• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • Manisa 19 °C
  • İzmir 16 °C
  • Kurbanlık büyükbaş hayvan satışları başladı
  • Hıdır Besi Çiftliğinde Kurbanlık Dana ve Düve Satışlarımız Başlamıştır
  • A1 İngilizce Kursu Açılacak
  • A2 İngilizce Kursu Açılacak
  • 23 Nisan Programı Belli Oldu
  • Pusula Kurs İngilizce Hazırlık Kursu başlıyor
  • Muhasebe Personelleri Aranıyor
  • Türkiye Ekonomisini Neler Bekliyor Konulu Konferans
  • Has Evrensel Özel Güvenlik Eğitim Kurumu Kursları
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Anadolu Gençlik Derneği Siyer-i Nebi Yarışması
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Aydınlanma, bilgelik ve cehalet…

Levent Sevgi

Aydınlanma, bilgelik ve cehalet…

 

Immanuel Kant

(1724 – 1804, Alman filozof)

Aydınlanma insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir

ergin olmama durumundan kurtulmasıdır.

 

Konfüçyüs

(MÖ 551-479, Çinli filozof)

Gerçek bilgelik kişinin cehalet sınırlarını bilebilmesidir.

 

Charles R. Darwin

(1809-1882, İngiliz biyolog ve doğa tarihçisi)

Cehalet, bilgeliğe göre çok daha fazla özgüven aşılar.

 

Bertrand Russel

(1872-1970, İngiliz filozof, matematikçi ve tarihçi)

Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken

aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.

 

İlk baskısı 2006, ikincisi 2012’de yapılan NE BİLİM YAHU isimli kitabım popüler bilim yazıları, yani bilim ve toplum üzerine denemeler içeriyor. 2017’den beri de “e-kitap” olarak ücretsiz erişime açık: http://leventsevgi.net/nebilimyahu/NeBilimYahu_Pro.epub. Bu haftaki yazımız kitabın önsözünden ve bu köşedeki 12 Ocak 2021 tarihli “Eğitim, Eğitim, Eğitim” başlıklı yazıyla da ilişkili.

 

Kilit Taşı!

Eğitim, kişisel / toplumsal hemen her sorunun çözümünde kilit taşı niteliğinde.

Bilmeyenler için söyleyelim, kilit taşı, yüzyıllar önce sadece ağırlık, yerçekimi kuvveti ve etki-tepki mekanizmaları ile yapılan köprülerde, binalarda kemer şeklindeki taşıyıcıların tam ortasına ve en son konan ama bütün yapıyı ayakta tutan taşa verilen isim. Eski dönem birçok kilit taşı üzerinde kadın kabartmaları, heykelleri bulunur. Bunun nedeni “Toplumu bir arada tutan, yaşamı / geleceği omuzlayan kadındır!” mesajını vermektir.

 

Nasıl bir eğitim?

Elbette çağdaş bir eğitim!

Yani, anadilde okuma / yazma (dilbilgisi), güçlü bir mantık (matematik) alt yapısı ile sorgulama becerisi (felsefe) kazandıran, sanat ve edebiyatla yoğrulmuş bir eğitim. Geleceği kurtarmanın tek yolu bu. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün de dediği gibi “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır.”  

 

Ne yazık ki bugün için eğitim göstergelerimiz hızla kötüleşmekte. Bunun en önemli göstergesi Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği (OECD) Örgütünün 70 ülkede 15 yaş grubu yaklaşık 540,000 öğrenci ile yürüttüğü ve PISA ismini verdiği bir projede Türkiye’nin performansı. Açılımı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA, üçer yıllık dönemler hâlinde, söz konusu öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendirmekte. Değerlendirme, öğrencilerin kendi ana dillerinde okuduğunu anlama, fen ve matematik olmak üzere 3 temel alanda yapılmakta. Aralık 2019’da açılan ve 2016-2018 dönemini kapsayan son değerlendirmede 70 ülke arasında Türkiye, ana dilde (okuduğunu anlamada ve ifade etmede) 40., fende 39., matematikte ise 42. sırada yer aldı. Singapur, Japonya, Hong Kong (Çin), Şanghay (Çin), Kore gibi uzak doğu ülkelerinin neredeyse son 10 yıldaki bütün değerlendirmelerde başı çektiği PISA verileri bize gelecek nesillerimizin kendilerinden birkaç gömlek daha donanımlı nesillerle yarışmak zorunda kalacağını açıkça göstermekte.

 

Kadını hapseden toplum, erkeğini hapseder, geleceğini hapseder!

Yaklaşık 30 yıldır yurt içinde ve dışında seminerler, konferanslar, kurslar vermekteyim. Dünyanın her köşesinden bilimsel konferans davetleri almaktayım. Önemli uluslararası konferanslarda açılış konuşmaları yapmaktayım. Doğudan batıya, kuzeyden güneye 50’ye yakın ülkede 100’ün üzerinde büyük kente, bazılarına defalarca, gittim. Devlet üniversitesinde çalıştım, vakıf üniversitelerinde çalıştım, ulusal araştırma kuruluşlarında, RAYTHEON gibi Dünyaca ünlü yüksek teknoloji firmasının bilimsel araştırma grubunda yer aldım. TÜBİTAK – MAM Marmara Araştırma Merkezinde bölüm başkanlığı yaptım; önemli ulusal ve uluslararası projelerde çalıştım. Silahlı Kuvvetlere (TSK), Başbakanlığa sistemler tasarlayan gruplarda görev aldım. ASELSAN, TUSAŞ, ARÇELİK, VESTEL, NETAŞ, TELETAŞ, BEKO, VESTEL gibi güzide firmalarımızın mühendislerine meslek sonrası kurslar / eğitimler verdim. ABD ve Kanada’da uzun sayılabilecek süreler yaşadım. Gezdim, dolaştım, yedim, içtim. En ileri kentlerin insanları yanında çok geri kalmış, yoksul bölge insanlarıyla tanıştım. Her dilden, dinden, ırktan dostlarım oldu. Gördüğüm en çarpıcı şey, kadına değer veren, el üstünde tutan, eğiten, cinsiyet ayrımını yok edebilmiş toplumlarda refahın, huzurun, üretkenliğin ve mutluluğun yüksek seviyelerde olduğudur.

 

Kadının özgür olmadığı yerlerde erkeğin özgür olmadığını, üretkenliğin ve refahın bulunmadığını, kısacası yaşamın olmadığını, gördüm!  

 

Cahil her şeyi bilir!

Cornell Üniversitesi'nde iki psikolog Justin Kruger ve David Dunning, 1999 yılında 45 öğrenci üzerinde bir deney yaparlar. Amaçları, öğrencilerin verdikleri yanıtlardan bilgi düzeylerini ortaya koymak. Az sayıda doğru yanıt verenler “büyük bir özgüvenle” çok daha yüksek puan beklerken, neredeyse tüm soruları doğru yanıtlayanlar ise “kuşku içinde” daha az puan beklediklerini söylemişlerdir. Test sonuçları ortaya çıktığında az bildiklerini söyleyen kişiler testin %90’ını bilmiş, daha fazla soru yaptıklarını iddia edenler ise sadece %10 oranında doğru yanıt verebilmişler.

 

Bu deney, “bilgili olan kişilerin alçak gönüllülük gösterdiğini, az bilmesine rağmen doğru sayısı fazla olduğuna inanan kişilerin ise cahil cesaretine sahip olduklarını” ortaya koymuştur.

 

Bilim dünyasında Dunning-Kruger sendromu olarak anılan bu etkiye göre yetkin olmayan insanlar becerilerine aşırı değer biçme eğilimindedirler; diğer insanların gerçek becerilerini fark edemezler ve kendi yetersizliklerinin boyutlarını göremezler. Bu sosyal deney şunu göstermiştir: Cehalet her zaman kişinin güvenini arttırır ve cahil insanlar çoğu kez yetenekli ve bilgili insanların önüne geçerler.

 

Aydınlanma kişinin kendi aklını kullanmaya cüret edebilmesidir!

Yaygın kanının aksine, cahil kalma veya aydınlanma kişinin kendi tercihidir. Aydınlanma toplumdan soyutlanmayı, dışlanmayı, hatta baskıyı ve tehdidi göze almaktır. Aklı kullanma isteği doğal olarak düşünmeyi ve sorgulamayı gerektirir. Sağlıklı düşünme ve sorgulama ise arı bir dilbilgisi ve sağlam mantık olmadan pek olası değildir.

 

Gençler; anadilinizi geliştirebildiğiniz kadar geliştirin, bolca okuyun, yazın. Mantık alt yapınızı güçlendirin, sorun, sorgulayın; bunun için matematik ve felsefeyle ilgilenin. Bunlar gerekir am yetmez; mutlaka edebiyat ve/veya sanatla ilgilenin. Arı dilbilgisine, sağlam mantığa sahip ve sorgulama becerileri ile donatılmış gençlerin çözemeyeceği sorun yoktur; yeter ki isteyin, yeter ki “Ben aydınlanmayı seçiyorum” deyin!

2021-01-31_20-23-11.png2021-01-31_20-23-18.png

Bu yazı toplam 1030 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.