ADD Kadınlar Gününde Atatürk Anıtına Çelenk Koyarak Kutladılar!

ADD Kadınlar Gününde Atatürk Anıtına Çelenk Koyarak Kutladılar!
>>>>>Kenan MOLLA

Akhisar Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)  Kadın Kolları başkanı Meliha Niğdeli, Leman Çatılı, Füsun Kaygusuz, Hediye Gam, Hülya Akaydın, Semra Can, Gülşen Göllü, üyeler ile  Demokratik Sol Parti  (DSP) Kadın Kolları yönetim Kurulu üyeleri  Gülseren Okka, Emel Gezer, Fatma Özdamla, Nurten Turan, Seher Kazanlı, Refiye Gülban ve Mücübe Başaran birlikte  ADD lokalinde toplandılar.Yürüyerek Milli Egemenlik Meydanında Atatürk Anıtına çelenk koyarak başladılar. Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasından sonra ADD Başkanı Süleyman Şen, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle çelenk’e katılan kadınlara karanfil verdi ve Kadınlar Gününü kutladı.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle günün anlam ve önemini anlatan konuşmayı Akhisar Atatürkçü Düşünce Derneği Kadın Kolları Başkanı Meliha Niğdeli yaptı. Meliha Niğdeli;”  Değerli misafirler,sevgili arkadaşlarım;hepinize hoş geldiniz diyor,”Atatürkçü “Düşünce Derneği” adına saygılarımızı sunuyorum.Kadınları toplumsal hayatta bir yer bulmak,bazı temel haklara sahip olmak için verdikleri mücadeleyi temsil eder.(8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz )Kutlu olsun diyoruz. 8 Mart 1957’de Amerika’nın New York kentinde tekstil sektöründe ,çok ağır şartlar altında çalışan kadınların ayaklanmasıyla ve 1977’de Birleşmiş Milletler genel toplantısında,(Kadın Hakları uluslararası barış günü )olarak kabul edilmiştir.8 Mart ;bugün dünyanın dört bir yanında “Dünya Kadınlar Günü “olarak kutlanmaktadır.Türkiye de;8 Mart kadınlar günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü “olarak kutlanmaya başlandı ve 1975Yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı.21.inci yüzyılda çağdaş ve laik Türk kadını ,düne kadar toplumsal hayatta bir yer bulabilmek ve bazı temel haklara sahip olmak için mücadele ederken; Bugünkü platformda layık oldukları günün anlamını kutlayabiliyor. Yüce önderimiz “Mustafa Kemal Atatürk’ün; Türkiye Cumhuriyetini bir hukuk devleti oluşturma çabası, kadınlar açısından çok önemli bir aşama olmuştur. Osmanlıda adil bir hukuk sistemi yoktu. Kişinin özelliklerine, cinsiyetine, iş konumuna, dinine ve mezhebine göre farklı kurallar uygulanıyordu; 1926’da kabul edilen Medeni Kanun önemli değişimleri beraberinde gitirdi. Ancak bugün hala bölgeden bölgeye, bir sosyal sınıftan diğerine ve teröre göre değişen geleneksel yasalar, kadın kimliği üzerinde baskıcı etkisini göstermektedir. Cumhuriyet Devrimleri çerçevesinde, kadın konusunda temel amaçlardan biridir.  O zamana dek hareket alanı, özel alanla sınırlı olmuş kadının kamusal yaşama çıkmalarını sağlayarak; ekonomik, sosyal, siyasi alanda erkeklerle yan yana, omuz omuza Genç Türkiye Cumhuriyetinin kurulma ve kalkınma süreçlerinde aktif olarak yer almalarıydı; Kadınların çalışma yaşamına katılması “Modernliğin” bir göstergesidir. Cumhuriyet Devrimlerinin kadına sağladığı haklara rağmen, ortaya çıkan resim göstermektedir ki; gerek özel, gerekse kamusal alanda, cinsiyet eşitsizliği henüz aşılmaz görünmüyor. Resmi istatisliklere göre Türkiye de yetişkin her 10 kadından, yalnızca 3’ü, Erkeklerden ise 7’si ev dışında çalışma yaşamına katılmaktadır. İşgücü içinde yer alan her 10 kadından, yaklaşık 7’si ücretsiz aile işçisi olarak çalışırken; Erkekler için aynı oran, onda biridir.Bu oranlarla; Ekonomik alandaki cinsiyet eşitsizliğin boyutları çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. 1955’li yıllarda %70’in üzerinde olan kadın işgücüne katılma oranı; 1990 yıllarında %30’lara kadar gerilemiştir. Birleşmiş milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre; Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin %10’na sahipler, Dünyadaki mal varlığının ise %1’ine sahipler, Başka bir değişle, dünyadaki işlerin %3’ünü, erkekler tarafından görülüyor, ama erkekler dünyadaki toplam gelirin %90’ına ve toplam mal varlılığının %99’una sahipler;

Kadınların aile içi ve sosyal yaşamlarından örnek verecek olursak Türkiye’deki rakamlardan bazılarını söyle sıralayabiliriz;

1- Şehirlerde evli kadınların %18’i, köylerde %76’sı eşleri tarafından dövülüyor.

2- Kadınların %57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.

3- Aile içi suçların % 90’ın kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.

Toplum ve ailedeki konumları, öncelikle eş ve anne olarak belirlenen kadınların çoğu ev dışında çalışmaya yönlendirilmemekte, aileleri tarafından eğitimleri kısıtlanarak; iş gücü piyasasına girmeleri için gerekli nitelikleri edinme şansından yoksun bırakılmaktadır.

Sonuç olarak; kadınlarımız Kamusal alana ve çalışma yaşamına katılmalıdırlar, Bu; Kadınlarımızın kendilerini çok daha üretken ve özgüven sahibi bireyler olarak hissetmeleri, Yasal haklarını kullabilmeleri, Yurtaşlık bilincinin gelişimi, gelecek kuşakların eğitiminde erkekler kadar söz sahibi olmaları, Demokratik, sosyal ve Hukuk devletinin sağlıklı işlemesi; Çağdaş, devrimci demokrat ve Aydın bir Türkiye olabilmemiz açısından yaşamsal önemdedir. “Atatürk Türkiyesine  Ve Cumhuriyet Kadınına Yakışan’da Budur” dedi.