• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • Manisa 19 °C
  • İzmir 17 °C
  • Ön Muhasebe Personeli Aranıyor
  • Karabulut Şirketler Grubundan Duyurulur
  • Köfteci Ramiz İçin Denetim Elemanı Aranıyor
  • 5 Mayıs’ta Yenileme Eğitim Dönemi Başlıyor
  • Bay ve Bayan Beden İşçileri Aranıyor
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • Pusula Kurs İngilizce Hazırlık Kursu başlıyor
  • Muhasebe Personelleri Aranıyor
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Anadolu Gençlik Derneği Siyer-i Nebi Yarışması
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Rus kızının iman ve tevekkülü

Orhan Yavuz Ejder

Rus kızının iman ve tevekkülü

Evlenecek gençlerin okumasını tavsiye ederim.

İman ve Allah-ü Teâlâ’ya gönülden tam tevekkülün neticesi.

Akhisar’ın bir köyünde ikamet eden Halime abla adında bir tanıdığımız vardı, uzaktan akrabada gelirdi.

Halime hanımın iki yıl arayla iki oğlu oldu. Çocuklar henüz üç beş yaşlarındayken Babaları vefat eti, Halime hanım dul çocukları yetim kaldılar.

Halime hanım evlenmedi tarlara da amele olarak çalıştı bu iki yetim çocuğu büyüttü.

 Halime her ne alıp satarsa gelir bana danışırdı,  Günün birinde bana geldi, Orhan kardeş bu oğlanları Ahmet le Mehmet’i hangi okula yazdırayım dedi bende İmama Hatip okuluna yazdırmasını tavsiye ettim. Ahmet liseyi bitirdi daha sonra askere gitti.

. Halime hanım sabahın erken saatinde küçük oğlu Mehmet le iş yerime geldiler, Halime hanım çok sevinçli ve birazda buruk bir haleti ruhiyeyle yanıma geldiler, Orhan kardeş hayırlısıyla bizim Mehmet İstanbul’da bir üniversite kazanmış buna çok sevindim ama yol yordam bilmiyorum maddi durumumuz kısıtlı ne yaparız. Bende onlara bir arkadaşımın telefonunu verdim siz İstanbul’a gidin tıkandığınız yerde bu arkadaşımı arayın o size yardımcı olur dedim ve Mehmet’e iyi okuması kötü çevre ve arkadaşlardan uzak durmasını sıkı sıkıya tembih ettim biraz nasihat ettim.

Vedalaşıp İstanbul’a gittiler, Mehmet Devlet yurduna yerleşmiş okuluna başlamış her hangi bir sıkıntı çekmemişler her şey Halime hanımın gönülce olmuş. Kadın yanıma geldi sevinç mutluluktan nerdeyse uçacak, Orhan kardeş bu kadar bu çocukları kahrını çektim, Mehmet’im şimdi üniversiteli oldu ya dünyalar benim oldu yılların yorgunluğunu bir çırpıda unuttum, Allaha sonsuz şükürler olsun dedi vedalaşıp köyüne döndü.

Halime hanım dört ay sonra sabahın erken saatinde iş yerime geldi, üzgün ve sinirli bir halde oturdu, hal hatırdan sonra.

 Orhan kardeş gör başıma ne geldi, bende hayırdır ne oldu.

 Bizim Mehmet Okulu bırakıp gelmiş, bende bu çocuk şaşırdı mı nasıl böle bir şey yapar.

 Halime hanım, Orhan kardeş bununla kalsa iyi, birde bir kız kaçırıp getirmiş,

 Bunula da kalsa iyi birde kaçırdığı kız Rus, ben ne yapacağım şaştım kaldım.

Rus kız Müslüman olmuş birde çarşaf giymiş yüzünü kimseye göstermiyor dedi.   Bende bunları duyunca şaştım kaldım, kendi kedime yeni Müslüman olmuş bir Rus kızı kısa zamanda nasıl olurda çarşaf giyer bu kız DEŞ cı falan olmasın mı? İçime şüphe düştü.

Halime hanıma git kızla oğlanı al benim yanıma getir bir konuşayım dedim, oda tamam dedi gitti. Bir saat sonra Mehmet Rus kız Halime Hanım yanıma geldiler, hakikaten Rus kız çarşaflı ağzı burnu kapalı bir gözleri görünüyor. Ben gençler hoş geldiniz dedim hal hatır sorduktan sonra kızla biraz konuştum kızda Türkçeyi iyi öğrenmiş, bende RUSÇA BİRKAÇ KELİME SÖYLEDİM ADIN NEDİR DİYE, Oda

 (mayn zavot Liza)  adım Liza dedi biraz Rusça konuştuk bu çat pat Rusça konuştuğumu görünce Lizanın hemen yüzü güldü( Haraşo) güzel dedi. Bu arada çay söyledim biraz sohbeti koyulaştırdık, Liza sizin Rus alfabesi bayağı zor paspartunu ver bakalım sizin yazıyı okuya biliyormuşum dedim,  kızcağız hemen çantasında pasaportunu çıkarıp bana uzattı. Benim gayemde bu kız gerçekten oralımı yoksa başka ülkeden mi kanaat hâsıl olsun içimdeki DEŞ şüphesini beri taraf edeyim.

 Pasaport kimliğine baktım hakikaten kız ESTONYA vatandaşı yirmi yaşına henüz basmamış. Pasaportun Türkiye giriş tarihlerine baktım kızın bana anlattığı tarihle aynı biraz rahatladım.

 Ben Liza sen İstanbul’a nasıl geldin nasıl Müslüman oldun ve Mehmet’le nasıl tanıştın kısaca bana bir zahmet anlat.

Liza, Orhan amca ben ve ablam İstanbul’a okumaya geldik iki yıl önce ablam dindar bir Türk’le evlendi Müslüman oldu bende Müslüman oldum. Bu arada İslamiyet’in emir ve yasaklarını iyice öğrendim öğrendikçe içime tarifi mümkün olmayan bir Huzur yayıldı, Peygamberimizin, sahabeyi kiramın, İslam âlimlerinin evliyaların ve sahabe kadınlarının hayatlarını dikkatlice büyük iştiyakla okudum kendime dedim ki, Liza sende onlar gibi inan ve yaşamaya çalış diye kendime söz verdim. İnandığın yüce Dininin emirlerini güncel hayatında tatbik et ve yaşa, Mevlana’nın dediği gibi ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.   İslamiyet’i anlatan eserleri okudum bu kitaplarda Müslüman görünüp Müslümanca yaşamamak iyi bir hal değil, Allah beni o duruma düşmekten muhafaza etsin.

Elimden geldiği kadar gücümün yettiği kadar İslamiyet’in emir ve yasaklarını uyacağım, mademki Müslümanım Müslüman gibi yaşamalıyım, Allah bana İman nimetini nasip etti bu saadete kavuşturdu, bende verdiğim sözde sadık kalacağım.

  Bu arada kaynanası Halime Hanım söze karıştı, kızım bari şu çarşafı çıkar bizim buralarda böyle giyinen pek yok, ceket pantolon falan giy, Liza hayır ben böyle giyinmeye devam edeceğim,  ben elhamdülillah Müslümanım kıyafetimde Müslümanca olmalı bu konuda lütfen ileri geri konuşmayın beni zorlamayın ben kararımda vaz geçmem dedi.

Halime hanımın adı Halime Müslüman İslam memleketinde yaşıyor ana baba Müslüman.

Liza Estonyalı Slav ırkında Hristiyan memleketinde Rus anadan dünyaya gelmiş oranın inanç ve kültürüyle büyümüş. Aralarındaki farka bakın.  Ne kadar asimile olmuş bir toplum olduğumuz ortada.

İşte? Hidayet ancak Allah’tandır amenna ve saddekna.

 Ben Lizayı hayretle dikkatlice mahcup bir şekilde dinledim, ben kızcağız için ne düşünüyordum karşıma ne çıktı.

Konuyu değiştirdim bak Liza kızım bu evlendiğin Mehmet in işi yok köydeki evlerini gördün üç odalı kerpiç eski bir ev Şehir merkezine uzak, maddi durumları iyi değil mal varlıkları gördüğün o eski ev birde yedi dönüm babadan kalma bir tarlaları var, sen şehirde yetişmişsin bunlarla beraber yaşaya bilir misin[c1]  uyum sağlıya bilir misin bunları iyi düşündün mü?.  Daha yaşınız çok genç bir hevesle kaçıp Akhisar’a geldin yarın pişman olmayasın.

 Halime hanım sana düğün yapamaz ayrı ev tutup eşya almaz. Mehmet Okulu bıraktı iş güç yok, belki de yazın sende Mehmet’e tarlalarda amele olarak çalışmak mecburiyetinde kalırsınız, sen el bebek gül bebek büyümüşsün bütün bu zorluklara göğüs gerebilir misin tahammül edebilir misin, bak bunları iyi irdele.

 Evet, hayatta hiç unutmayacağım ve kulaklarıma küpe olacak ve beni kendime getirecek şu cümleyi bu iki genç Liza ve Mehmet’in ağzında işittim.

Liza Orhan amca siz İslam tarihini iyi bilen birine benziyorsunuz konuşmalarında bunu anladım. Bende Eh karınca kararınca biraz biliyoruz.

Liza, peki Orhan amca Hazreti Fatıma anamız, Hazreti Ali (keremullahi vechehü) nikâhları kıyılıp evlenince dünyalık neleri vardı? Bende İmamı Ali keremellaü vecehehü, zırhı kılıcından başka hiç dünyalık mal varlıkları yoktu dedim.

 Liza Mehmet ikisi bir ağızda bak Orhan amca ne güzel söyledin, Onlara rızk ve mal veren Allah bize de verir, hem onlar o kadar fakirliğe katlanmışlar bizde katlansak kıyamet mi kopar.

Bu gençlerin bu kanaat tevekkül ve ihlasları karşısında gayri ihtiyari iki gözümde nisan yağmuru misali gibi yaşlar döküldü. Bu gençlere nasihat öğüt ve ders verirken, aslında en güzel nasihati ve öğüdü ben onlardan aldım, dökülen gözyaşlarım onlara değil kendi cahilliğim kanaat noksanlığımaydı.  .

Ders verirken ders almak hem de bu nasihati dersi bir Rus kızından almak güzel ve ne kadar etkilidir bilen bilir.

Bende bu gençlerden ama iyi bir ders aldım.

 Liza Kayın validemin kırık bir çekyatı var onu tamir ettik onun üzerinde yatıyoruz o bize yeter hiç bir şey istemiyorum.

Hani derler, ” iki gönül bir olunca samanlık seyran olur”

Bende gençler sizin bu teslimiyetiniz ve samimiyetiniz var oldukça İnşallah size hiçbir şey olmaz, sizler Allah’ın emrine ve Resul-i Zişan’ın sünnetine yapışmış şeklen değil kalben inanmış gençlersiniz yolunuz açık bahtınız güzel olur. ( el kaneatül minel kenz) Kanaat en büyük hazinedir ve gerçek zenginlik kanattır. Benim üzerime düşen bir iş hizmet olursa çekinmeden gelin elimde geldiği kadar yardımcı olmaya çalışırım, dedim. Bular izin isteyip köylerine döndüler.

Mehmet düşük maaşla bir işe girdi çalışmaya başladı, Lizayla kayın validesi beraber o köydeki kerpiç evde yaşadılar.  Gayet uyum ve güzel bir şekilde geçinip gidiyorlardı. Halime hanım gelini lizayı çok seviyor âdete üzerine titriyordu. Halime hanım bir gün yanıma geldi, Orhan kardeş bizim tarlanın yanında bir pamuk fabrikası kurulacak benim tarlayı da satın almak istiyorlar ne yapayım. Baktım ki günün raiş bedelinin iki katı kadar para teklif etmişler, adamlara o arazi lazım. Halime hanıma onların teklif ettiği fiyatın biraz daha yükseltim dedim bu benim dediğim paraya alıyorlarsa hemen sat. Adamlar o verdiğimiz yüksek parayı kabul ettiler ve Halime Hanım tarlayı sattı parasını aldı.

O ara devlet ev kredi faizlerini artırdığından dolay inşaat sektörü dürdü müteahhitlerin ellerindeki daireler kaldı. Bu inşaat krizden önce Halime hanımın tarlası Akhisar’da bir daire bile alamıyordu.

Halime hanım dedi ki bu elimdeki parayla şehirde bir daire alayım, bende abla acele etme elindeki parayla iki daire bile alabiliriz, neyse biraz araştırdık baktık bir müteahhittin Akhisar’da elinde bitmiş 6 daire var bunları satıp Manisa’daki işlerinin başına geçecek satıp kurtulmak istiyor.

Biz altlı üstlü iki daireye alıcı olduk sıkı pazarlık neticesinde o tarlanın parasıyla iki daire aldık bir düğün yapacak kadar parada Halime hanımın elinde kaldı.

Bir daireye Lazayla Mehmet yerleştiler,  biraz eski eşya eve koydular bir piknik tüpü öteberi neyse başlarını koyacak bir evleri oldu. Halime hanımın elindeki kalan parasıyla da büyük oğlu Ahmet’i evlendirdi onu da diğer daireye yerleştirdi.

 Mehmet’in halasının oğlunun düğünü vardı bunları da davet etmişler, Liza da düğün gününü iple çeker bu düğünde kocamın yeni akrabalarıyla tanışırım heyecanla düğün gününü bekler.

 Düğüne yakın bir günde halaları Mehmet’i arar, derki, Liza o siyah çarşafla düğün salonuna gelmesin bir  etek ceket giyip öyle gelsin misafirlere ayıp olmasın diye söylemiş.

Liza bu haberi alınca biraz üzülür kocasına benim kıyafetimi beğenmeyenin düğününe gitmem, benim için en önemli olan ALLAHIN EMRİ VE RIZASIDR gerisi önemli değil bizde düğüne gitmeyelim der ve düğüne gitmezler. Liza bu hadiseyi bana anlatınca dedim ki yıllar önce TGRT televizyonun yapımı Danimarkalı gelin filimi aklıma geldi, deme ki bu gibi olaylar yalnız filmlerde olmuyor işte sende onun gerçeğini yaşıyorsun, o filimi internetten bul bir izle. Liza sen hiç üzülme sen doğru olanın yaptın tebrik ederim, deyince garibimin yüzü güldü.

 Altı ay sonra Lizanın annesi geldi on iki bin Euro para getirmişti tepeden tırnağa kızının beyaz eşya mobilya bir eve ne gerekiyorsa hepsini aldı. Lİzanın şıkır şıkır lüks bir evi ve eşyası oldu bir kuruş borcu da yok.

  Annesi yanındayken Liza birde doğum yaptı nur topu gibi bir oğlu dünyaya geldi.  Doğumdan sonra Lizanın annesi Estonya ya geri döndü.

Bu arada Lizanın aldığı dairelerin değeri çok arttı, ödedikleri paranın beş katına çıktı, sattıkları o yedi dönüm tarlayı şu anda satmış olsa ancak yarım daire ala biriler. Onlar iki daire aldılar.

 Bir yıl önce tabiri caizse çulsuz olan Mehmet’le Lizanın evleri eşyaları birde çocukları oldu, bir kuruş borçları da yok.

 İki yıl sonra Avrupa Birliğinin bir kuruluşunda Lizaya iş teklifi geldi, Liza kocasını çocuğunu aldı Estonya’ya gitti, oda kocası da orda işe başladılar.

 Lizanın Estonya’ya gitmesine biraz üzüldüm bu gençler orada onlara uyarlar bozulurlar diye içimde korku vardı.

 2022 yılının Ağustos ayında Lizayla Mehmet Türkiye’ye gelmişler, bir gün ziyaretime geldiler, Baktım Liza yine siyah çarşaflı giyimi ve inancından hiçbir değişiklik yok ikisi de sağlam bir imana ve ahlaka sahip. Onları öyle görünce bende çok mutlu oldum. Oğlan kocaman olmuş kucağıma aldım sevdim.

Estonya’da ev araba almışlar işleri de çok güzel ekonomi durumları gayet iyi. Lizanın artık hem Türkiye’de hem de Estonya’da evleri vardı. İşte Hazreti Fatıma Anamızı ve İmamı Ali (keremullahiveçhehu) mübarek hayatlarını kendine dustür edinen ve gönülden samimiyetle ihlasla Yüce Allah’ın ipine sımsıkı bağlanan iki gencin evlilikler.

 Birde günümüzde çevremizde şahit olduğumuz düğün ve evliliklere bakalım. Avize odaya uymuyor, koltuğun kumaşı halıya uymadığı için bozulan evliliklere.

 Şunlar düğünleri şu lüks salonda yaptılar bizde orada yapalım neyimiz onlardan eksik bu nişan düğün hayata bir kere yapılıyor diye aşırı masraf ve israfa girenlere, yüksek para ödeyip sonrada borç yükünün altına girip sıkıntı çekenlere bu yüzden boşananlara.

 Kızıma az altın taktın iyi eşya almadın deyip bozulan nişan düğünleri bir gözünüzden geçirin.

Maalesef çoğu aile hep çocukların tahtına önem verirle ama bahtına bakan yok.

TAHTIN VE BAHTIN MAMUR OLMASI İÇİN PEYGAMBERİMİZİN YÜCE SÜNNETİNE UYULSA İKİSİDE OLUR.

İşte bire bir yaşadığım şahit olduğum Rus kızı Lizanın İslamiyet’e uymanın neticesi.

 

Yazan Orhan Yavuz Ejder. AKHİSAR –Manisa.

Bu yazı toplam 877 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    Yazarın Diğer Yazıları
    REKLAM ALANI
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Amerikan Kültür Dil Kursu
    • Kuzey Ege Kurs
    • Kuzey Ege Kurs
    1/20
    Başlangıç Tarihi
    Başlangıç Tarihi
    Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.