Akhisar: (Kenan MOLLA)
Akhisar'da faaliyet gösteren 11 sivil toplum örgütü ve Ticaret Borsası ile Ticaret Odası üyeleri de şahsi kanaatlerini açıklamak için Akhisar Sanayici ve İş Adamları Derneği (AKİSAD) binasında bir araya gelerek Akhisar İnsan Hakları ve Demokrasi platformunu oluşturdular. Platform 12 Eylül tarihinde referandumu yapılacak olan Anayasa değişiklik paketine evet diyeceğini açıkladı. AKİSAD binasında bir araya gelen grubun sözcülüğünü Akhisar Hamle Eğitim Gönüllüleri Derneği (HEGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özkan, basın açıklamasını okudu.
İnsan Hakları ve Demokrasi Platformuna sivil toplum örgütü olarak destek verenler; Akhisar Hamle Eğitim Gönüllüleri Derneği (HEGDER),Akhisar Sanayici ve İş Adamları Derneği (AKİSAD), Akhisar Kasaba ve Köyleri Yardımlaşma ve Eğitim Derneği (AKDER), Akhisar Kültür ve Eğitimi Geliştirme Derneği (EK-DER), Akhisar Bedensel ve Zihinsel Engelliler Derneği (ABZED), Akhisar Bayburtlular Derneği, Şehirüstü Cami Bakım ve Onarım Derneği, Eğitim Bir-Sen, Bem-Bir-Sen, Demirciler Odası, Tenekeciler-Sıhhi Tesisatçılar ve Doğalgazcılar Odası ile platforma şahsi kanaatlerini açıklamak üzere Akhisar Ticaret Borsası Meclis Başkanı Fettah Gürmen, Ticaret Odası Meclis Başkan Yardımcısı Harun Eryüksel, Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Birel, Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Aytekin Gencer, Akhisar Çağdaş Romanlar Derneği ve Roman Merkezi Federasyonu Başkanı Erdoğan Şener ile Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kaya Yılmaz katılarak referandum evet diyeceklerini açıkladılar.
HEGDER Başkanı Hakan Özkan, basın açıklamasının tam metni:
Değerli Basın Mensupları
Akhisar İnsan Hakları ve Demokrasi platformu olarak Akhisar'da faaliyet gösteren 11 Sivil Toplum Örgütü bir araya gelerek 12 Eylül tarihinde referandumu yapılacak olan Anayasa değişiklik paketine evet diyeceğimizi açıklamak için bu toplantıyı düzenliyoruz.
Türkiye'de demokratikleşme, sivilleşme, özgürleşme ve insan hakları sorunu bulunmaktadır, ve bu sorunun başlıca nedeni ise 27 Mayıs 1960 ve sonraki yıllarda yapılan darbelerdir. 12 Eylül, 12 Mart ve daha önceki 27 Mayıs darbeleri, hiçbir mantığa dayanmayan ve millet adına hiçbir yarar vaat etmeyen bir çeşit sindirme ve herkese haddini bildirme, sonra da iktidarı ele geçirme ve şahsî saltanatları devam ettirme hareketleriydi. Bazı kimseler, gemilerini yüzdürmek için kan seylâplarına ihtiyaç duymuş; bu milletin evladını sağcı ve solcu olarak cephelere ayırmış ve vuruşturmuş; nihayet akıttıkları kan, irin ve gözyaşından istifade ederek kendi otağlarını kurmuşlardı. Türkiye'de darbeler ile siyasetçiler asılmış, binlerce kişinin cezaevine konulmuş ve insanlar işkencelerde öldürülmüş ya da sakat kalmıştır. Binlerce kişinin işinden atılmış, film ve kitapların yasaklanarak hem sağdan hem de soldan dengelensin diye suçsuz yere gençler idam edilmiştir. "Ancak bunlara sebep olanlardan hiç hesap sorulmamış, sormaya kalkanlar da cezalandırılmıştır. Darbeciler hakkında iddianame hazırlayan savcılar, makale yazan gazeteciler ve hatta bir dönem aydınlar susturulmuştur. O zaman demokrasi, özgürlük, insan hakları ve adalet diyorsak; önce darbe dönemlerini masaya yatırmak zorundayız. Ödenen bedelleri, çekilen çileleri, sıkıntıları ve kafese alınan hayatları konuşmadan demokrasinin önemini anlayamayız. Her bir birey o dönemlerde yaşananları anlamak ve acı dolu günleri yaşatanları sorgulamak zorundadır. Çünkü o günlere bir daha dönülmemesinin hiçbir garantisi yoktur. Garanti sivilleşme ve özgürleşmedir.
Sivilleşme, demokrasi, insan hakları ve adalet için yapılacak çok iş ve yürüyecek çok yol bulunmaktadır. Önce temel insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü benimsenmelidir. İnsanların doğuştan elde ettiği temel haklar koruma altına alınmalıdır. Denetime kapalı tek bir alan bırakılmamalıdır. Yargıda reformlar aralıksız olarak sürmeli, kesintisiz özgürlük, demokrasi, insan hakları ve adalet için vesayetin mağdur ettiği vatandaşların hakları iade edilmelidir. Emeğe saygı gösterilmeli, sendikal faaliyetlere yönelik baskı, engelleme, tehditlere son verilmelidir. Bu paketin özürlülere, yaşlılara, kadın ve çocuklara getireceği haklar konusu da insan hakları anlamında önemli değişiklikler getirmektedir. Toplumun yüzde 70'ini oluşturan ve dezavantajlı durumda bulunan çocuk, yaşlı, kadın ve engelli vatandaşlarımıza ayrıcalıklar tanınıyor. Bu değişiklikle artık bu kişilere yönelik iyileştirici tedbirler anayasanın eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacak. Herkes eşit olacak. Kadınların ve engellilerin pratik hayatta karşılaştıkları sorunlar ortadan kaldırılacak, çocuklarımızın istismar edilmesi de mevcut değişiklikler ile tüm halkımıza ve özellikle engelli vatandaşlarımızın mağduriyetlerini düzeltme adına önemli bir adım olacaktır. Çalışanların haklarına önem verilmeli, ekonomik-sosyal hak ve menfaatleri korunmalıdır. Bu hakların genişletilmesi için de yeni projeler ortaya koyulmalıdır. Devlette çalışanlar arasında ücret ve statü adaletsizliği de derhal giderilmelidir. Demokratik bir ülke ve katılımcı demokrasi için memurlara siyaset yapma yasağının kaldırılması da elzemdir. Bugün tam anlamıyla demokratikleşmememizin temel nedenlerinden biride yaşanan terör olaylarıdır. Terör ve şiddetin yaşandığı yerde özgürlükten ve adaletten söz edilemez. Toplumsal barışın önündeki en büyük sorun olan şiddet olaylarının çözümüne yönelik reçeteler hazırlanmalıdır. Şiddet karşıtı çözüm önerileri sunan sivil toplum temsilcileri dinlenmeli ve desteklenmelidir. Özgürlükler genişletilirken, kavgasız ve gürültüsüz, demokratik siyaset ön plana çıkarılmalıdır. Toplumu kutuplaştıran ve ayrıştıran siyasi anlayışlardan derhal vazgeçilmelidir. Terörün amacı kardeş kavgası, besleyenler ise Türkiye üzerinde karanlık emelleri olan güçler. Terör yandaşları ve onun maşaları gerilimi yükselterek toplumu cephelere bölmeye çalışırken, siyasetçilerin ve hatta bazı sözde sivil toplum temsilcilerinin onların ekmeğine yağ sürecek şekilde şiddet içeren mesaj vermeleri bu ülkeye yapılan büyük ihanettir. Çözüm; daha fazla demokratikleşmedir. Bunun dışında sorunlarımıza çözüm aramak zaman kaybıdır"
YENİ BİR TOPLUMSAL MUTABAKAT İÇİN "DEMOKRASİ" DİYORUZ
Kanunlar, çeteler, güç odakları, liderler için değil; milletin çıkarları için yapılmalıdır. Yıllardır böyle yapılmadığını biliyoruz.Yapılmaya çalışıldığında statükocuların devreye girdiğini de görüyoruz. Artık yeni bir sayfa açmalıyız. Bu sayfa için atılan ilk adımı anayasa değişikliği olarak kabul ediyoruz. Referandumda değişiklikleri desteklemekle beraber yeni bir anayasa talebimizden vazgeçmediğimizi de herkesin bilmesini istiyoruz. Daha özgürlükçü, demokrat, insan haklarının her şeyin önünde olduğu ve adaletli bir sivil anayasa yazılmasını talep ediyoruz. Bugünkü anayasa ile tam anlamıyla demokrasiye geçiş mümkün değildir. Demokrasinin sırtındaki bu yük kaldırılmadıkça, sorunlarımızın çözüme kavuşması da mümkün gözükmemektedir. Değişim elbette sancılı sürecek. Ama en önemlisi milletin son sözü olacak. En doğru kararı milletimiz verecek. Türkiye'nin uzun zamandır ihtiyacını hissettiği sivilleşme için atılan her adımın yanında olacağız. Sivilleşme demokrasinin temelidir. Özgür ve demokrat bir Türkiye için ön şart sivilleşmedir.
PAKETİ KİMİN HAZIRLADIĞI DEĞİL İÇERİĞİ ÖNEMLİ
Anayasa Değişiklik Paketi'nin kim tarafından hazırlandığına değil, içeriğine bakılarak oy kullanılması gerektiğini savunmaktayız. Maalesef bazı kesimler Anayasa Paketi'nin içeriğine göre değil, paketi hazırlayanlara göre pozisyon alıyor. Düne kadar 12 Eylül Anayasası'na karşı çıkanlar, darbecilerin yargılanmasını isteyenler bugün önlerine gelen fırsatı elinin tersi ile itiyor. Onlar bugüne kadar 12 Eylül'den hesap sorulacak diyerek milleti kandırdı, oyaladı. Şimdi fırsat doğdu. Darbelere, darbecilere, yargısız infaz yapanlara, 12 Eylül öncesi milletimizi birbirine düşürüp, birbirine kırdıranlara, Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Başbağlar'da Alevi-Sünni çatışması çıkarıp,30 yıldan beridir Türk'ü Kürd'ü birbirine düşürmek isteyenlere, kontrgerillaya, Gladyo'ya, her türlü çetelere hesap sormak için 12 Eylül'deki referandum fırsatını iyi kullanmalıyız.
ANTİ-DEMOKRATİK YARGI KARARLARI ALINAMAYACAK
Anayasa değişikliğine "EVET" demek için birçok sebep bulunmaktadır. Öncelikle 12 Eylül darbecilerine yargılanma yolu açılıyor. Ordudan atılan askere yargı yolu getiriliyor. Kişisel verileri korumaya alan anayasa paketi ile fişlemeler tarih olacak. Darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanması düzenleniyor. Yüksek yargıdaki vesayetçi anlayış sona eriyor. 13 bin hakim ve savcıya söz hakkı doğuyor. Yargıtay, Danıştay ve HSYK'da çalışan 250 hakim ve savcı arasında top çevirme işi sone eriyor. HSYK-Yüksek yargı paslaşması bitiyor. Kapalı kast sistemine son veriliyor. Meslekten atılan Hakim ve Savcıya yargıda hak arama yolu veriliyor. İkili yargı sistemine son veriliyor. Asker demokratik rejime karşı suç işlese, darbe planı yapsa, askeri mahkemede yargılanıyordu. Şimdi sivil mahkemelerde yargılanacak. Askeri hakimler emir komuta zincirinden kurtuluyor, hakimlik teminatı geliyor. Yerindelik denetimi engelleniyor. Bizler Akhisar İnsan Hakları ve Demokrasi Platformu olarak; geciken ve geciktikçe de Türkiye'ye pek çok şey kaybettiren anayasa değişikliğinin milli iradenin sahibi olan halka arz edilmesini destekliyor ve her 'evet' demokrasiye davettir. Her 'evet' adalete davettir. Her 'evet' özgürlüklere, hukuka ve insan haklarına saygıya davettir diyoruz ve 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumun siyaset üstü olduğunu ve referandumda 'evet' denmesini desteklememiz, o işi yapan insanları ya da siyasi partiyi takdir değil, o işin kendisini takdir meselesidir; kim yaparsa yapsın, yapılan güzel bir işi takdirdir. Ve bundan dolayı da referandumu milletimizin geleceği adına atılan önemli bir adım olarak görüyor ve EVET diyerek destekleyeceğimizi açıklıyoruz.