• BIST 8718.11
  • Altın 2245.853
  • Dolar 32.3322
  • Euro 35.1705
  • Manisa 6 °C
  • İzmir 8 °C
  • Kasiyer Aranıyor
  • Amerikan Kültür Erken Kayıt Dönemi Başladı
  • Kuzey Ege Kurs Erken Kayıt Dönemi başladı
  • Louka Döner ve Et Lokantası İftar Menüsü
  • Ön Muhasebe ve Sevkiyat Personeli Aranıyor
  • Yapı Markette Çalıştırılacak Personel Aranıyor
  • Ön Muhasebede Çalıştırılmak Üzere Bayan Personel Aranıyor
  • SPESYA FOOD Firması Takım Arkadaşları arıyor
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Forklift Operatörü Aranıyor
  • Sürücü Belgelerinin Değişiminin Son Tarihi 31 Aralık 2024
  • Çalışma Arkadaşları Arıyoruz
  • Deniz Kurs’ta İngilizce Hazırlık Sınıfları Kursları Başlıyor
  • Pusula Kurs’ta İngilizce Sınıflarına Hazırlık Kursu başlıyor
  • İkinci el saç ve sandaviç panel bulunur

Amaç ve Sonuç

Halil Erdost

Amaç ve Sonuç

“Türk Milletinin bütün fertlerini,

1-Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere (Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılık, Atatürk milliyetçiliği, Atatürk medeniyetçiliği, çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi, Milli Egemenlik, Anayasa ve hukukun üstünlüğü, Hürriyetçi demokrasi, Kuvvetler ayrılığı, Türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmezliği, Laiklik, Her Türk vatandaşının onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı, Türk vatandaşlarının milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu) dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek.

2-Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek.

3-İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak.

Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu arttırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.”

 

Yukarıda verdiğim maddeler, 14.06.1973 tarihinde yayınlanan ve 16.06.1983 tarihinde değiştirilen 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun Türk Milli Eğitiminin genel amaçlarını kapsayan 2. Maddesinde belirtilmiştir.

Ne güzel amaçlar değil mi?

Peki, bu amaçların ne kadar gerçekleştiğini söyleyebiliriz?

Eğri oturalım, doğru konuşalım. Bu amaçların hemen hiçbirini gerçekleştiremedik. Bunun yerine;

-Milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerimizi geliştiremediğimiz gibi her geçen gün erozyona uğrattık.

-Aile bağlarımızı zayıflattık.

-Benmerkezci bir zihniyet ve uygulama alanı yarattık.

-Hakkın değil, gücün egemenliğini oluşturduk.

-Çalışmadan, üretmeden, tüketmeyi hedefleyen ve bunun hakkı olduğunu savunan bir gençlik yetiştirdik.

-Kopya çekerek sınıf geçmeyi hak kabul edip, kopya çekmeyi engellemeye çalışanları tehdit eden hatta katleden öğrencileri hukuk fakültesine gönderdik.

-Evde olduğu halde, kendisini arayanlara, çocuğuna “evde yok” dedirtip, verdiği sözleri yerine getirmeyip “bu çocuklar niçin yalancı oluyor? niçin verdikleri sözleri yerine getir miyor?”diyen ana-babaların bulunduğu aile ortamları yarattık.

-Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı bir toplum hedeflerken “Toplumsal Ruh Sağlığı” yasasına ihtiyaç duyan bir ülke haline getirdik.

Öğrencilerimizin kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak biçimde yetiştirilmesi amaçlanırken, dünya genelinde 15 yaş düzeyinde 540 bin öğrencinin katıldığı “Öğrenci Yaşam Memnuniyeti Değerlendirmesi” nde Türk öğrenciler, 72 ülke içinde 10 üzerinden 6,1 ile en mutsuz öğrenciler olmuştur. (8,3 ile Meksika 1.)

Milli Eğitimin genel amaçlarının ortak paydası olarak, kendisine, ailesine, vatanına, milletine ve insanlığa sağlayacağı katkılarla, hayatından memnun bireyler yetiştirmek olduğunu söyleyebiliriz. Oysa 2017 Nisan ayında açıklanan 2015 yılı öğrenci memnuniyet değerlendirme sonuçları şöyledir:

 

Öğrencilerin Hayat Memnuniyeti

Çok Memnun

Memnun

Hiç Memnun Değil

OEC Ülkeleri Ortalaması

% 34.1

% 54.1

% 11.8

Türkiye

% 26.3

% 45.1

% 28.6

 

Niçin böyle oluyor?

Amaçlarımız çok güzel olduğu halde, niye gerçekleştiremiyoruz?

Çünkü amaca ulaştıracak yolları sürekli değiştiriyoruz. Sürekli değişim istikrar değil, güvensizlik getiriyor. Oyun devam ederken kurallar değişiyor, ben yaptım oldu, deniyor. Ama olmuyor.

Amaç ne kadar güzel olursa olsun, amaca ulaştıracak yol doğru olmazsa, amacın gerçekleşmesi mümkün değildir.

Bir menkıbe:

Hallac-ı Mansur bir gün erenleriyle birlikte bir çeşme başında otururken, eşeğinin ayağı topallayan bir çerçi gelmiş yanlarına.

“Ya erenler” demiş , “Eşeğimin ayağı topallıyor. Ben de Basra’ya gidiyorum. Bana bir fikir verin de eşeğimin ayağını iyi edeyim.”

Hallac, çerçi’ye dönmüş “Ya çerçi. Benim sana 2 tane faydam olur. Bir tanesi eşeğinin ayağını tedavi eder. Öbürü gittiğin yolu değiştirir. Sen hangisini istersin?” Çerçi’nin derdi eşeği. Demiş ki erenlere  “Bana eşek lazım. Gideceğim yolu ne edeyim”

“O zaman” demiş Hallac: “Şu kırmızı dikenli bitkileri topla, onları haşla bir lapa yap, eşeğin ayağı irin toplamış, lapayı eşeğin ayağına sür, bir çaputla sar, bu gece eşeğini dinlendir, yarın var git yoluna.” Çerçi çok sevinmiş, bitkiyi toplayarak uzaklaşmış.

Erenlerden bir tanesi Hallac’a sormuş: “Ya Hallac, ilk öğüdün pek iyiydi. Ama ben” demiş,  “2. Öğüdü merak ettim. Hani yolu değiştirecek olanı.”

“O öğüt” demiş Hallac, “Nedense pek az insana nasip olur. Herkes eşeğinin derdindedir, gittiği yolu bilmez. Bu yol…” demiş Hallac, “Basra’ya gitmez. Çerçi yanlış yoldan gittiğinin farkında değil.”

Sadece eşeğinin derdine düşenler, niçin böyle yaparlar? Sormayacak, sorgulamayacak, düşünmeyecek miyiz?

Bu yazı toplam 2142 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Amerikan Kültür Dil Kursu
  • Kuzey Ege Kurs
  • Kuzey Ege Kurs
1/20
Başlangıç Tarihi
Başlangıç Tarihi
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 Akhisar Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.