5 Nisan’a dair

5 Nisan’a dair

5 Nisan 1958 tarihinde, İzmir Ticaret Odası’nda düzenlenen toplantı ile, baroların tek çatı altında toplanarak Barolar Birliği’nin kurulması fikri hayata geçirilmiştir. Bununla birlikte tarihte bugünün Avukatlar Günü olarak kabul edilmesine karar verilmiştir. Söz konusu tarihten günümüze dek avukatlık mesleği adına değişen ve dönüşen çok şey olsa da, yargının savunma ayağının arz ettiği  önem ve adaletin tesis edilmesindeki rolü aynı kalmıştır.

Anayasamızın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. Maddesinde “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” demek suretiyle savunma hakkına yer verilmiştir. Şüphesiz, sıfatı, makamı, dini, dili, cinsiyeti fark etmeksizin her birey hak arama ve yargı önünde savunulma hakkına sahiptir. Bu çerçeveden bakıldığında avukatlık mesleğinin ne denli önem arz ettiği ve gerekliliği daha net anlaşılmaktadır. Nasıl ki hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ilkeleri toplumun her kesiminden bireyi yakından ilgilendiriyor ve tüm vatandaşlar açısından olmazsa olmaz nitelikte ise, bir ferdi bulunduğum avukatlık mesleği de öylesine hayâti yere sahiptir. Yargı erki ile muhatap kalan her birey, kendi kendini temsil edebileceği gibi bir avukat vasıtasıyla talep ve savunmalarını sunmak isteyebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, avukat hiçbir zaman söz konusu davanın tarafı değildir. Maalesef bu hususun çoğu zaman anlaşılmaması ya da göz ardı edilmesi sebebiyle savunma erki,  yakın zamanda aralarına yenilerinin eklendiği birçok kayıp vermiştir. Benzer şekilde, savunduğu kişinin kimliği, ideolojisi, ilişkileri avukata hiçbir surette isnat edilemezken bir çok meslektaşımız görevini yerine getirdiği için suçlamalara maruz bırakılmıştır. Bu hususta vurgulanması gereken nokta, haklı-haksız ayrımı yapmanın yargı erki içerisinde görev alan hakimlerin iş tanımında yer alıyor oluşudur. Avukat ise gerekli SAVUNMA argümanlarını sunmakla yükümlüdür.

Avukatlık mesleğinin yanlış yaklaşım ve anlayışlar sebebiyle engellemelere maruz kalması şüphesiz, hepimizin ihtiyaç duyacağı adalet kavramını zedelemektedir. Unutulmamalıdır ki adil bir yargılama ancak, savunma dokunulmazlığı ile mümkündür. Avukatın güçlü karşısında zayıf olanın yani bireyin hakkını savunabilmesi için öncelikli olarak avukatlık mesleğinin devlet karşısında bağımsızlığı güvence altında olmalıdır. Bu hususu, avukat Molierac ünlü dizelerinde şöyle ifade etmiştir: “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile ne hakime, ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar, fakat hiçbir zaman efendileri de olmadı.” Anlaşılacağı üzere avukatlık mesleğinin bağımsızlığı, mesleğin icrasında ve dolayısıyla bireyin hak arama/ savunma mücadelesinde vazgeçilmez bir unsurdur. Bu anlayışa vurgu yapmak amacıyla avukat, hakim ve savcıların cübbelerinde düğme bulunmamaktadır. Üstlendiği misyon bakımından ise mesleğin zorluğu ve sorumluluğun ağırlığı su götürmez bir gerçektir.

Aşılması gereken tüm engellere ve kat edilmesi gereken yollara rağmen, savunma hakkı gibi kutsal bir kamu hizmetini ifa eden, hukuk devletine işlerlik kazandırma yolunda azimle mücadele eden tüm meslektaşlarımın Avukatlar Günü’nü kutluyor, meslek camiamızın vermiş olduğu kayıpları ise saygıyla anıyorum.

Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle, yeni yazılarda görüşmek üzere…

Av. Tuğba ÇIĞ

İletişim: av.tugbacig@gmail.com