsuza kadar sürdürecek anlayışa sahip olduğumuzdan, devrimci olduğumuzdan ve Mustafa Kemal Atatürk' ün evladı olduğumuzdan dolayı Cumhuriyet Halk Partiliyiz. Bizi onlardan ayıran noktalar bunlardır.
Şimdi bir adam çıkmış, bir köprü altı çocuğu, AKP ile uğraşmak yerine kendisine para verip istekleri doğrultusunda Cumhuriyet Halk Partisine savaş açıyor. Gül müdür, lale midir, değerli arkadaşlarım bu adam bu değirmenin suyunu nereden buluyor.
3 bin kişiye gönüllüye her ay maaş veriyor, bu adam mitinge katılacak kişilerin otobüs ücretlerini kendi karşılıyor. Bu adam miting için geldim işimi bıraktım diyenlere yevmiye veriyor ve bütün yurt dışı gezilerine özel uçaklarla gidiyor. Değerli arkadaşlarım bu adam bu paraları nereden buluyor. O da maddi ve manevi gücünü Recep Tayyip Erdoğan gibi Amerikadaki ağabeylerinden alıyor.
Ne Avrupa Birliği safsatasına sonsuz güven duyacağız ne olursa olsun gireceğiz diye değil ne de Avrupa Birliğinin Türkiye' yi param parça etme arzuları karşısında sessiz kalacağız. İki konuda da Cumhuriyet Halk Partisi bu milletin çıkarı doğrultusunda yapılaması gerekenleri yapacaktır.
Bu Sarıgül denen adamı, bu boş çuvala bakınız ne diyorlar. Düğün evinin bekçisi, ölü evinin lafçısı, işte Sarıgül dediğin budur.
Bunun peşinden gitmek isteyenlere söylüyorum, hiç kendinizi yorup dolanmaçlı yollara girmeyin, doğrudan doğruya gidin AKP' ye gidin orada çalışın. Göreceksiniz o adam yüze bir oy da alsa, bu bizden gitmeyecektir, bu kendisini ortaya salanların bize dönmeyecek oyları olacak ona gidecek oyların.
İktidara geldiğimiz de bu millete ne vereceğiz, bunları paylaşmak istiyorum.
İlk işimiz emekli konusunu ele almak olacaktır. Bütün emeklilere yaşamlarını insan gibi sürdürecekleri bir maaşı mutlaka vereceğiz ve ayrıca emekliler arasındaki ayrımı ortadan kaldıracağız.
Yoksulluğu ortadan kaldırmak için evinde çalışanı olmayan her aileye her ay bugün ki düşüncemiz ile 300 TL belki yarın durum uygun olursa asgari ücret kadar maaş bağlayacağız. Bu maaşı da evin erkeğine değil o evin kadınına vereceğiz. İşçilerimiz için 4-C denen bu maskaralığı ortadan kaldıracağız memuriyet kanunundaki o 4-C maddesini silip atacağız. İşçilerimize bugün ki olduğu gibi sigortalı olarak devam etmesini sağlayacağız. Memurlarımıza hak ettikleri maaş yanında toplu sözleşmeli grevli sendika hakkını mutlaka verip sendikalılar yasasını dernekler yasası olmaktan çıkaracağız. Güneydoğu sorununu çözmek için bütün varlığımız ile Güneydoğuyu fabrikalara boğacağız. Güneydoğu da başta olmak üzere mutlaka toprak reformunu yapacağız. Büyük Atatürk' ün yaşam boyunca isteyip de yapamadığı bir tek konu vardır, o da toprak reformudur. İnşallah iktidarımız da Atatürk' ün gözleri açık gitti açık kalmasın diye toprak reformunu hayata geçireceğiz. Özelleştirme konusunda bugüne kadar özelleştirilen işletmelerden uluslar arası yasaların elverdiği ölçüde alabileceğimiz bütününü geri kalacağız ve özelleştirmeye son vereceğiz. Çiftçilere sesleniyorum, kesinlikle senin aldığın mazottan vergi almayacağım. Özel Tüketim Vergisi almayacağız, mazot rafineride 800 lira, vergisi 1 buçuk milyon lira sen alıyorsun 2 milyon 850 bin liraya, kesinlikle yarı fiyatına vereceğiz mazotu ve bütün çiftçileri kooperatifleştireceğiz. Bu zalimlere yaşattıkları zulümlerin hesabını mutlaka soracağız. Bunlara öyle hesap soracağız ki dünyaya emsal olacaktır" dedi.
Manisa Milletvekili Bülent Arınç' a yüklenen CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce "ben ilk başta size bir şarkı sesleneceğim, yüce divan sarmış dört bir yanımı, baktığım her yerde yargıçlar duruyor, ben askeri düşünmek istemesem de bana her şet darbeyi hatırlatıyor, beraber yürüdük Amerika yolunda beraber ıslandık Arınç' ın göz yaşlarında, beraber korktuk hayali suikastlarda, şimdi dinlediğim tüm telefonlar bana yolun sonunu hatırlatıyor.
Ben Bülent Arınç' a bir şeyler söylemek istiyorum. Başbakanın gemileri varmış, oğlunun şirketleri varmış, Bülent Arınç' ın da para ve pul ile hiç işi yokmuş.
Bu 72 milyonluk Türkiye Cumhuriyetinde bu dünyayı ve öbür dünyayı halleden tek adam Bülent Arınç' dır. Geçen dönem saat 11 ve bir kanun görüşülüyor. Madde ise şöyle, milletvekilleri emekli olunca, kıyak maaş alınır. Bu her yerde böyle. Bülent Arınç' ın dönemine kadar meclis başkanlığı yapanlar ile milletvekilliği yapanlar aynı maaşı alırdı. Emeklilik kanunu ile ilgili bir düzenlemenin içine o parayı sevmez o bu ülkeye ağlayan adam ağlamadan sorumlu başbakan yardımcısı ahreti düşünen adam. Bir madde sıkıştırdı meclis başkanlığı yapanlar milletvekillerinin iki katı maaş alacak. Yani milletvekilleri 4 buçuk milyar lira maaş alırken Bülent Arınç ise 9 milyarcık emekli maaşı alacaktır. Şimdi bu dünyayı halletti mi, şimdi geldi öbür dünyaya, bakın şimdi Bülent Arınç öbür dünyayı nasıl halletti. Bülent Ecevit partimizin eski genel başkanı, eski başbakan rahmetli Bülent Ecevit ölünce bunun devlet mezarlığına gömülmesi için bir kararname kanun gerekiyordu. O güne kadar meclis başkanlığı yapanlar devlet mezarlığına gömülmüyordu. Bülent Arınç başbakanlık yapanların yanına meclis başkanlığı yapanları da sıkıştırdı. Artık Bülent Arınç Manisa' ya gömülmeyecek, o büyük adam devlet mezarlığına gidince sanki günahlarının affedileceğini zannediyor. Yok öyle bir şey dokunulmazlık bu dünya da var, öbür dünya da yok.
Bizim önümüzdeki seçimde sloganımız şu; birincisi 4-C sloganımız var, çok çalışacağız, çağdaş olacağız, çalmayacağız çaldırmayacağız. İkinci sloganımız ise, eski partini bırakta gel, okunmuş mektuplarını yak da gel, Türkiye ne halde bak de gel, ampulu patlat da gel, altı oku yakana tak da gel diyeceğiz. Bu ülkenin iş adamlarını vergi silahı ile sustursalar da bu insanlara vergi memurları ile tepesine inseler de, bu ülkede sabahın erken saatinde evinden alınıp aylarca sorgusuz sualsiz içeri tıksalar da bu ülkede her şeyi başta kendini padişah zanneden başbakan Recep Tayyip Ersoyan pardon Erdoğan, olsa da hep birlikte şunu diyeceğiz, tepeden tırnağa cesaret, her şey Türkiye' yi içermekten ibaret" dedi.
Gece, yerel sanatçılar Org'ta Servet, Gitar'da Özcan'ın söylediği bir birinden güzel şarkılar geceye ayrı bir renk kattı.
Akhisar CHP İlçe Teşkilatı iktidara yürüyüş yemeği 19022010