• BIST 9796.52
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • Manisa 23 °C
  • İzmir 23 °C
  • Ön Muhasebe Personeli Aranıyor
  • Karabulut Şirketler Grubundan Duyurulur
  • Köfteci Ramiz İçin Denetim Elemanı Aranıyor
  • 5 Mayıs’ta Yenileme Eğitim Dönemi Başlıyor
  • Bay ve Bayan Beden İşçileri Aranıyor
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • Pusula Kurs İngilizce Hazırlık Kursu başlıyor
  • Muhasebe Personelleri Aranıyor
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Anadolu Gençlik Derneği Siyer-i Nebi Yarışması
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Kadın Hakları ve Eşitlik

Tuğba Gerçin Çığ

Hukukun amaçlarından biri hiç kuşkusuz, toplumu oluşturan bireyler arasında eşitliği ve adaleti tesis etmektir. Bu iki kavram arasında bir seçim yapacak olsak çoğumuz eşitliği daha ön planda tutardık. Çünkü insanları adaletsizliğin varlığından daha çok rahatsız edecek bir şey varsa bu, toplumun sadece bir kesiminin adaletsizlikle muhatap kalıyor olmasıdır. Diğer bir deyişle eşitliğin yokluğu adaletin yokluğundan daha çok tepki çekmektedir. Son günlerde sayısı giderek artan acı ve hayret verici olaylarla edindiğimiz tecrübeleri de göz önünde bulundurarak, sosyal hayatta eşitsizliğe en çok maruz kalan kesimin kadınlar ve çocuklar olduğunu söyleyebiliriz.

Kadınlar aleyhinde gelişen eşitsizlikler, aile içinden başlayarak iş yeri ve çalışma hayatına kadar uzanan geniş bir alanda karşımıza çıkıyor. Kadınların sosyal hayatta daha aktif olabilmesi, iş hayatında yer edinebilmesi için ise en büyük görev, gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya ve gereken önlemleri almaya yetkili olan devlet organlarına düşüyor. Bu durum hukuk terminolojisinde “devletin pozitif yükümlülüğü” olarak adlandırılıyor. Bu yükümlülük gereği iş hayatında ve sosyal hayatta gerekli eşitliğin sağlanabilmesi adına yetkili devlet organları aktif olmalı yani yasalar yapmalı, bunları uygulatmalı ve uygulanmaması halinde caydırıcı yaptırımlara bağlamalıdır.

Kadın ve erkek arasında mutlak eşitliğin uygulanması kadının maruz kaldığı dışlanmaya çözüm değildir. Eşitliğin gerçek anlamda sağlanabilmesi için pozitif ayrımcılıklar dediğimiz bazı uygulamaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin, iş yerlerinde emzirme odalarının bulunması zorunluluğu, süt ve doğum izinlerinin iyileştirilmesi gibi konular bu kapsamdadır. Mevcut durumda Türkiye, ücretli gebelik izninin en az olduğu üçüncü ülkedir.

Kadına yönelik şiddetin de, kendini üstün görmenin yani eşitsizliğin bir ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda önleme ve cezalandırma çalışmalarının yapılması kadar, kadınların kendi haklarını bilmeleri ve bilinçlenip şiddete sessiz kalmamaları da önem taşımaktadır. Öncelikle bilinmelidir ki şiddet uygulamak suçtur. Şiddete maruz kalınması halinde Alo 183 hattını arayarak izleyeceğiniz yol hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan ALO 183 hattı, şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesi bulunan ve desteğe gereksinimi olan kişilere psikolojik, hukuki ve ekonomik alanda danışmanlık hizmetleri sunmakta ve yararlanabilecekleri hizmet kuruluşları konusunda bilgi vermektedir. Bunun yanı sıra Manisa Barosu bünyesinde yer alan ve şahsımın da aralarında bulunduğu gönüllü avukatlardan oluşan Kadın ve Çocuk Komisyonu’na başvurarak ücretsiz hukuki bilgilendirme ve avukat yardımı alabilirsiniz. Bulunduğunuz yere en yakın sağlık kuruluşu, Sivil Toplum Kuruluşları, polis, jandarma ve belediyelerin kadın dayanışma merkezleri de başvurabileceğiniz yerler arasında bulunuyor.

                Günlük hayatta maruz kalınan eşitsiz yaklaşımlar toplumun her kesimini yakından ilgilendirmekte; yalnızca bu duruma maruz kalan insanların ya da kadınların değil kadın-erkek hepimizin meselesi haline gelmektedir. Dolayısıyla gerek eğitimin başladığı aile çatısı altında, gerekse gençlerimizin yıllarını geçirdiği eğitim kurumlarında her türlü eşitliğin benimsetilmesi en önemli gündemimiz olmalıdır. Basın yayın organları kadına şiddet vakalarını verirken, izleyicilerde “kişi bunu hak etmiş” imajı uyandırmadan vermeli; tacize uğrayan kadını vurgulamak yerine bir erkeğin taciz etmesini ve bunun çirkinliğini odak noktası yapmalıdır. İşveren kendi iş yerinde, esnaf kendi dükkanında, bireyler sokakta şiddete ve eşitsiz yaklaşımlara geçit vermemeli, sessiz kalmamalıdır. Bu sayede kısmen de olsa eşitsiz yaklaşımların önüne geçilmiş olunacaktır.

Oldukça uzun ve tartışılması gereken bir mesele olan kadın hakları ve kadınlara yönelik eşitsiz yaklaşımlar konusuna dikkat çekmek amaçlı kısa bir girişte bulundum. Siz değerli okuyucuların yorumları ve katkılarıyla daha da zenginleşeceğine inanıyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…

Stj. Av. Tuğba GERÇİN ÇIĞ

İletişim: tugbagee@outlook.com

Bu yazı toplam 2482 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.