SP İlçe başkanı Ali Dursun Gündemi değerlendirdi
Akhisar Haber Ajansı-AHA
Saadet Partisi (SP) Akhisar İlçe başkanı Ali Dursun ve yönetim kurulu üyeleri Hakkı Kuzum, Özcan Şahin, Okyay Çakmak, Mustafa Arif Aysu ve Haydar Doğan ile birlikte kakıldığı parti Lokalinde basın açıklaması yaptı.
SP İlçe başkanı Ali Dursun'un okuduğu basın açıklamasının tam metni;"
Bugün ülkemiz hakikaten hem ekonomik hem de diğer bütün konularda büyük bir çıkmazın içine girdi. Ekonomi yönetiminde, gelen gideni, her geçen gün de bir öncekini aratır hale geldi.
Artık fiyatlar haftadan haftaya değişmiyor, günden güne değişiyor, pusula şaştı. Dolar 16 TL. seviyesini gördü.
Bugün ülkemizde, bir avuç insan hariç, 84 milyon insan aynı sıkıntıyı çekiyor. Türkiye belirsiz bir uçuruma doğru gidiyor. İktidar acaba bir çare bulabilir miyiz diyerek, herkesi bir araya toplayacağına, muhalefete sanki harp ilan ediyor. Böyle bir mantıkla, siz değil ekonomik problemleri, hiçbir şeyi çözemezsiniz. Onun için Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz mantığından vazgeçilmelidir.
Değerli Akhisarlılar, İktidar bugünlerde tutturmuş, “faiz sebep enflasyon sonuç” deyip duruyor. Yani bu sözleriyle faize karşı olduğunu ifade etmeye çalışıyor. Bu iktidar sahiplerine sormak gerek 18 yılda 500 milyar dolar faizi neden ödedin, önlemini almadın. Bu iktidarın faize ne kadar korkunç para aktardığını anlatmak için Avrasya tünelini örnek vermek istiyorum. Avrasya tünelinin maliyeti 1,3 milyar dolar. Tam 384 Avrasya tünel parası eder.
Madem faize karşısınız da Bu sene 179 milyar TL. faizi neden ödediniz. 2022 yılında 240 milyar TL., 2023 yılında 300 milyar TL. faizi niçin ödeyeceksiniz? Gördüğünüz gibi bunların faize karşı oldukları falan yok. Sadece faize karşıymış algısı oluşturuyorlar.
Ki bugünkü iktidar sahipleri, 96-97 yıllarında 98 yıllık Cumhuriyet tarihinde bu güne kadar bir kez uygulanan denk bütçenin ne olduğunu ve bunun ülke ekonomisine getirdiği kazançları , havuz sisteminin faydalarını bunun sonucunda bankaların devlet üzerinden kazançlarının nasıl kesildiğini ve dolayısıyla devletin faiz giderlerinin nasıl azaldığını, eşel mobil sistemi sayesinde emekliye, işçiye, memura, üreticiye, köylüye neler kazandırdığını gayet iyi biliyorlar.
Daha birkaç gün önce Merkez bankası %15 faizle bankalara para veriyor, bankalarda aldıkları bu parayı %22,5 faizle hazineye veriyor. Gördüğünüz gibi banka sağdan sola dönünceye kadar % 7,5 kazanıyor. Bu, bile bile faizcileri korumaktır.
Şimdi sorabilirsiniz ülkenin , halkın faydasına olan bu sistemleri niçin uygulamıyorlar? Çünkü iktidar sahiplerinin, kendilerine destek verenlere bir bedel ödemeleri gerekiyor da ondan. Artık kapitalist ülkeler bir ülkeyi ele geçirmek istediklerinde askeri yöntem yerine ekonomik yöntem kullanıyorlar. Çünkü ülkeyi hazır lokma haline getirebilmek için önce insanını işsiz bırakacaksın, aç bırakacaksın, borca esir edeceksin. Maalesef bu proje Türkiye’de bugün adım adım uygulanmaktadır.
Değerli Akhisa’rlılar, bu ülkenin sorunları ancak milli görüşle çözülür. Onun için diyoruz ki ;
EYT lilerin problemlerini biz çözeriz.
Atanamayan öğretmenlerin sorunlarını biz çözeriz.
FETÖ olayını, “at izini it izine” karıştırmadan biz çözeriz.
Çalışanın, emeklinin, dul ve yetimin hakkını biz veririz.
İş bulamayan gençlerin, geleceğe umutsuz bakan öğrencinin umudu biziz.
Onun için Saadet Partisinin güçlü olarak parlamentoda bulunması gerekir.
Ey iktidar sahipleri şu cümlelerin ağırlığı karşısında hiç ezilmiyor musunuz?
-Bir ev hanımı... "Patlıcan kızartması yapamıyoruz. Çünkü patlıcan çok yağ çekiyor. Yağ da pahalandı. O yüzden patlıcan kızartması bile yapamıyoruz" diyor.
-Bir başka vatandaşımız; "Pazardan bir tane ayva aldım. Onu da ikiye böldüm. Yarısını yarın yiyeceğim" diyor.
-Bir gencimiz; "Üzerimdeki kıyafetleri bit pazarından aldım. Kim bilir bu kimin ceketiydi. O kadar okudum ama hiç bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Bu ülkede hayatımın da bir kıymeti olmadığını düşünüyorum." diyor.
-Emekli bir vatandaşımız; "Hasta anneme bakmak zorundayım. Aldığım parayla geçinemiyorum. En son ne zaman et yediğimi hatırlamıyorum..."
İşte millet, böylesine çetin bir 'Geçim Savaşı' veriyor!
İktidar ise 'Ekonomik Kurtuluş Savaşı' değil; matematiğe ve mantığa karşı bir savaş yürütüyor!
İktidara gelmeden önce eleştirdikleri ne kadar olumsuzluk varsa; bugün onları ülkemize ve insanımıza daha fazlasını yaşatır hale geldiler!
Bir başka örnek ; "Biz gelmeden önce bu ülkede kuyruklar vardı." söylemi!
Bugünde de kuyruklar var; her gün gelen zamlar sonrası vatandaş 10-15 kuruş daha ucuza yakıt alabilmek için gece yarısı benzin istasyonlarında kuyruğa giriyor.
Bir başka kuyruk örneği daha...
Bulgar vatandaşlar paramızın her gün değer kaybetmesi sonrası alışveriş yapmak için Türkiye'ye geliyor, sınır kapılarında uzun kuyruklar oluşuyor.
Şimdi bu tablo karşısında bir de çıkmış; "Yeni bir şeyler deniyoruz." diyebiliyorlar.
Eğitim sistemimizi yapboza çevirdiğiniz yetmedi, şimdi sıra ekonomiyi deneme tahtasına döndürdünüz.
Bugün geldiğimiz nokta artık ne deniyorsanız; onun sonucu budur!
Sadece son 2 ayda Türk Lirası yaklaşık %30 değer kaybetti.
Sizce bu duruma kim sebep oldu? Bu krizi de kendinizden önceki iktidarlara mı bağlayacaksınız?
Yok “enflasyon sebep faiz sonuçmuş”, hayır efendim “faiz sebep enflasyon sonuçmuş”. Bu tartışmalar milletin karnını doyurmuyor. Eğer üretimi arttırırsanız enflasyonda düşer, faizde. Mesele bu kadar basit.
Ak Parti, ilk iktidara geldiğinde “manşetlerle çarpışa çarpışa geldik" diyorlardı.
Şimdi de gerçeklerle çarpışa çarpışa gidiyorlar.
19 yıl önce nasıl geldilerse öyle gidiyorlar; nasıl buldularsa 19 yıl sonra öyle bırakıyorlar. Hatta daha kötü bırakıyorlar.
Bir paragrafta, uzun yıllar milli görüşte, bu bozuk düzene karşı beraber mücadele etmiş arkadaşlarımıza, kardeşlerimize açmak istiyorum. Bizim trende herkese yer var. “Bu trenden inenler bir daha binemez” diye bir kural yok. Kapımız ve gönlümüz her zaman sizlere açıktır. Bu davaya kaldıkları yerden devam edebilirsiniz, hatta etmelisiniz. Çünkü vicdan sahibi, mesuliyet sahibi hiç kimsenin kenarda durup olaylara seyirci kalma lüksü yoktur. Ülkenin hali ortadadır. Onun için bu arkadaşlarımıza ve kardeşlerimize açık olarak davetimizdir.
Konuşmamı Necip Fazılın dizeleriyle bitiriyorum.
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gündoğmuş, gün batmış ebed bizimdir!
